4.Bölüm

49 4 0
                                    

Ateş hesabı öderken bizde onu kapıda bekliyorduk.Selin Kaan'ın koluna girmişti.Ben ise kapıya yaslanmış ve gözlerimi kapatmıştım,ayakta duracak halim yoktu. "Hadi gidelim"dedi Ateş.Selin ve Kaan önde sendeleyerek gidiyorlardı,kapıdan ayrılarak uzaklaştım.Birkaç metre sendeledim tam yere düşecekken Ateş'in kolumdan beni yakaladığını fark ettim. "Tamam bırak ben gidebilirim"dedim. "Emin misin?"dedi Ateş. "Evet"dedim,kolumu bıraktı ve önden yürümeye başladı.Birkaç adım sonra kendimi yere düşmüş bir şekilde buldum.Birden bire yerden yükseldiğimi fark ettiğimde çok geçti Ateş beni kucağına almış arabaya doğru yürüyordu. "Bıraksana ya ayaklarım var benim yürüyebilirim bunu sana söyledim"dedim. "İnat etme işte biraz daha bu şekilde yürürsen ayaklarını kıracaksın bu sefer hiç yürüyemeyeceksin"dedi Ateş.Haklıydıda bu şekilde yürürsem kesin ayağımı kırardım,bu yüzden daha fazla sesimi çıkartmadım.Beni ön koltuğa oturtturduktan sonra sürücü koltuğuna geçti. "Nereye gidiyoruz"diye sordu Kaan. "Sahile gidelim"diyerek lafa atladı Selin.Ben sesimi çıkartmadım zaten ne desem onların dediği yere gidecektik.Ateş ise çoktan arabayı Bostancı Sahiline doğru sürmeye başlamıştı. "Ya beni eve bıraksanız da uyusam ben"dedim. "Olmaz,sen demiyor muydun kalas bunlar diye.O zaman beni yanlış bırakmayacaksın"dedi Selin. "Vaay demek kalas ha,iyimiş"dedi Ateş. "Hı Hı hemde hakiki kalas"dedim. "Ateş,beni eve bırakır mısın?Gelmek istemiyorum"dedim. "Bozuldun mu?"dedi Ateş. "Hayır,bozulmakla alakası yok.Gelmek istemiyorum,beni eve bırakın siz gidin."demekle yetindim.Beni eve bırakana kadar arabada uzun bir sessizlik olmuştu.Ben arabadan inip binanın dış kapısına doğru yöneldim.Onlar benim binaya girmemi bekleyip öyle gitmişlerdi.Selin'i ne kadar eve gelmeye ikna etmeye çalışsam da o da sahile gitmişti.Eve çıktığımda ilk işim duş almak ardından kahve içmek olacaktı.Evin kapısını açtığım gibi duşa doğru yöneldim.Duşa girip çıktıktan sonra üstüme pijamamı giyip mutfağa doğru yöneldim.Kendime acı bir Türk Kahvesi Yapacaktım.Kahveyi ve suyu cezveye koyduktan sonra ocağı yakıp üstüne koydum.
Selin'in Anlatımıyla;
Sevgi'yi eve bıraktıktan sonra biz Bostancı Sahiline gitmiştik.Ateş bizden biraz daha ilerideki şezlonglarda oturuyordu.Kaan ve ben masaya oturmuştuk. "Ne geceydi be"dedi Kaan, "Ne anlamda"diye sordum. "Bizim için çıktık dışarı,bunların ikisi oldu gibi"dedi Kaan. "Ne alakası var canım olsaydı bize söylerlerdi"dedim.
Ateş'in Anlatımıyla;
Ne konuşuluyor bilmiyorum ama Kaan ve Selin sürekli bana bakıyorlardı.Ben ise sadece gökyüzüne bakıp düşünmekle yetiniyordum.Düşünceler zaten hep beynimizin bir tarafını kurcalayan saçma sapan şeylerdi.Ben şimdiye kadar hiç bir kız için böyle düşünmemiştim, peki ya neden şimdi bütün bu düşünceler zihnimi kurcalıyordu? "Ah hayır Ateş bu olmaz değil mi?"diye sordum kendi kendime.Buna cevap veremiyordum.
Sevgi'nin Anlatımıyla;
Düşüncelere o kadar çok dalmışım ki kahvenin taştığını son anda fark etmiştim.Kahvemi fincana doldurup kendi odama doğru ilerledim.Fincanımı çalışma masama koyup sandalyeme oturduktan sonra düşünceler tekrar zihnimi sarmıştı.Belki de bu inadı bırakmalıydım bunu bende biliyordum ama bir yandan da kırılmaktan korkuyordum.Bunları düşünmek istemiyordum ama sanki zihnime çivi ile sabitlenmiş gibiydiler,zorlasam da çıkmıyorlardı.Belki de sevmeliydim bi şans vermeliydim.Belki de hiç vermemeliyim... "Ahh bilmiyorum yeter,çıkın artık zihnimden"diye söylendim kendi kendime.Ta ki zil çalana kadar...

Hayat Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin