Nereden? Nereye?

13.7K 316 0
                                    

Siz hiç ölmekten beter oldunuz mu? 

Hiç çaresiz kaldınız mı? 

Sokakta yattınız mı mesela? 

Kendinizden kaçtınız mı? 

Kardeşiniz açlıktan öldü mü? 

Çocukken hayat kolaydı. İstanbul'da büyüdüm. Akrabalarımız, kan davası sebebiyle memleketten kovmuşlar ailemi. Babam, büyükşehirde bir şekilde iş tutturmuştu kendince ve ihtiyacımız olan her şeye sahiptik. Aniden annem hastalandı. Hastane git gellerinden sonra, "annen bir daha eve dönmeyecek" dedi Babam. Bu yüzden ne zaman hastane görsem, acaba ennem çıkar mı diye bakarım. Daha on bir yaşımdaydım. Üç yıl sonra da babamı sokak ortasında vurdular. Akrabalardan kimse sahip çıkmak istemedi bize. Aslında halam çocukları alacağım demiş polise ama evin kapısı hiç çalınmamıştı. Nasıl olduysa gerçekten yetim kalmıştık. Okul bir anda yalan olmuştu. Benden küçük iki kardeşim daha vardı. Onlar olayları tam olarak anlayamıyordu. Ben den ne yapacağımı bilemiyordum. Hayalperest bir çocuktum. Bir anda bütün evin yükü sırtıma yüklenmişti. O döneme kadar el bebek gül bebek yetiştirilen ben, zor şartlarda kardeşlerine bakmak zorunda olan biri haline dönüşmüştüm. İlk başta başarabilirim gibiydi. Babamla izlediğimiz filmlerdeki çocuklar gibi. Çıraklık, getir götür, yer süpür...Çabaladım. Belki çok değil ama bir süre güzel şeyler başardığımı hatırlıyorum. Ta ki küçük kardeşim ölene kadar. Kız kardeşim, annemden gördüğü gibi diğer kardeşimin aç karnını doyurmak istemişti. Ancak ocağın üstündeki tahta kaşığın yanmasıyla başlayan yangın, küçük kardeşimizin ölmesine neden olmuştu. Hiç unutmuyorum. Karakolda, yine sözde akrabaların beni almasını beklerken küçük bir televizyonda haberini gördüm.

Görüntüde bizim ev vardı; Çocukların kibritle oynarken evi tutuşturdukları söyleniyordu. Bazıları küçük kardeşime yangından öldü der ama ben açlıktan diyorum. Hatta bazı akşamlar acıkırdık ama sabah ezanını beklerdik, fırıncının dünün simit-poğaçalarını dışarı bırakışını. Çocuktu ve beklerdi. Çünkü onu oyun diye kandırırdık; açlık oyunu. 

 Kız kardeşim ise yangın esnasında ellerini yakmıştı ve hastanedeydi. Hatırladıkça canım yanıyor aslında. O sırada polis abiler beni güldürmeye çalışıyordu ama arada gülen suratıma rağmen içim kan ağlıyordu. İlginçtir halamı yıllar sonra görmüştüm. Birkaç belge imzalattılar ona ve eşiyle tartışıyordu. Ama anlamıştım. Bizi yetimhaneye vereceklerdi. O ara içeri kavga eden bir çift getirdiler aileleriyle. Ortam karışmıştı. Nasıl olduysa kendimi sokaklarda ağlar helde koşarken bulmuştum. Neredeyse 2 yıl sokaklarda yaşadım. İçimdeki haykıran acıyı duymamak için her şeyi yaptım. Çok kötü arkadaşlarım da oldu. Kimi zaman hırsızdım, kimi zaman tinerci, balici... Niye tiner-bali sorusu olursa; bir gün satıcıdan tadımlık istedim, cevap olarak burnuma kafa attı. Yani dibe vurmuştum. Sürekli kaçıyordum kendimden, geçmişimden. Unutmak için yaşıyor gibiydim. Çok garip... Bir gün Işıkta duran arabalarda sinyaldeydim. Para istiyordum. Gerçi onu da öyle gönlünüze göre yapamıyorsunuz. Çeteler geliyor, "ya haraçın, ya seni harcarım" diyerek. Bazı bölgelerde sadece suriyeliler, bazı bölgelerde sadece akrabalar...vs. çalışıyor. Oralara giremiyorsunuz. Ya da döve döve çıkartıyorlar. Sağlam ve sessiz dövüyorlar. İşte o günlerden birinde mikrofonlu biri "Röportaj yapabilir miyiz?" dedi. "Ne soracaksın" dedim. "Neden buradasın?" diye soracağım dedi. Beynimde yıldırımlar çaktı. O dakika oradan uzaklaştım. 

 Bu olayın üstünden 3 yıl geçti ve yıllardır temizim. Belki inanmayacaksınız ama bir kafede çalışmaya başladım önce. Sonrasında mekan sahibi yurt dışına çıkacaktı. Devren satılığa çıkarttı kafeyi. O dönemler az müşterisi vardı. Sen niye almıyorsun diye başlayan muhabbet, patronun bana kefil olduğu krediye kadar uzandı. Çok çalıştım. Şimdi ise Kadıköy'de çok işlek bir kafe halini aldı. Kardeşimle de buluştuk. Hatta birlikte yaşıyoruz ve çalışıyoruz. O hala ocaktan korkar. Bu yüzden yemekleri ben yapıyorum. Bazen evde yumuşak yatak rahatsız ediyor ve yerde yatıyorum. Ama her şeye rağmen, hayatı yaşamayı seviyorum. 


------------

Paylaşmak güzeldir.

✍ Yorumlarını paylaşmayı unutma...

Bu Senin HikayenHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin