"Az önce ne yaptın?"
Anastasia'nın gülmekten karnına ağrılar girmeye başlamıştı. Tam istediği tepkileri almıştı.
"Ölüyordum. Az önce beni ortadan ikiye ayırdın!"
Anastasia Alastor'u süzdükten sonra başını iki yana salladı ve "Hala bir bütünmüş gibi duruyorsun. Kesinlikle şizofrensin. Biliyor musun? Daha başından anlamıştım zaten." dedi.
Lyra şokla kılıca bakmaya devam ederken aklında daha önce duyduğu şeyler dönüyordu. İçine ruh mühürlenmiş silahlar hakkında çok fazla bir bilgisi yoktu, araştırdığı hiçbir yerde de öğrendiğinin fazlasını bulamamıştı. Ancak okuduğu hiçbir yerde kendi aklı olan, şekil değiştirebilen bir mühürlü silah olmadığına emindi.
"O silah, onun kendi aklı var. Mühürlü silahlarla ilgili sadece birkaç şey biliyorum. Okuduğum her yerde bir lanetten bahsediyordu. Hades'in bir cezasıymış. Bazı tanrıların lanetlediği ölümlüleri 9 mühürle kendi silahlarına hapsedermiş ve bu ruhlar sonsuza dek sahiplerinin emri altında zorla çalışırlarmış. Ancak bu silah... o öyle değil, değil mi? O bir lanetli değil. Kendi silahına zorla hapsedilmiş kötü bir ruh değil."
Anastasia sessizce Lyra'nın anlattıklarını dinledikten sonra Ocean'a baktı. Onu nerden bulduğu hakkında bir fikri yoktu. Aklında canlanan sadece iki anı vardı: Biri bileğinden alınan bileklik formundaki Ocean, diğeriyse Poseidon'un büyüdüğünde onu geri verişi. Ancak ondan öncesine dair hiçbir şey hatırlamıyordu. Her zaman yanında olduğuna emindi ancak olayların nerede başladığı kopuktu.
Ancak Lyra haklıydı. O, kılıca zorla hapsedilmiş lanetli bir ruh değildi.
"Evet, değil. Kendimi bildim bileli benimle olan bir dostum. Ancak ona hiç geçmişini sormamıştım."
"Bu çok tuhaf ama aynı zamanda mükemmel!"
"Pardon da, BEN ÖLÜYORDUM!"
Araya giren Alastor ile iki kız da kahkahayı basmıştı. Hatta kılıcın içinde mühürlü olan Ocean bile onlara katılmıştı.
"Merak etme Alastor, Ocean aptal bir ruh değil. Ben birini öldürmek istesem bile bazen beni suya dönüşerek engeller. Tabii bunu genelde ani öfke belirtilerimde yapar. Ancak bunu ikimiz planladık. Şahsen fazla sinir bozucusun."
Lyra'nın kıkırtısı iki yarı-tanrının da kulaklarına ulaşırken Alastor sinirli bir şekilde nefes almıştı. Arkasını dönüp ordan uzaklaşırkense Lyra'ya Anastasia'yı grubuna yerleştirmesiyle ilgili birkaç şey homurdanmıştı.
Yaklaşık yarım saatlik bir testin sonunda Lyra Anastasia'nın B sınıfına uygun olduğuna karar vermişti. Bazı konularda A grubundakiler kadar iyi olsa da bu kızda A sınıfına sokmamasını sağlayan bir şeyler vardı. B grubuna göre iyi bir savaşçıydı ancak onu koyabileceği başka bir grup yoktu.
Anastasia'ya kalacağı odayı gösterip birkaç önemli şeyi hatırlattıktan sonra yurttaki kendine özel odasına çekildi.
Uzunca bir süre burada kalacak gibi görünüyordu. Babası Poseidon onu buraya güçlerini doğru düzgün kontrol edebilmesi için yollamıştı. Güçlüydü, ancak sahip olduğu güçlerin hakimiyetini kaybederse neler olabileceğini kendisi de kestiremiyordu. Poseidon'un birçok melezine kıyasla çok daha iyi bir şekilde suyu yönetiyordu ve tuzlu suyla arasında kendisinin bile hala anlayamadığı fazlasıyla özel bir bağ vardı. Uçsuz bucaksız okyanusta hippocamplar ile yüzmeyi şimdiden özlemişti. Buraya ait değilmiş gibi hissediyordu ve her an kampın yanıbaşındaki okyanus kendisini çağrıyormuş gibiydi.
Tıklatılan kapıyla irkilip üstünü başını düzeltti ve ''Gir'' dedi.
Soru dolu bakışlarını içeri giren kıza yöneltti. Kız yarım saat kadar sonra antrenmanların başlayacağını söyleyip gittiğinde dolabının önüne geldi ve içerisindeki kıyafetlere baktı. Babası birkaç kişiyle buraya kıyafetlerini daha önceden getirtmişti ve odası da daha geçen seneden hazırlanmıştı. Diğer melezler üçer kişilik odalarda kalırken kendisinin özel bir odası vardı. Kendisi dışında birkaç melez de onun gibi yalnız kalıyordu ve bunlar genellikle Üç Büyükler'in çocuklarıydı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
ANASTASIA|Ruh İncisi
Fantasy--- Suya girdiğinde deniz kızı formu alabilen bir kız, Boynundaki inci içinde saklı olan bir parça ruh, Poseidon dışında üçlü yabanın gücünü kullanabilen tek kişi, Neredeyse ölümsüz bir melez, Tanrıların kanı olan ikor akıyor onun kanında, O kız Ana...