Again, again, again we're in the playoffs💪🏻 bunu F4 yazmak umuduyla😍 Keyifli okumalar.
🏀
Çözebildiğim son soruyu da işaretledikten sonra optikle kitapçıkta işaretlediğim şıklar birbirine uyuyor mu diye kontrol edip gözetmen hocaya teslim ettim. Üstümden büyük bir yük kalkmış gibi derin bir soluk bıraktım. Aylardır hatta yıllardır süren çilem an itibariyle son bulmuştu. Lanet olası şey sonunda bitmişti!
Göğsüme bastırdığım plastik kalemlikle beni kapının kenarında bekleyen Kerim'in karşısına dikildim.
"Nasıl geçti?"
Ona doğruyu mu söylemeliyim yoksa kandırmalı mıyım karar veremedim. Beklediğimden de iyi geçmişti emin olmadığım hiçbir soruyu işaretlememiştim boşuna puanımı düşürmesin diye. Yıllardır şu lanet olası sınav için ailem başımı yiyor, bir kere yaşayacağım lise çağımı ders çalışarak heba etmemi istiyorlardı. Allah'tan pek söz dinleyen biri değildim de kendi istediklerimi yapmıştım.
Yüzüne kirpiklerimi kırpıştırarak melül melül baktım. Ne ifade etmek istediğimi ilk kavrayamadığı için kaşlarını kaldırarak sorgularcasına baktı bana fakat sonradan kötü geçse anında muslukluklarımı açacağımı düşünmüş olmalı ki dudaklarına kocaman bir gülümseme yerleşti. "Harbi mi?"
Bende onun gibi kocaman gülerken başımı salladım. "Hı hı."
Ben içeri girmeden önce onunla fotoğraf çekilmek isteyen kalabalığa kaçamak bir bakış attı. Çocuklarının içeriden çıkması için heyecanla bekliyor olsalarda göz ucuyla bizi süzüyorlardı. Muhtemelen sarılmak istemişti ama bunu onların bakışları arasında yapmak istemiyordu.
Elimi eline sarıp bu boğucu ortamdan seri adımlarla uzaklaşmaya başladım. "Erem'i de alalım sonra da kutlamak için bir yere gidelim olur mu? Şampiyonluk kutlamasını da ertelemiştik zaten, ikisini birlikte kutlarız." dediğimde dudaklarından silinmeyen gülüşüyle beni kendine çekip başıma art arda öpücükler kondurdu.
"Siz nasıl isterseniz. Hayatımın anlamları sonunda emeklerinin karşılığını aldı büyük bir kutlamayı hak ediyorlar." diyerek elmacık kemiklerimin üstünü de öptüğünde kıkırdadım.
"Şimdiden çok uçmayalım da sonra sonuçlar gelince hüsrana uğramayalım." dediğimde kaşlarını kaldırıp indirdi.
"Ben güveniyorum size, istediğiniz bölümü de en güzel üniversiteyi de kazanacaksınız."
Ona yarın Kaliforniya'daki üniversiteler için sınava gireceğimi kazanırsam da onunla birlikte Amerika'ya geleceğimi söylememek için dudaklarımı birbirine bastırdım. Kararımı verdiğimden beri uzun bir araştırma içerisindeydim. Türkiye ile Amerika arasındaki yaşam koşullarını elbette biliyordum bu yüzden sadece onun desteğiyle bu iş yürümezdi kaldı ki böyle bir şeyi ben de kabul etmezdim.
Öncelikle burs alabileceğim üniversiteleri biraz araştırmıştım, yetkililerle iletişime geçtiğimde bana yol gösterecek birkaç fikir bile sunmuşlardı. Tam burslu kazanmak benim için zor olacaktı hatta büyük olasılıkla kazanamayacaktım da o yüzden bana sponsor olabilecek birkaç iş insanı ile konuşmuştum. Eğitime destek vermekle ilgili atıp tutmalarına rağmen hemen hemen hepsi geri çevirmişti beni. Tam umudumu kaybettim dediğimde ise üniversite için iletişime geçtiğim beyefendi benim için Zümra Han Kuplay'a ulaşmış ve bursu almamı sağlamıştı. Bunu hemen Kerim'e yetiştirmemek için çok zor durmuştum fakat sınavdan beklediğim sonucu alamazsam diye onu yok yere umutlandırmak istemediğim için büyük bir sabırla sustum.
Hedefim Amerika olduğu için bu sınav benim için bir önem arz etmiyordu ama hem Kerim'in dikkatini çekmek istemediğim hem de kendimi denemek istediğim için girmiştim. Sınav sistemi güncellenmiş olsada alnımın akıyla çıkmayı başarabilmiştim.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
13 Numara
Teen FictionAcıyan yaralarım vardı benim kendime bile itiraf etmediğim, gülüşlerimle sakladığım. Acıyan yaraları vardı onun ne yaparsa yapsın şifasını bulamadığı. Kalbini kalbime denk düşür yaralarımız gibi. Karış tenime, buluşsun ruhlarımız buluşsun ki bi...