Cilabab

334 43 35
                                    

HANIM KARDEŞLERİMİN DİKKATİNE
LÜTFEN VİDEOYU İZLEMEDEN DİNLEYİN !!!


Müslüman Kadının Örtüsü Nasıl Olmalı?

Çarşaf-ı Şerif Kur’ân-ı Kerîm’de Geçiyor mu?

Kur’ân–ı Kerim’de örtünme ile ilgili âyetler iki sûrede yer almıştır.
Bunlardan bir tanesi Nur sûresindeki:
Mü’min kadınlara da söyle: Gözlerini (harama bakmaktan) sakınsınlar, namuslarını korusunlar.
Kendiliğinden görünen kısımları müstesna olmak üzere, ziynetlerini açmasınlar. Başörtülerini, yakalarının üzerine vursunlar…” âyet–i kerimesidir.

Bir diğer âyet–i kerime ise, Ahzab sûresi 59 âyettir ki;
Ey Peygamber! Hanımlarına, kızlarına ve mü’minlerin hanımlarına söyle: (Evden çıkarlarken) üstlerine vücutlarını iyice örten cilbablarını (dış elbiselerini) giysinler. Bu, onların tanınıp eziyet edilmemelerine en elverişli olandır” buyrulmaktadır.

İslâm âlimleri, yukarıda mealleri yazılı âyetlere ve bu konuyla ilgili hadislere dayanarak, kadınların tesettürünün nasıl olması gerektiği konusunda pek çok beyanlarda bulunmuşlardır. Biz de âcizane, ulemânın bu beyanları ışığında “Kadının örtüsü nasıl olmalı?” konusunu şöyle bir gözden geçirelim. Ayet–i kerimede zikredilen “cilbab”dan muradın ne olduğunu  İnşallah izah etmeye gayret edelim.

CİLBAB

Allahu Teâlâ bu âyet–i kerimede mümin kadınlara, evlerinden çıkarken yabancı erkekler karşısında vücutlarını iyice örten cilbablarını, dış elbiselerini üzerlerine örtünmelerini emretmiştir. Bu hicab âyeti, geçen yazımızda da ifade ettiğimiz gibi, kadınların avret mahallerini örtmeleri istikrar kazandıktan sonra nazil olmuştur.

Demek ki, bu âyette emrolunan tesettür, daha önce farz kılınan setr–i avretten başka fazla bir örtünmedir. Dolayısıyla âyet–i kerimede geçen “Cilbab” kıyafeti hakkında, müfessirler değişik yorumlarda bulunsalar da, mefhumda birleşmişler ve “cilbab”dan maksadın; kadının elbiseleri üzerine giyilen ve vücut hatlarını belli etmeyecek şekilde bütün vücudu örten bir elbise olduğunda ittifak etmişlerdir.

Allahu Teâlâ burada kadının örtünmesiyle alâkalı olarak pek çok elbise şekli emir buyurabilecekken, acaba neden özellikle “cilbab” giyilmesini önermektedir?..

Elbette bunun pek çok hikmetleri vardır. En önemli hikmeti ise, kadınların tesettüründe en ideal örtünme kıyafeti olmasındandır.

Çünkü cilbab, kadını baştan ayağı kapatmakta ve fitneye sebebiyet verecek hiçbir açık kapı bırakmamaktadır.

Böylece kadın ile, art niyetli, kötü düşünceli ve kalplerinde maraz olan kişiler arasına bir perde çekilmiş, bu tür ahlâksız kişilerin sataşmasına fırsat verilmemiş olacaktır.

Nitekim bu maksat âyet–i kerimede de:
Bu cilbabı giydiğiniz zaman ki durumunuz tanınıp eziyet edilmemenize daha uygundur.” şeklinde zikredilmiştir.

(Bununla ilgili amerikada bir kadını aynı sokakta önce açık daha sonra kapalı olarak yürüterek deney yapmışlar. Ve sonuç olarak bu kadın açık olduğunda,  erkekler tarafından sözlü tacizin gözle görülür bir şekilde rahatsızlık verdiklerini, Kapalıyken geçtiği yolda hiçbir erkeğin rahatsızlık vermediği görülmüştür. Hatta bazı erkekler başını bile eymişlerdir.)

Gerçi bu konuda eziyet etmeyi, kadınlara sataşıp tacizde bulunmayı bir huy edinmiş olan, alçak karakterli bazı kanı bozukları, örtü engelleyecek değildir. Fakat imanlı, temiz kadınların, bu tür şehevânî ve kirli bakışlardan yuvalarında gizli inciler gibi korunmuş kalmalarına en uygun olan şekil de budur.
Çok mu hoş bir tabir😍😍😍💚

Hâl böyle olunca, kadın bu konuda son derece suçsuz ve masum, onlara eziyet ve tacizde bulunacak olan nefsinin zebûnu kimselerin ise, çok açık bir vebal yüklenmiş oldukları ortaya çıkar.

Peki, kadının dış örtü örtmesi gerektiğinden söz eden bu ayet–i kerimede, örtünme için belli bir şekil ve model var mıdır?

Yani kadının dış örtüsü nasıl ve ne şekilde olmalıdır?..

KUR’ÂN–I KERİM’DE ÇARŞAF-I ŞERİF GEÇİYOR

Efendim, tesettür emri ile alâkalı olarak Nur sûre’si 31. âyette geçen “başörtüsü” (hımar–humur) ve Ahzab sûresi 59. âyette geçen “Dış giysi” (cilbab–celâbîb) ifadeleri birlikte mütalaa edilince, kadın için iki parçalı bir giysi şekli ortaya çıkıyor.

Birincisi; saç, boyun ve göğüsleri örten ve omuzlara doğru yakaların üstüne serbest bırakılan “başörtüsü”dür.

İkincisi ise: “Dış giysi” olup, bunun şekli de iki türlü tarif edilmiştir.

(Kanatimce ikincisi daha efdal. En doğrusunu الله TEÂLÂ bilir☝)

Başörtüsünün üstünden, bedeni aşağıya kadar örten büyük parça bir giysi veya başörtüsünün altında, boyundan aşağı topuklara kadar örten dış giysi…

Peki, ulemâ bu konuda ne diyor ve hangisini tercih ediyor?

Ulemânın bu konudaki beyanlarına geçmeden önce, hazır yeri gelmişken bazı Müslüman kardeşlerimizin sıkça sorduğu “Kur’an–ı Kerim’de Çarşaf-ı Şerif geçiyor mu?!” sorusuna açıklık getirelim.

Evet, Kur’àn–ı Kerim’de Çarşaf-ı Şerif geçiyor!

Çarşaf-ı Şerifin adresi ise, Ahzab sûresinin 59. âyet–i kerimesidir. Şayet, “Bu âyet–i kerime çarşaftan değil, cilbabdan bahsetmektedir.” derseniz, şöyle açıklayayım.

Evet, âyette “cilbab” kelimesi geçmekte ve “celâbîb” diye zikrolunmaktadır. “Celâbîb” kelimesi “cilbab”ın çoğuludur.

Cilbab ise, Türkçe’de çarşaf mânasına gelir.

Bu arada, “Kur’ân-ı Kerîm'de Çarşaf-ı Şerif geçmiyor.” diyenler, şayet birebir “çarşaf” kelimesinin geçmesini kastediyorlarsa, o zaman doğru söylüyorlar, Kur’an’da “çarşaf” kelimesi geçmez!

Çünkü “çarşaf” Farsça bir kelimedir. Ama Türkçemizde de kullanılmaktadır.

Oysa Kur’ân–ı Kerim Arapça indirilmiştir. Yani bu mantığa göre, yanlış anlaşılmasın ama, Kur’ân’da “namaz” kelimesi de geçmez, “oruç” kelimesi de…

Ya nasıl geçer?

“Salât ve savm” şeklinde geçer.

Mustafa ÖZŞİMŞEKLER

...Devamı sıradaki bölümde...

El-Hicab (Tesettür/Örtünme)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin