Twentyfive°

546 62 59
                                    

İyi Okumalar

İfadesiz yüz şeklimi Kore'ye dönene kadar bozmak niyetinde değildim...

Büyükannemin evine dönmüştük. Ne o olaydan sonra, ne de eve gelirken tek bir kelime etmemiştim. Etmek niyetinde de değildim.

Ona söylediğim son şey 'Senden nefret ediyorum' olmuştu ve öyle de kalmasını sağlamak istiyordum.

Şimdi ise Tao'nun kucağında arabadan çıkarılmış, biz evde yokken ailemin planladığı piknik için piknik alanına doğru götürülüyordum.

"Hadi ama Eun! Gülümse biraz, sen çok seversin piknik yapmayı." gözlerimi devirip karşı tarafa doğru bakmaya başladığımda bana el sallayan Chohan dikkatimi çekti. Yine de gülümsemedim.

"Aranızda ne oldu bilmiyorum, ancak...Lucas yeterince pişman gözüküyor. Burnundan getirme çocuğun." dediğinde kendi kendime içimden 'daha durun siz, ben onun annesinden emdiği sütü fitil fitil burnundan getireceğim' dedim.

Öyle de yapacaktım.

Nasıl böyle bir şeye neden olabilmişti aklım almıyordu. Ben sadece onun iyiliğini düşünmüştüm oysa ki.

Yaşı daha küçüktü ve böyle yapması onun için kötünün en beteriydi.

"Senin fark edemediğin bir çok şeyi ben edebiliyorum, küçük. O yüzden abine göz devirmek yerine beni dinle."

Beni iki ağacın arasına kurulmuş hamağa uzandırdığında omzunda ki ellerimi çekip yüzüne baktım.

Bana gülerek bakan ifadesinin yanı sıra gözleri başka şeyler anlatmak istiyor gibiydi.

Ama sorun bakalım ben anlamak istiyor muyum?

Cevap; şimdilik hayır.

"Eun-ah...sen burada oturup sadece dinleneceksin. Tamam mı annecim?"

Anneme başımı sallayıp yanıma yaklaşan Chohan'a diktim gözlerimi.
Elinde ki elmayı aramızda son bir kaç adım kala bana attığında karnımın üzerine düşen elmayı elime aldım.

"Abla...bugün bizimle saklanbaç oynayamayacak olman ne kadar da üzücü? Senden iyi saklanan kimse yok." Chohan dudaklarını büzüp ellerini omuzlarıma koyarken içime çektiğim nefesimi dışarıya verdim.

Bugün cidden gülümseyesim yoktu. Ayaklarım zaten acıyordu ve ne zaman hareket ettirsem sanki içinde cam kırıkları hâlâ duruyormuş gibi hissediyordum.

Hoş, bazı cam kırıkları hâlâ kalbimde duruyordu ama neyse.

"Hadi, git de Renjun'a yardım et." bana başını sallayıp yanımdan uzaklaşırken başımı geriye doğru yasladım.

Piknik için yapılan hazırlığın olduğu yerle benim aramda mesafe vardı. Galiba babam veya amcam karşılıklı olan tek bu iki ağacı bulduğu için hamağı buraya kurmuşlardı.

𝑪𝒓𝒂𝒛𝒚 𝑳𝒐𝒗𝒆°|Lucas Wong|°✔Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin