Sessiz Çığlık

13.7K 317 0
                                    

Babamız tarladan çıkan ürünleri satmak için traktörle çıkmıştı ve evimizden uzaktaydı. Ne zaman babam gitse evde bir tedirginlik ve huzursuzluk olurdu. O gün de öyle bir gündü. Altı kardeştik ve köy evimizde annemle birlikte biz kızlar aynı odada uyuyorken, abilerim yan odada uyuyordu. Ben, o sıralarda 6 yaşındaydım. Evimizin odası beyaz kireçti. Temiz ve aydınlık olsun diye arar ara duvarları kireçle sıvardık. Böylece böcekler de daha az rahatsız ederdi. Geceleri korkmayalım diye, bir gaz lambası, kısık ateşte sürekli yanardı. Ancak duvarlar beyaz olduğundan, az ışık da olsa odada her şey seçilebiliyordu. Ben, iki kız kardeşimle yer yatağında yatıyordum. Annem ise hafif gıcırdayan divanda yatıyordu.

Yatağa gireli bir kaç saat olmasına rağmen, ben uyuyamamıştım. Tavana bakıyordum. O sırada odamızın kapısı açıldı. İçeri kafasında kasketi olan bir adam girdi. Babam evde olmadığı için, dayım köyümüze gelerek sık sık bizde kalırdı. "Yine geç vakitte dayım geldi." diye düşündüm. Annem derin uyuduğu için fark etmemişti bile. Ardından adamın arkasından odaya bir adam daha girdi. Çok korkmuştum ve bağırmak istememe rağmen bağıramıyordum. O ana kadar sessizce davranan iki kişi aralarında "bu mu" diye fısıldadı. O an kız kardeşim de farketmiş olacak ki korkuyla çığlık attı. Ortalık bir anda karışmıştı. Annem adamların üstüne doğru hamle yapmıştı ama onu kenara itip, silah doğrultmuşlardı. Bir sürü konuşma, bağırışma geçiyordu. Adamların birinin elinde tabanca, diğerinin elinde bir tüfek.

... Garip bir çaresizlik durumuydu. Sesler yükselmeye başlayınca arka odadan abilerim koşarak geldi. Birinin elinde dededen kalma tüfek, diğerinin elinde mutfaktan kaptığı bıçak vardı. "Ne işiniz var lan burada?" diye bağırıyordu büyük abim. Hırçın bir delikanlıydı. Zapt etmesi zordu ama kimseyle de küs kalamayacak kadar vicdanlıydı. Bi de beni çok severdi. Ne zaman üzülsem, koşar gelir ve çözerdi tüm sıkıntıyı. Annem yalvarıyordu. Lütfen bir şey yapmayın çocuklarıma diye. Ben ise köşede yatarken de sarıldığım bebeğim kucağımda titriyordum. Dışarıdan hızla 2 adam daha geldi. Geldikleri gibi tek el silah sesi duyduk. O saniye abim, döşeklerin üstüne yüzüstü düştü. Adamlar aralarında "neden vurdun" diye tartışmaya başladılar. Bir kabusun ortasındaydık sanki.Annem abimin yanına gidip dizlerine vurarak ağlamaya başladı. Annemle birlikte iki gün önce güle oynaya, oklavayla yünlerini döverek kabarttığımız yer yatağı, bir anda kanla kaplanmıştı. Elinde bıçak olan abim ise donup kalmıştı. Biraz büyükçe olan ablam, silahı ateşleyen adama doğru koşup eline ne geçirdiyse vurmaya başladı. Karmaşa esnasında gaz lambası da devrilmişti. Dumandan öksürdüğümü hatırlıyorum. Sadece izliyordum. Neden nasıl niye? Gözlerimi kapatmıştım artık. Herhalde silah sesi duyulmuş olacak ki köyden insanların sesleri yakınlaşmaya başlamıştı. Hatta "yanıyor" diyenleri duyuyordum. Karmaşa kısa bir süre daha devam etti. Herhalde ablamı götürmek istiyorlardı ama annem ablama sarılmış olacak ki "bırak bırak" diye bağırıyorlardı. Belki bu durumdan bizi kurtarır diye en sevdiğim bebeğimi bile uzattım ileri doğru. Gözlerimi açacak cesareti bulamıyordum.

İçimden şarkılar söylüyordum. Adamlar aralarında yine tartışıp, kaçmaya karar verdiler sanırım. Çünkü kısa bir süre sonra onlar gitmiş, köylüler gelmişti. O gün hiç gözlerimi açmak istemedim. Köylüler bizi dışarı çıkarttı ve yanan eşyaları söndürmeye koyuldular. Bizimkiler konuşurken öğrendim ki; ablamın talibi çıkmış. Onunla alt köyün reisinin oğlunu onunla evlendirmek istemişler. Babam da benim kızım okuyacak; sonra düşünürüz demiş. Bunu erkek tarafı gururuna yedirememiş ve ablamı o gece kaçırmak istemişler. 

... Bu olayın üstünden yıllar geçti. Ablam öğretmen olmuştu. Tüm zorluklara rağmen babamın desteğiyle başarmıştı. Ablamın diploma törenine gittik ailecek. O gün ablam elinde diplomasıyla koşarak babamın yanına geldi. Çok heyecanlıydık. Babamı ikinci defa ağlarken gördüm. Ablam, babamın yanaklarından akan damlaları sildi ve teşekkür etti defalarca. İlki abimin cenazesiydi. 

Herkesle sevinç paylaştıktan sonra sıra bana gelmişti. Ablamın önce saçlarını oynadım. Sonrasında sıkıca sarıldık. "Canım Ablam!" dedim. O anda herkes şaşkın bir şekilde bana baktı. Abim, "konuştu konuştu" diye sevinçle bağırdı. Tüm aile birden benimle ilgilenmeye başlamıştı. Annem, şükürler ediyordu. O an anlamıştım: aslında o acı günden sonra hiç konuşmamışım. Sesim hiç duyulmamış. Taki ablamın mezuniyetine kadar. Fark etmemiştim bile. Oysaki ben konuşabildiğimi düşünüyordum ki Annem her söylediğimi anlıyordu.


------------

Paylaşmak güzeldir.

✍ Yorumlarını paylaşmayı unutma...

Bu Senin HikayenHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin