"Az kaldı, hareket etme."
"Bu kadar kısa aralıklarla burnuma zarar vermeye devam edersen yakında bir burnum olmayacak Deniz Kızı."
Anastasia Alastor'un burnuna bir bez bastırırken ofladı. ''Abartma, o kadar kötü değil.''
''Hey, tüm yakışıklılığımı yüzüme borçluyum. Mümkünse bozma.''
Anastasia bezi Alastor'a fırlatıp yanından kalktı. Gördüğü kabusla hızla uyanmıştı bu ani hareketiyle de Alastor'un burnuna kafa atmış oldu. Zaten aklını kurcalayan rüyası varken bir de onunla uğraşmak istemiyordu. Rüyası bir andan kesitti ama çok bulanıktı ve kesik kesik hatırlıyordu. Bu tür rüyaları hep hatırlardı oysa, şimdi neden hatırlayamıyordu?
''Ne gördüğünü anlatmak ister misin?''
Anastasia bakışlarını Jasmine'e çevirdi ve duraksayarak ne diyeceğini düşündü. Anlatabileceği bir rüyası yoktu. Hatırladığı birkaç şey vardı o kadar. Babasının üçlü yabası, kabaran okyanus ve boynundaki toz pembe incinin okyanusta batışı.
''Ben hatırlayamıyorum.''
Herkesin bakışları soru dolu bir hal almıştı. Haklılardı, hiçbir melez rüyasını unutmazdı. Ariel Anastasia'ya yaklaştı ve ''Nasıl yani?'' diyerek herkesin aklındaki soruyu dile getirdi.
''Bilmiyorum Ariel. Çok önemli bir rüya gibiydi ama hatırlayamıyorum.''
''Bu çok tuhaf.'' dedi Ariel. ''Biri büyü yapmış olabilir mi?''
Jasmine başını iki yana sallayarak ''Mümkün değil. Mariana Çukuru'nun bu kadar derinindeyken hiçbir tanrı bize ulaşamaz.'' dedi.
''Her neyse, bunu daha sonraya bırakalım. Hala ne yapmalıyız bilmiyoruz. Bu yüzden ilerlemeye devam etmeli ve sorunu çözmeliyiz.'' dedi Alastor. ''Belki de canavarlar kendine başka bir lider bulmuşlardır.''
Anastasia Alastor'a minnetle baktı ve ''Olabilir, canavarlar genelde başlarında birisini isterler.'' dedi. ''Eh, benim melez öldürmek dışında bir işim olmasa ben de başımda birini isterdim.''
''Ya da bir beyine sahip olmasaydım.'' dedi Alastor.
Anastasia'nın rüyası da arada kaynayıp gitti. Dört melez bulundukları mağarada bir şeyler atıştırıp yollarına devam ettiler. Anastasia her seferinde bir çift bakır rengi gözle karşılaşıyor, ardından hemen bu gözleri kaybediyordu. Gözlerin bilardo topu kadar büyük oluşu hiç içini açmıyor, canavarın cüssesini tahmin etmeye korkuyordu. Yine de bunu diğerlerine söyleyip korkutmak istemedi ve bu bakır gözlerle aralarındaki bakışmayı sürdürdü. Canavar hiçbir şekilde onlara saldırmadı hatta görünmedi bile (o karanlıkta görünseydi daha çok korkarlardı ya zaten).
''Dikkat!''
Ariel'in bu uyarısıyla grup kendisine saldıran canavardan sıyrıldılar ve gardlarını aldılar. Karşılarında özellikle belirgin bir şekilde görünen 6 çift kızıl göz bulunuyordu. Canavarın 6 ejder başı ve her ağzında 3 sıra sivri dişi vardı. Sanki melezleri parçalamak için özel olarak tasarlanmış gibiydi. Aynı zamanda gövdesinden etrafa yayılan 12 dokunaca sahipti.
''Hidra'nın 7 kafası yok muydu? Ben mi yanlış hatırlıyorum?'' dedi Alastor.
Ariel bir başa kılıcını savurarak uzaklaştırırken ''Bu Hidra değil, Scylla.'' dedi. ''Normalde dev girdap Charybdis'in yanında olması gerekirdi ama biri onu öldürmüş ve Tartarus'a yollamış olmalı.''
''Harika, dev bir deniz yılanından sonra birbirinden güzel 6 kafası olan muhteşem bir canavarla karşı karşıyayız. Scylla'nın zayıf bir noktası var mı?''
ŞİMDİ OKUDUĞUN
ANASTASIA|Ruh İncisi
Fantasy--- Suya girdiğinde deniz kızı formu alabilen bir kız, Boynundaki inci içinde saklı olan bir parça ruh, Poseidon dışında üçlü yabanın gücünü kullanabilen tek kişi, Neredeyse ölümsüz bir melez, Tanrıların kanı olan ikor akıyor onun kanında, O kız Ana...