bu bölüm bayaaa uzun bu yüzden yorumlarınızı eksik etmeyin lütfen 🖤
🕊️🐇🕊️
Gün ışığı serin havayı kovalamış, yeryüzüne sıcaklık bahşetmişti. Kuşların cıvıltısı, ağaçların hışırtısı kulaklarını dolduruyordu. Rahatlatıcı sümbül kokusuna çimen kokusu karışmıştı. Boynunda bir ağırlık, bir nefes vardı. Genç adam gözlerini aralayarak parlaklığa alışmaya çalıştı. Xiao Zhan'ın gece boyunca üzerini örten kanadı sayesinde soğuğu o kadar da hissetmemişti.
O sırada boynunda duran şeyin Xiao Zhan'ın yüzü olduğunu anladı. Bedenleri birbirlerine dolanmıştı, bacakları iç içe geçmişti ve kolları bir bütün gibi onları sarıyordu. Göğsü göğsüne değmek üzereydi. Genç adamın kolları kanatlarının altından beline tutunmuştu, Xiao Zhan ise kollarını onun boynuna dolamıştı. Üşümemelerinin bir sebebi de bu olmalıydı.
Yakınlıkları kalbini esir almıştı, hızla çarpmaya başladı. Bedeni gerildi. Ama halinden memnundu, genç adamın teni yumuşacıktı ve boynuna çarpan huzurlu nefesleri ona güvende hissettiriyordu. Onu daha sıkı sararak çenesini saçlarına gömdü. Gözlerini yeniden kapattı. Kendini yeniden uykuya bıraktı, onunla uyuma fırsatını kaçıracak değildi.
Saatler sonra yeniden uyandıklarında bu sefer onu uyandıran kuş sesleri değil, Xiao Zhan'ın mırıltılarıydı. Kolları arasındaki bedenini gerdirip hala uyku halinde ona sokuldu. Wang Yibo gülümsedi, belinde duran parmaklarıyla onu yavaşça okşadı.
O sırada kanatlı adam nerede olduğunun farkına varmıştı. Wang Yibo'nun göğsündeydi! Yüzünün olduğu yer onun boynu muydu? Kalbi hızla çarpmaya başladı. Keşke hiç uyanmasaydı ve biraz daha onunla kalabilseydi. Şimdi uyumadığını düzensiz nefeslerinden anlayacaktı. Gözlerini açtığında tahmininde yanılmadığını anladı. Üstelik ona daha da sokulmuştu! Ama neden utanıyordu ki? Bilinci kapalıyken yaptıklarından sorumlu olmamalıydı!
" Günaydın." diye fısıldadığında yüzünü boynundan çekip gözlerini gözlerine dikti. Wang Yibo çok güzel bakıyordu. Yavaşça gülümsedi.
" Evimi nasıl buldun?"" Güzel." Parmakları belinden yavaşça hareketlenip omzuna yükseldi. Ormanda yatması umurunda değildi, onun evi Xiao Zhan'dı.
" Çok güzel."Genç adam kızardı, o sırada kollarının hala boynunda durduğunu fark etti. Hemen onları geri çekerken gülümsemesini hiç bozmadı. Birkaç gün burada kalabilirlerdi, onun için hiç sorun olmazdı. " Eee... Kalkmayacak mıyız?"
Wang Yibo ne yaptığını fark etmiş gibi irkildi ve kendini hafifçe geri çekti. Doğrulurken gerindi ve kaslarını rahatlatmaya çalıştı. Parmakları farkında olmadan karnına yerleşti. Dün öldürdüğü adamın yıllar önce açtığı yaraya. Onu öldürmesi gereken, öldürmemesi büyük bir sorun olan kesiğe.
Yüzünü doğrulmuş, sırtını kahverengi ağacın gövdesine yaslamış ve kanatlarını açmış olan Xiao Zhan'a çevirdiğinde boynundaki kırmızı iz dikkatini çekti. Kaşlarını çatıp ona yaklaştı. Dünkü bıçağın bıraktığı imzaydı bu. " Boynun." diye mırıldanıp parmaklarını ona doğru götürmüştü ki, genç adam hemen onu engelledi.
" Önemli bir şey değil. Kan kurumuş sadece." diyerek onu rahatlatmaya çalıştı. Yibo ona çok dikkatli ve öfkeli bakıyordu. " Sana bunun daha fazlasını defalarca yaptılar." Mırıltısıyla birlikte o sahne gözleri önüne düştü. Yibo'nun boynunda bir kesik açılıyordu, kan kısa bir süre akıyordu ve kapanıyordu. Ardından bir yenisi daha açılıyordu ve yeniden kapanıyordu. Sonra bir yenisi daha. Kalbi kasıldı. Keşke ona bunu yapan adamı kendi öldürebilseydi.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Kan ve Kanatlar [Yizhan]
Fanfiction" Bütün dünyaya karşı sadece onlar vardı, biri kanatlı, diğeri ucube iki adam." Deneyler yaptılar. Denekleri öldürdüler. Kendi amaçları için başkalarının hayatlarına el koydular. Üstün bir yaratık, bir ucube yaratma projelerinden sadece ikisi başarı...