21. Bölüm : Gerçekler Gelip Bizi Esir Aldığında

682 80 101
                                    

Saçlarından akan su damlacıkları yavaşça boynuna süzülmeye başladıkları anda yumuşak bir havlu tarafından esir alındılar ve genç adamın teninden koparıldılar. Her ne kadar Yibo onun yüzünü ve saçlarını kurulamaya çalışsa da sırılsıklam olmuş kocaman kanatları oturdukları yatağı ıslatıyordu. Uslu bir çocuk olup bu kurulanma seansı sırasında hiç sesini çıkarmayan Xiao Zhan eşinin elleri boynuna indiğinde kıkırdayarak geri çekilmek zorunda kalmıştı. Tenini tavaf eden havlu onu gıdıklandırıyordu çünkü.

" Kanatlarını nasıl kurutsak? Hasta olacaksın böyle." Wang Yibo daha az önce onun gülüşüyle kalpten gitmiyormuş gibi sakince konuştu. Banyo yapalı henüz yarım saat kadar olmuştu, bu süreç boyunca kendini Xiao Zhan'ın üstüne atmamak için kendini zor tutmuştu ama başarmışlardı işte, giyinik bir halde yatak odasında oturuyorlardı şimdi.

" Onlar böyle havluyla kurumazlar, hiç uğraşma bence." Kanatlı adam bir elini onun yanağına uzatıp yavaşça güzel tenini okşarken güldü. Bu, uzun zaman sonra -Yibo'yu o adamların elinden kurtarışı ona bir asır kadar uzun ve sancılı geliyordu- bu kadar rahat olduğu ilk andı. Artık onları almaya gelecek insanlar yoktu, sonsuza kadar yalnızlardı ve rahatsız edilmeyeceklerdi! Düşüncesi bile onu durduk yere kıkırdatmaya yetti, neşeyle kollarını Wang Yibo'ya doladı.

" Ne oldu birden?"

" Çok mutluyum." Yibo, kollarını ona saran Xiao Zhan ile tek bir beden olmuşken cümlenin güzelliğiyle donakaldı. Çocukluğunda gözlerini bir deney üssünde açtığından beri, kendini bildi bileli bir gün böyle bir cümle duyacağını aklının ucundan bile geçirmemişti.

" Ben de öyle."

Xiao Zhan yüzünü onun boynundan çekip yüzüne çok yakın bir yerde durdu. " Yibo, artık her şey bittiğine göre Bulut'u görmeye gidebilir miyiz? Ona ve arkadaşlarına yiyecek bir şeyler götürmek istiyorum."

" Gidelim. Hatta yarın hemen gidelim, olur mu?" Uzanıp dudaklarını alnına bastırdı. Birkaç gün önce Shao Guiren'in adamları onları almaya geldiklerinde alnını çarptığı yerde kırmızı bir iz duruyordu, işte Yibo tam da orayı öpmüştü. Konu yaraları öpmeye gelince, ikisinin de öpülecek çok fazla yeri vardı.

" Olur!"

Yine de çalan kapının sesi onlara her şeyin bitmediğini, son bir şeyin kaldığını söyler gibiydi. Yibo kaşlarını çatıp ayağa kalkarken Xiao Zhan merakla peşinden yürüdü, ama başka birine görünebilme ihtimaline karşı koridorun duvarının ardından izlemekle yetindi.

Wang Yibo kapının önünde durduğunda, sadece eski bir alışkanlık olarak, giderken sehpanın üzerindeki işlemeli vazoyu da eline almıştı. Çatık kaşlarını indirmeden kapıyı yavaşça araladığında vazoyu belinin arkasında tutuyordu.

" Yibo..."

Genç adam gördüğü yüze bakakaldı, kapıyı sertçe yüzüne kapatmakla ardına kadar açıp yakasına yapışmak arasında kalmıştı. Gelen kişi Feng Zihao'ydu, onun deneylerini yöneten kişi, çocukluğunu ve diğer bütün yıllarını alıp yerine sadece acı bahşeden kişi. Titreyen parmaklarıyla vazonun porselen yüzeyini daha sıkı kavrarken herhangi bir olay çıkarmamak için sakin olmaya çalıştı ve boğazında biriken çığlıkları yuttu.

" Dur! Kapatma kapıyı, konuşacağımız önemli şeyler var!"

Wang Yibo artık duvarın arkasına saklanmayan Xiao Zhan'a kısa bir süre için baktı ve onun bakışlarının karardığını gördü. Bir şeye öfkelenmişe benziyordu ama geçirdiği ufak çaplı şok yüzünden buna dikkat edememişti. Hiçbir şey söylemeden kapıyı ardına kadar aralarken Feng Zihao kısaca Tanrı'ya şükrederek içeriye girdi.

Kan ve Kanatlar [Yizhan]Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin