12

568 31 3
                                    

Oturduğum masadan kalkıp telefonumu cebime sokuşturdum.

Etraf kalabalık olduğu için insanları yararak Cüneytin yanına vardım.

"Seni döverim lan!" diye Hakana atılacakken Su, Merve ve ben onu tuttuk.

"Yürü git Hakan! Sinirli zaten şuan kavga çıkmasın!" diye bağırdı Merve.

Hakan omuz silkti.

"Cüneyt haddi olmayan şeylere karışmasın!"

Sonra gözü bana kaydı.

"Benim Nili sevmem kimseyi ilgilendirmez!"

Kaşlarımı çatarak biraz daha Cüneyte sokuldum.

Üzerimdeki bakışlardan rahatsız olmuştum.

"Kızı rahatsız etmediğin sürece sevmenin bir kusuru yok!" diye çıkıştı Su.

Hakan kaşlarını çattı.

"Rahatsız etmiyorum. Nil rahatsız olsa söylerdi."

Sonra sorgu dolu gözleri bana döndü. Bir tek onun da değil herlesin gözü bana döndü.

Bakışlarımı tedirgince etrafta gezindirip geri adım attım. Cüneytin koluna girdim ve başımı yavaşça yere eğdim.

"Sıkıntı yoksa? O zaman siz de karışmayın!" dedi Hakan.

Aslında sıkıntı vardı. Mesela sürekli bakışlarının üstümde olmasından rahatsız oluyordum, beni mesajlarla taciz ediyordu, beni kıskandığından bahsediyordu ama çok psikopatçaydı.

Ben ondan rahatsızdım.

Etrafta ki insanlar dağılmaya başladı.

"Boşuna çocuğu suçladılar..."

"Gereksiz kavga..."

"Amaçları kavga çıkarmaktı zaten..."

"Nil işte dikkat çekmeye çalışıyor..."

"Evet ilgi istiyor..."

Etrafımdakileri duyabiliyordum. Evet ben duyayım diye konuşuyorlardı zaten.

Cüneytin koluna biraz daha sarılıp başımı eğdim.

Gözümden bir damla yaş süzüldü.

Cüneyt bana sarılıp sırtımı okşadı.

"Nil onların ne dediğinin hiç bir önemi yok." diye fısıldadı bana.

"Evet Nil biz gerçeği biliyoruz." dedi Su

"Neden sustun ki haklıydın bir kere! Polise gitsek içeri atarlar o pezevenki o derece haklıydın!" diye sinirle çıkıştı Merve.

"Merve sus lütfen o iyi değil."

Su beni korumaya çalışıyordu ama nafileydi. Ben korkağın tekiydim.

Cüneytten ayrılıp dışarı yönlendirdim adımlarımı.

Hızla dışarı çıkıp arka bahçeye gittim.

Boş yer bulup bir ağacın altına oturdum. Bacaklarımı kendime çekip yüzümü bacaklarıma gömdüm.

Korkaktım işte. Keşke konuşsaydım.

Aptal Nil aptal!

Yanıma biri oturdu. Kafamı kaldırmadım. O konuşmaya başladı.

"Konuşman gerekirdi."

Sinirle Ares'e baktım.

"Konuşamadım işte!" diye çıkıştım.

"Susmak her zaman çözüm değil Nil. Eğer daha büyük bir şey yapsaydı susacak mıydın? Zulüm görüp susturulan kadınların başına hep daha fazlası gelmez mi? Hakkını savun Nil."

Uzun süre baktım ona. Yakışıklıydı ama kalbi daha yakışıklıydı.

Ben ondan tipi için hoşlanmamıştım zamanında. Çok iyiydi. Fazla iyi ve düşünceliydi.

Hala daha heyecanlandırıyor beni onun yanında olmak.

"Gidip şimdi desem kimse beni dinlemez ki." dedim ve dudağımı büzdüm ağlamamak için.

Küçük bir çocuk gibiydim. Hala daha büyüyememiştim işte.

Gülümsedi. Bana bu güne kadar onda gördüğüm en güzel gülüşü bahşetti.

"Seni dinleyecek birileri mutlaka olur." sesi huzur veriyordu adeta. Mutlu olduğunu hissediyordu insan.

"Dinlerler mi?" dedim.

Başını sallayıp gözlerini yumdu yavaşça.

"Yanımda olur musun?" dedim çocukça bir heyecanla.

İlkin tepki vermedi. Yüzüme baktı. Sonra kafa sallayıp ayağa kalktı.

Elini uzatınca tereddütsüz tuttum ve ben de kalktım.

Şimdi Nil yargı dağıtıcak
Çok yakışıklı Aresle beraber.

:)

Kimsin ki sen? / TextingHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin