Rİ-29

1K 79 0
                                    

Herkes masanın ortasında duran toz pembe inciye bakıyordu. Odaya büyük bir huzursuzluk hakimdi.

"İşe yarayacağını nereden bileceğiz?" diye sordu Lyra.

"Denemeden bilemeyiz."

Alastor'un söylediklerinin odadaki herkes farkındaydı ama ya bir tuzaksa ihtimalinden sıyrılamıyorlardı. Bu ihtimali dile getiren de Samantha oldu.

"Ya kalkanı tamamen ortadan kaldırırsa ne yapacağız? Kamp açık hedef haline gelir."

Samuel gözlüklerini çıkarıp tişörtünün ucuyla silmeye başladı. İhtimalleri kafasında hesaplıyor gibiydi. En sonunda konuşmaya başladığında herkesin yüzü ondan tarafa dönmüştü.

"Zaten kazanma şansımız %40 gibi düşük bir rakam. Bu incinin tehdit oluşturma olasılığı ise çok düşük. Eğer öyle olsaydı Anastasia çoktan kontrolden çıkardı."

Konunun nereye gideceğini herkes merak ederken sözlerine devam etti.

"Yani demem o ki, bu inciyi kullanmaktan başka şansımız yok. Alabileceğimiz risklere oranla bu çok küçük bir adım."

"İlk kez bir Athena melezine katılıyorum." dedi Alastor. "Kazanmak istiyorsak risk almalıyız.

Çoğunlukla sessizliğini korumayı tercih eden Thanatos'un kızı "Burası buram buram ölüm kokuyor." dedi. Söyledikleri zaten gergin olan havayı daha da gererken yüzünde ufak bir gülümseme oluştu.

Xander duruma müdahale etmek için öne çıktı. "Güçlerin çoğunlukla tahminlerden ibaret Zoe. Kişilerin ölüm zamanını göremiyorsun."

"Ama ölüme olan yakınlıklarını görebiliyorum. Odanın yarısının yaşam enerjisi neredeyse tamamen siyaha dönmüş durumda."

"Yeterli Zoe." dedi onları sessizce dinleyen Hebe. "Buradakilerin içini karartma lütfen."

Zoe, tanrıçanın sözleriyle tekrardan sessizliğe büründü.

Odanın sessizliğini fırsat bilen Alastor Samantha'ya döndü. "Samantha, inciyi al ve kardeşlerinle bunu kalkana aktarın. Su tanrılarının melezleri ekip hazırlayıp devriye gezsinler. Diğerleri işinin başına dönebilir "

Herkes başıyla onayladı ve hepsinin bakışları tanrıçaya döndü. Planları kendileri yapsalar da bir tanrı(ça)nın sözlerine ihtiyaçları vardı.

Hebe böyle anları hiç sevmese de kendisine saygı duyan melezlerden ötürü derin bir nefes aldı, kısa bir süre tuttu ve yavaşça dışarı verdi.

"Planlarınız gayet uygun ve güzel. Size doğrudan yardım edemeyeceğimi biliyorsunuz. Dürüst olmak gerekirse  bir savaş tanrıçası değilim ve savaşmaya yardımcı olacak etki alanına sahip değilim.  Ben sadece gençlik tanrıçasıyım ve en fazla sizi bu yolla kutsayabilirim."

Xander saygılı bir biçimde başını eğdi ve "Bunu düşünmeniz bile bizim için büyük bir onur tanrıçam. Her ne kadar kabul etmesek de biz sadece bir aracız o kadar. Görevimiz bu." dedi.

Hebe hafifçe gülümsedi. Xander'ın bu fikrine kesinlikle katılmıyordu.

" Sevgili Xander, bu sadece tanrıların size dayatmaya çalıştığı bir amaç. Birçok tanrı çocuklarını insanların çocuklarını gördüğü gibi görmez. Çünkü bizim sonsuz yaşamımız sizin sınırlı yaşamınızı anlamamızı engeller. Binyıllar bize çok şey  kaybettirir bu yüzden sizin değerinizi asla yeterince anlayamayacağız.

"Yani kısacası, kendinizi bir araç olarak görmeyin. Sizi anlayamıyor, değerinizi bilemiyor oluşumuz sizi kullandığımız anlamına gelmez. Bu yüzden tanrılar için değil de eviniz için savaşmanızı istiyorum sizden."

ANASTASIA|Ruh İncisiHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin