31🪐 "Sevginin Saltanatı"

640 32 9
                                    

Müzik: TINI - Suéltate El Pelo

Keyifli okumalar💙

🏀

Gün doğuyor, gün batıyor. Bir nefes son bulurken yeni bir nefes ekleniyordu dünyaya. İnsanlar kimi zaman hayatlarından memnun bir şekilde ayrılıyordu dünyadan kimi zaman da isyanlar ederek. Acımasız hayatlara kurban olan milyonlarca insan vardı. Ne yaparsa yapsın hayatı bir türlü istediği gibi ilerlemeyen milyonlarca hayat. Herkesin yaşamında inişli çıkışlı zamanlar oluyordu ama bazısının çektiği acılar binlerce insanın acısından daha katlanılamaz oluyordu.

Yaşadığımız hayatı seçimlerimiz belirliyordu fakat asıl seçimlerimizin belirleyemediği ailelerimiz, seçmemiz gereken yolları inşa etmiyor muydu? O zaman pekte hayatımızı seçimlerimizin belirlediği söylenemezdi değil mi?

Eğer ailemi seçecek olsaydım böyle duygusuz, bencil insanların evlatları olmak istemezdim. Kendi inançlarına, çizgilerine gelince asıp kesen, olmayacak detayı bile fark eden ama normal bir zamanda, asıl olması gereken yerde üç maymunu oynayan ebeveynleri kendime aile diye kesinlikle seçmezdim, başkasına olmasını da istemezdim.

Aile diye seçilmemesi gereken onca insan vardı ki benimkiler de onların yanında yerini alıyordu işte..

Dün ani bir kararla v şeklinde kestirdiğim saçlarım yıkama gereği duymadığım için hala dümdüz bir şekilde sırtıma iniyordu. Güneşin kendini göstereceği aylara girdiğimizden dolayı sarı saçlarımın uçları diplerime göre daha açık renkteydi fakat dün birkaç dokunuş yaptırarak kırık dolmasına engel olmuştum. Hayatımda doğru zamanda doğru kararı verebildiğim anlardan yalnızca biriydi.

Yüzüme sürdüğüm nemlendiricinin iyice emdiğine karar verince cilt tonumdaki bb kremi yüzüme sürmeye başladım. Pek makyajla uğraşmayı sevmezdim ama bugün Kerim'i, playofflar için üç günlük Yunanistan'a yolcu edecektim bu yüzden ona güzel gözükmek istemiştim.

Pudrayla bb kremi sabitledikten sonra gözümün üstüne, üstümdeki tişörtle uyumlu olsun diye toz pembe bir far sürdüm. Açık renkleri yüzüme daha çok yakıştırıyordum, doğal hissettiriyordu. Abartıya kaçmamak için kaşlarımı kalemle biraz doldurup kirpiklerime rimel sürdükten sonra dudaklarımı kendi haline bıraktım. Özel günlerin dışında ruj kullanmayı sevmiyordum. İçtiğim bardakta iz bırakıyordu, olurda ki olmaması için bir sebep yoktu, Kerim'i öpersem teninde yapışık bir his bırakmasını istemiyordum.

Buz rengindeki mom jeanin paçalarını düzelttikten sonra zincirli kol çantamı da alıp hızla çıktım odadan. Saat henüz sabahın yedisiydi. Dün geç saate kadar film izlemiştik ardından da Kerim beni evime bırakmıştı. Akşam uçuş olduğundan dolayı hala uyuduğunu düşünüyordum o yüzden o uyanmadan bir an önce eve varıp mutlu bir şekilde kalkmasını sağlayacaktım. Bu maçın ne kadar önemli olduğunu biliyordum aynı zamanda Kerim'in ne kadar strese girdiğini de. Kendine ve takıma olan güveni üst düzeyde olursa kazanamayacakları bir maç asla değildi, ne kadar deplasmanda olsada.

Beyaz converselerimi alel acele ayağıma geçirip kendimi dışarı attım. Annemgil çok değil on dakikaya kalkarlardı onların sorgu sualine yakalanmak istemedim. Kerimle barışmamızı pek hoş karşılamamışlardı. Birlikteyken de pek hoş karşılamadıkları için kafama takmamıştım bu durumu. Nasılsa benim hayatımdı, kararlarımı verebilecek erişkinlikte olduğumu düşünüyordum.

Otobüsün ne zaman geleceğini bilmediğim için vakit kaybetmeyi göze alamadım taksiye bindim. Evlerimizin arasında pek bir uzaklık yoktu bu yüzden çok tutmayacağını umut ediyordum.

İş saati olduğu için yol bir hayli kalabalıktı. Şansıma üç trafik ışığının üçünde de kırmızıya denk gelmiştik. Sinirden tırnaklarımı kemirme noktasına geldiğimde kafamı biraz eğip nerede olduğumuzu kontrol ettim. Taksiden insem daha hızlı varabilirdim. Öyle de yaptım. Taksiciye ücretini ödeyip çantamı kaptığım gibi trafiğin ortasında inip koşa koşa karşıya geçtim. Bu, sınav stresi yüzünden götürdüğüm abur cuburların yağlandırmaya başladığı bedenim için de iyi olurdu en azından.

13 NumaraHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin