Kim Suçlu? - Salgın Hastalıklar

13.7K 318 0
                                    

Uyarıları dikkate almayan insanların neden olduğu milyonluk ölümler...

İlk değil, son olmayacak. Bu yüzden belki de bu bir fırsat; insan olduğumuzu hatırlamak için. 

Size, uyarıları dikkate almayan insanların neden olduğu milyonluk ölümleri anlatmış mıydım? Çayını kapan gelsin; başlıyorum. 

Uyarılara kulak asmayan insanları garip karşılamayın.Çünkü insanlık tarihi bu tarz hikayelerle dolu.Hz. Nuh'a da kimse inanmamıştı mesela. Galile'de yuvarlayamamıştı dünyayı.Yapma denileni yaptılar, dur dedikçe devam ettiler.Kimi zaman gençler kontrolden çıktı, kimi zaman yaşlılar.  Roma İmparatoru Lucius da vebanın kendisine bulaşmayacağını söyledi ve onu uyaran doktorunu idam ettirdi; pişman oldu ama iş işten geçmişti.Vebadan öldü. Bizans'ta hekimleri ve kralı dinlemeyip evinde kalmayan insanlar yüzünden de o günkü adıyla Konstantinopolis, nüfusunun yüzde 40'ını kaybetti. 

Kristof Kolomb ve arkadaşlarını gören bilge yerliler bu adamlardan uzak durulmasını söylemişti. Ancak söz dinlemediler ve gelenlerin üstünde taşıdığı su çiçeği virüsünün Amerika kıtasındaki yerli nüfusun yüzde 70'den fazlasını öldürmesine destek vermiş oldular.  Kolera salgını: Hindular, tüm uyarılara rağmen Ganj nehrini kutsal gördükleri için, burada sürekli yıkandılar ve kolera oldular.Öyle ki kolera, Hindistan'dan Afganistan'a ve sonrasında da Dünya'ya yayıldı. Kayıtlara göre sadece Rusya'da 1 milyon insanın ölümüne sebebiyet verdi. 

Birinci Dünya Savaşı'nda Tifüs salgını, kendine çok güvenen ve tıbbi tavsiyeleri dinlemeyen; hatta strateji amaçlı Kızılhaç ve Kızılay'ın çalışmalarına fırsat vermeyen komutanlar nedeniyle Avrupa ve Asya'da 25 milyon insana ulaştı. Sonuçta bu hastalık milyonlarca insanı öldürdü. Bitti mi? Tabiki bitmedi. Insanlığın kendiyle imtihanına daha örnek çok.Savaş, tüm taraflara kaybettiren bir süreçtir. Öyle ki bitse de oluşturduğu çöküşün etkileri kendini gösterir. Nitekim Birinci Dünya Savaşı'ndaki ortam, sonrasında İspanyol Gribi'ne davetiye çıkardı. Yeni düzen kuruluyordu ve yönetenler için insan hayatından önemli konular(?) vardı. Salgın var önlem almak gerekiyor diyen hekimleri vatan haini ilan ettiler. Güçlenip özgürlüğünü ilan eden İspanyol Gribi, dünya genelinde 50 ile 100 milyon arasında insanın ölümüne yol açtı. Bu rakam birinci ve ikinci dünya savaşında ölen insan sayısından kat kat fazla.(Tedaviyi İspanyollar bulduğu için adı İspanyol) 

İkinci Dünya Savaşı bütün acımasızlığıyla sürerken Japonya insanoğlunun sınırları ne kadar zorlayabileceğini bir ispatı olarak korkunç bir planı devreye sokmaya karar verdi. Japonlar, veba hastalığı taşıyan pireleri uçaklarla Çin semalarına bıraktı. Bunu engellemeye çalışan herkesi cezalandırdı. Yıllar sonra aynı tarz acımasızlığı Amerika, Hiroşima'da sergiledi. (Korona ile ilgili Çin'in suçlu arayışı ve Amerika'yı suçlamasının tarihsel refleksi var) 

Avrupa'nın temizlik alışkanlıkları ve özellikle tuvalet temizliği konusunda uzmanlar hep uyarıyor. Ama Avrupa salgınların ya mimarı ya da profesyonel taşıyıcısı konumunda. Çinliler'de ise özellikle beslenme alışkanlıkları dünyanın başına sürekli bela açmış ama hiç ders almamış. Uyarmayan yok. Uzmanlar sürekli basbas bağırıyor. Onlar ise dinlemiyor ve hatta kendilerini kötü yönde geliştirmeyi başarıyorlar. Asya virüsü diye geçen Influenza-4 virüsünü ise Çin, yemelik ördeklerinde mutasyona uğratarak insanlara bulaştırmayı başarmış görünüyor ve bu virüs 4 milyona yakın insanın canını aldı. Özellikle bu tarz toplumlarda kıtlık dönemlerinde hayatta kalmak için istemeyerek yenen canlılar, yeni nesil için keyfi yiyeceklere dönmüş durumda. Pişirme yöntemleri bile sorunluyken; böceğinden, faresine, yarasasından, köpeğine ...vb. Her türlü riski birleştiren bir menü... 

İnsanın kendini kobay olarak kullanıp, doğal yolla en ölümcül virüsü bulma çabası... Tabi burada toplumcu ya da ırkçı bakış açısı yanlış. Bu durum insanlığın genelinde mevcut. Her toplumun içinde bu tarz davranışlar sergileyenler var. Kimi toplumlar temizlik yüzünden, kimileri beslenme alışkanlıklarıyla, kimileri uçkuruyla, kimileri sömürgecilikleriyle, kimileri hırsları nedeniyle bu tarz sonuçları oluşturuyor. Mesela HIV... Son 30 yılda 36 milyon insanın canını alan HIV için kesin tedavi henüz bulunamadı. Ama bu hastalığın maymunlardan mutasyonla insana geçtiği biliniyor. Acaba nasıl? 

Sars - 2003 

Kuş Gribi - 2007 

Domuz Gribi - 2009 

MERS - 2012 

Influenza A H7N9 – 2013 

Ebola – 2014 

Zika - 2015 

Ebola - 2017 

... ve karşınızda CORONA... Yarasadan mutasyonla insana geçtiği söylenen ve günümüz insanlarını yakıp kavuran virüs. Peki bu sağlık savaşı kazanıldıktan sonra?

Aslında her şey açık; insan insana, insanca yaşamayı öğrenemedik. 

 Kural basit: Eline, diline, beline hakim ol! Dikaaat!



------------

Paylaşmak güzeldir.

✍ Yorumlarını paylaşmayı unutma...

Bu Senin HikayenHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin