29

481 23 0
                                    

Hızla kapıdan çıkıp etrafa bakındım. Aresin beni beklediğini görünce ona doğru koşturdum.

Gülerek kollarını açtığında hızla kolları arasına girdim.

Resim kursu çıkışı beni almaya gelmişti yiğidim.

"Nasılsın güzelim?"

"İyiyim iyi. Ee ne yapıyoruz."

"Ben de iyiyim." Dedi alayla elimi tutup arabasına çekiştirirken.

19 yaşındaydı ve ehliyeti vardı. Ben de 18ime bastığım için abim beni kursa yazdırmıştı ve doğumgünümde bana araba almıştı.

Evet araba!

Maviş bir minicooperım vardı ve ben sabırsızlıkla onu sürmeyi bekliyordum.

Aresin kocaman siyah arabasının yanında oyuncak araba gibiydi ama olsun.

Kapımı açıp içeri girmemi bekledi. Ben girince kemerimi takıp alnımdan öptü.

Kendi koltuğuna oturunca konuşmaya başladım.

"Böyle giderse alışırım ama Ares bey."

"Zaten bana alışmanız için yapıyorum Nil hanım."

Gülüp kollarımı göğüsümde bağladım.

"Yani beni bunlarla kendinize mi bağlamaya çalışıyorsunuz?"

Bana bir bakış atıp eğlenen ifadesiyle önüne döndü.

"Seni kendime bağlamam mı gerekiyor?"

"Gerekmiyor. Çoktan bağlandım."

Başını arkaya atıp tekrar yola baktı.

"Sus yoksa öpecem seni."

Gülerek elimle ağazımı kapadım.

"Pis terbiyesiiiiiz. Hem biz nereye gidiyoz ?"

Omuz silkti.

"Öp bakıyım söylerim belki."

Gözlerimi devirip önüme döndüm.

"Ne öpçem be gidince görürüm."

Omzumu dürtükleyip söylendi.

"Kızım öpsene bi yanağımdan ya."

Gülerek yaklaşım ve araba kullanırken yanağını öptüm.

"Kaza yapacaz şimdi." Demesiyle daha çok güldüm.

Hem öp diyor hem dur diyoru pis çocuk.
Güzel yeşillik bir alana gelmiştik. Ben arabadan inmiş etrafı süzerken Ares bagaja gitmişti.
Piknik alanıydı ama kimse yoktu burada.

Sepetle yanıma geldiğinde heyecanla güldüm.
"Piknik mi yapacağız?"

Başını sallayıp beni kolunun altına aldı.

Çok geçmeden yere örtü sermiş oturmuştuk. Sepeti önüme çekip içini açtım.

"Benim sevgilim bana kendi elleriyle börek mi açtı yoksa?" Benim dalga geçip gülmemle o da gülüp örtüye uzandı.

"Sevgilim..." Diye mırıldanmasıyla başımı gülerek iki yana salladım ve sepettekileri çıkardım.

Bir paket çilek ve pastaneden aldığı belli olan çörekler, kurabiyeler, poğçalar çıktı. Pastaneden limonata da almıştı onu da çıkarıp bardaklara koydum.

Ben her şeyi hazırlarken beni seyrediyordu.

"Çok açım..." Diye sızlanmama gülerek doğruldu.

Hem yiyor hem sohbet ediyorduk.
Çilekleri kucağıma alıp yemeye başladım.

"Bana vermeyecek misin?" Dedi eğlenen sesiyle.

Başımı iki yana salladım.

"Vermeyeceğim hepsi benim."

Ağaçlar ve kuş sesleri geliyordu. Çok huzurlu bir yerdi burası. Biraz tepe bir yerdi ama hava bugün biraz güneşliydi ve fazla esmiyordu.

Başımı Arese çevirdiğimde telefonunu bana doğrulttuğunu gördüm.

"Yaa!" Diye mızmızlandım.

"Çilek verirsen silerim."

Omuz silkip çileğe daha çok sarıldım.
Bana doğru yaklaşmaya başlamasıyla elimde ki çileği ağzıma atıp paketin üstüne elimi koydum.

Dibime kadar girip gözlerime bakmaya başlamasıyla kalbim tekrar hızlanmaya başladı. Gözleri dudaklarıma inince ağazımda ki çileği zorla yuttum.

Gülümseyip dudağıma yaklaşırken gözlerim kapandı.

Dudağı dudağıma değince içim titredi. Kalbimin sesinden başka ses duymuyordum. Alt dudağımı dudakları arasına alıp durdu bir süre. Huzuru, mutluluğu, heyecanı aynı anda hissediyordum. Ares yavaşça geri çekilirken titrek bir nefes aldım.

"Güzel olan çilek mi yoksa dudaklarından tatmış olmam mı anlayamadım."

🍁🍁🍁🍁🍁
Romantikke

Kimsin ki sen? / TextingHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin