Müzik: Aitana - No Te Has Ido y Ya Te Extraño*Bölüm geç geldiği için kusura bakmayın lütfen. Vizeler ve ödevlerim vardı onlarla uğraşıyordum. Umarım beklediğinize değer.
Keyifli okumalar💙
🏀
Soruları okumaktan şaşbeş olan gözlerimi ovuşturarak esnedim. Saatlerdir masanın önünden kalkmamıştım. Mesanem bile patlamak üzereydi.
Daha fazla kendimi tutamayacağımı fark edince koşarak tuvalete girip işimi hallettim. Yıkadığım ellerimi havlu peçeteyle kurutup çöpe attıktan sonra başımdaki tokayı çıkarıp bileğime taktım. Diplerim hem stresten hem de saçlarımı tepeden topladığım için deli gibi acıyordu. Saçlarımı ovuşturarak geri, salona doğru ilerlemeye başladığımda canım acıdığı için yüzümü buruşturdum.
Zil çaldı. Kaşlarımı çatarak kapının önüne geçtim. Saat yanılmıyorsam öğlen iki sularıydı ve bu saatte kimse eve gelmezdi. Eremle bir program yaptığımızı hatırlamıyordum. Merakla gözlerimi görüntülü diafona diktim fakat görünürde kimse yoktu. Belki komşulardır diye düşünüp alt dudağımı ısırarak kapının deliğinden dışarı baktığımda da hiçbir şey göremedim. Acaba geçen ki gibi kapı çalmamıştı da ben mi öyle algılamıştım?
Gözlerimi çekip kapıdan uzaklaşıyordum ki bir anda otomatik sensör yandı ve bir silüet kapının altında hareket eder gibi oldu. Korkudan irileşen gözlerimle ellerimi kalbimin üstüne bastırdım. Tövbe estağfurullah! Kapının önünde kesinlikle biri vardı ve kendisini görmemi istemiyordu.
Ses çıkarmamaya çalışarak hızla içeri geçip telefonumu aldım. Babam müsait olmayacağından aramama yanıt vermezdi o yüzden direkt annemi aradım fakat uzun uzun çaldırmama rağmen o da yanıtlamadı. Bela geliyordu ya tüm aksilikler de peşinden gelirdi!
Pek bir kişinin kayıtlı olmadığı rehberime baktım. Gözlerim onun ismine değinirken kapının kilidinden birkaç ses geldiğini işittim. Belirgin değildi fakat korkudan duyularım o kadar açıktı ki zeminde yürüyen karıncanın adımlarını bile duyacak hassasiyetteydim. Ne yapacaktım? Algılarım ne kadar açıksa beynim de o kadar durmuştu. Polisin numarasını unutmuş olmam normal miydi?
Titreyen dudağımı ağzımın içine yuvarlanıp seri adımlarla odama girdim. Kapımı birkaç kere kilitledikten sonra sandalyemi kapının önüne koydum fakat dış kapıyı açan bunu çok rahat açardı.
"Ne yapacağım Allahım ne yapacağım? Bir çıkış yolu göster bana. Lütfen yardım et!"
Gözlerimden yaşlar akarken balkon kapısının önüne çöküp zangır zangır titreyen parmaklarımı ekrandaki ismine dokundurdum. "Lütfen aç, yalvarırım aç, ne olur Kerim... Lütfen!"
Soluk almaya bile korkar bir şekilde sessiz sessiz ağlarken sonunda yardım çığlığımı duydu. Hırıltılı sesiyle "Alo?" dediğinde sevinçten çığlık atacaktım neredeyse.
"Ke-Kerim evde, kapının önünde birisi var. Kapı... Kapıyı açmaya çalışıyor ben ne yapacağımı bilmiyorum. Çok çok korkuyorum Kerim. Evde kimse yok. Ne yapacağım bilmiyorum. Yalvarırım yardım et bana." Avucumu ağzıma bastırıp sesli bir hıçkırığın ağzımdan kaçmasına engel olmaya çalıştım. Zırlamam işleri yoluna sokmayacaktı aksine onu da paniklettirecekti o yüzden daha sakin olmaya çalışmalıydım.
Telaşlı solukları kulağıma doldu. "Ne? Toprak ne diyorsun sen? Polise haber verdin mi? Korkudan elin ayağına girmiştir tabi senin dondun kaldın değil mi? Neyse tamam, sen şimdi balkona saklanıyorsun ben de geliyorum beş dakikaya tamam mı? Ne ses duyarsan duy sakın içeri girme! Ben geldiğimde sana haber vereceğim korkma güzelim tamam?" diyerek telefonu kapatacak oldu ki telaşla seslendim. "Hayır, kapatma. Çok korkuyorum kapatma."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
13 Numara
Teen FictionAcıyan yaralarım vardı benim kendime bile itiraf etmediğim, gülüşlerimle sakladığım. Acıyan yaraları vardı onun ne yaparsa yapsın şifasını bulamadığı. Kalbini kalbime denk düşür yaralarımız gibi. Karış tenime, buluşsun ruhlarımız buluşsun ki bi...