Kuyruğunu her çırpışında köpükler yukarı çıkıyor ve sonsuz gibi görünen çukurda kayboluyordu. Arkadaşlarının sesleri duyamayacağı kadar azalmış, hatta yok olmuştu. Kim bilir onlardan ne kadar uzaktaydı şu an? Ama orada kalsaydı onlara zarar vermekten korkuyordu. Nasıl olduğunu anlamadığı bir şekilde bunu biliyordu: Onlara zarar verebilirdi.
Sonsuz karanlıkta bir boşluğun ortasındaymış gibi etrafa baktı. Her zaman gördüğü bakır gözleri bu sefer göremeyince karanlığa doğru bağırdı. "Göster kendini Lagiacrus! Beni takip ettiğini biliyorum. Benden ne istiyorsun? Madem o kadar takip etmeye meraklısın, karşıma çık!"
Kızın gümüş gözleri karanlıkta parlıyor ve bakır gözleri arıyordu. Arkasında hissettiği devasa cüsseyle gözleri bulmasına gerek olmadığını anlamıştı.
Yavaşça arkasına döndü ve kendisine bakan devasa canavara çevirdi bakışlarını. Korkmuştu, yalan söyleyemezdi ama bu korkusunun yersiz olduğunu hissediyordu. Sanki kendinden korkuyormış gibiydi. Sanki karşısındaki içinde yatan canavardı.
Aklından geçen düşünceyle irkilerek geriledi ve canavardan uzaklaştı. Kendi kendine "Böyle olamaz. Aramızdaki bağ bundan ibaret olamaz." diye söylenmeye başladı.
Canavarın bakır rengi gözlerinde anlayışı gördü. Bir canavarda asla göremeyeceğiniz bir anlayışla kendisine bakıyordu. "Tam olarak öyle değil ama iyi bir tahmindi."
"Aklımı mı okudun? Bu mümkün değil." dedi Anastasia. Keşke arkadaşlarımdan ayrılmasaydım diye düşünmeden edemedi. Şu 15 dakikalık süre zarfında yaparak pişman olmadığı 3 şey sayamazdı.
"Belki ama bunun önemli olduğunu sanmıyorum. Arkadaşlarından uzaklaşarak iyi bir şey mi yaptığını düşünüyorsun İnci?"
"Benim adım Anastasia. Belli ki bilmiyorsun."
Canavar sanki komik bir şey söylemiş gibi hırıltılı sesiyle güldü. "Hiçbir şey hatırlamadığını unutmuşum."
Karşısındaki kız sinirlenmeye başlarken bu canavarla sohbet etmenin pek bir işe yaramadığını anlamaya başlamıştı. Boşa vakit harcıyordu. Üstelik arkadaşlarının başı dertte olabilirdi.
"Neyi hatırlayıp hatırlamadığım seni ilgilendirmez. Şimdi işine dön." diyerek geldiği yoldan geri yüzmeye başladı. Sert pullarla kaplı gövde önünü kesince elinde Ocean belirdi ve kılıcı canavara savurdu. Kılıç hiç beklemediği bir şekilde canavarın sert pullarını bir kağıt gibi kesti ve suya altın renkli ikor yayıldı.
Canavar öfkeyle geri çekildi ve "Her şeyi hatırladığında çevrende kimse kalmayacak İnci. O zaman bana geri döneceksin." diyerek geldiği hızda arkasında altın kandan oluşan bir iz bırakarak kayboldu.
Anastasia buzdan kılıcının ikor kaplı kısmına baktı. İkor, yüzünü altın renkli bir şekilde yansıtıyordu ve kilometrelerce derinlikte bile ışık yayıyordu.
Kız iç çekerek kılıcı tekrardan bileklik formuna döndürdü. "Bana anlatmadığın şeyler var Ocean. Babamın haklı olduğunu düşünmeye başladım."
Hangi konuda?
"Hiçbir ruha tamamen güvenmemek konusunda. Beni hayal kırıklığına uğrattın ve uğratmaya devam ediyorsun."
Bunu açıklayabilseydim açıklardım. Stkys Nehri üzerine yemin ettim, bu konu hakkında konuşamam.
Anastasia bilekliğe cevap vermeyerek yüzmeye başladı. Nereden gelmişti? Her yer birbirinin aynısı gibiydi. Uzay boşluğundaki yön kavramıyla Mariana Çukuru'ndaki yön kavramı çok da farklı değil gibi görünüyordu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
ANASTASIA|Ruh İncisi
Fantasy--- Suya girdiğinde deniz kızı formu alabilen bir kız, Boynundaki inci içinde saklı olan bir parça ruh, Poseidon dışında üçlü yabanın gücünü kullanabilen tek kişi, Neredeyse ölümsüz bir melez, Tanrıların kanı olan ikor akıyor onun kanında, O kız Ana...