☄☄
Ne zaman medyadaki şarkıyı (Fikrimin İnce Gülü) dinlesem aklıma soft bir Steve ve Tony çifti geliyor. Umarım beğenirsiniz.💙
☄☄
Sarışın adam sevgilisinin elini ellerinin arasına alıp dudaklarına götürdü ve yumuşak bir öpücük bıraktı. Esmer adam bu hareket karşısında başını hafifçe öne eğip içten bir tebessüm etti.
"Seni ilk gördüğüm gün..." dedi Steve gözleri hafiften yaşlanırken. "O kadar savunmasızdın ki seni böyle sıkıştırıp küçük bir nokta haline getirmek istedim. O küçük noktayı da kalbimin en içine koyup yıllarca saklamak istedim. Seni ilk gördüğüm an anladım hayatımın anlamını. Seni tanıyana kadar ne nefes alıyormuşum ben ne de yaşıyormuşum. Öyle güzel doğdun ki benim hayatıma, karanlık sabahıma güneş olan sendin. Öyle güzel girdin ki hayatıma kalbimi attıran sendin. Tanrı'dan bir hediye istemiştim o gün ve Tanrı bana en güzel hediyesini verdi."
Tony yaşlarla dolmuş gözlerini dünyanın hiçbir şeyine değişmeyeceği maviliklere çevirdi ve en güzel gülümsemesini sarışın sevgilisine hediye olarak verdi.
"Denizleri severdim hep. Mavilikleri bana huzur verirdi. Daha sonra senin maviliklerini gördüm ve anladım ki hiçbir deniz senin gözlerinin verdiği huzuru veremez bana. Çiçek kokusunu severdim önceden. Daha sonra senin kokuna alıştım. Hiçbir çiçeğe değişmeyeceğim o koku..." esmer adam gözlerini kapatıp içine derin bir nefes çekti ve tekrardan sevgilisinin güzel gözlerine baktı.
"Tanrı'dan bir umut istemiştim o gün. Küçük bir umut bile yeterdi. Tanrı ise bana tüm güzelliğini gönderdi. Tanrı bana bir meleğini gönderdi. Tanrı bana seni gönderdi."Sarışın adam dudağını hafifçe nemlendirip yavaşça ayağa kalktı ve sevgilisini de kaldırdı. Esmer adam merak dolu gözlerle izliyordu sevgilisini.
"Sen kalbimde iz bırakan bir adamsın. Öyle güzel bir iz bıraktın ki kalbime, tüm her şey yansa o iz benimle sonsuzluğa gelir. Gözlerinin kahvesi o kadar güzel ki bazenleri o güzelliğe bakıp 'Sen gerçek misin?' diye sorguluyorum. Bir rüya kadar imkansızsın sen. Bir hayal kadar güzel. Bir düş kadar naif. Bir çocuk kadar masum."
Esmer adamın bir hareketi ile büyük odada güzel bir şarkı çalmaya başlamıştı. Sarışın adam gülümseyerek bir eliyle adamın belini tuttu ve iyice kendisine yaklaştırdı.
"Ne aşka inanırdım ne gerçek sevgiye. Daha sonra bana olan bakışlarını gördüm. Aşk dolu mavilikleri. Artık benim için aşk tek bir renk. O da senin maviliklerin. Elimden her şeyimi alabilirler. Evimi, arabalarımı, paramı, şirketimi hatta yapay zekamı bile. Ama benden tek bir şeyi alamazlar. Seni... Dünyaları, gezegenleri verseler senin tek bir saç telini değişmem hiçbir şeyi. Sen benim aldığım ilk nefessin ve sen benim verdiğim son nefes olacaksın."
Bedenlerini müziğin güzel ritmine bırakmışlardı ikisi de. Yavaş yavaş bir sağa bir sola gidiyorlar ama gözlerini bir saniyeliğine bile olsa birbirlerinin gözlerinden çekmiyorlardı.
"Biliyorsun ki bugün bizim üçüncü yılımız..." dedi sarışın adam elini esmer adamın elinden çekerken. Bir iki adım geriye gidip elini ceketinin cebine soktu ve kırmızı bir kutu çıkardı. Esmer adamın anında gözünden yaş damlaları akmaya başlarken bir elini kalbine diğer elini ağzına koydu.
"Tanrım. Steve, hayatım."
Sarışın adam güzel gülümsemesiyle tek dizinin üzerine çöktü ve yüzük kutusunu açıp esmer adamın önüne uzattı.
"Aslından şuan güzel sözler söyleyip seni mest etmem gerekiyordu ama inan bana sevgilim ikimiz de o kadar çok heyecanlıyız ki yüzük kutusunu ters açtığımı ikimiz de fark etmedik."
Tony bakışlarını yüzük kutusuna çevirdiğinde hafif bir kahkaha attı ve gözünden düşen damlaları silmeye başladı.
"Tamam, yüzükleri bana çevirmen gerekiyor Steve."
Sarışın adam kafasını hafifçe sallayıp titrek ellerle yüzük kutusunu sevgilisine çevirdi ve tekrardan kahverenginin en güzel tonu olan gözlere bakmaya başladı.
"Ömrümü seninle paylaşmak istiyorum, yaptığım her işte senin de imzan olsun istiyorum. Hatta inanır mısın bilmem ama senden bir çocuğum olsun istiyorum..."
Tony tekrardan bir kahkaha atıp o da Steve'in önüne çöktü ve sarışının yüzünü ellerinin arasına aldı. Steve, Tony'nin avucuna hızlı bir öpücük bırakıp tekrardan Tony'e bakmaya başladı.
"Seni seviyorum Tony. Seni kalbimle, aklımla, düşüncelerimle ve tüm benliğimle seviyorum. Bu dünyada ve diğer dünyada benim tek eşim olur musun? Benimle evlenir misin?"
Esmer adam hızla başını sallayıp Steve'in parmağına yüzük takmasını izledi. Bir süre parmağındaki yüzüğe baktı. Steve ile kendisinin yüzüğüydü bu. İkisinin yüzüğü.
"Steve..." dedi bakışlarını sevgilisinin güzel yüzünde sabitlerken. "Sen benim bu hayattaki tek şansım, tek gökyüzümsün. Seni seviyorum bebeğim. Seni çok seviyorum ve sana söz veriyorum. Ömrün boyunca başına bela olup, sen nereye gidersen oraya gideceğim. Sen ne yaparsan onu yapacağım."
Steve eliyle sevgilisinin yüzünü tutup kendisine çekti ve dudaklarının arasına çok az mesafe bıraktı.
"İyi ki varsın Tony. Sen benim nefesimsin."
"İyi ki varsın Steve. Sen benim gökyüzümsün."☄☄
ŞİMDİ OKUDUĞUN
oɴe ѕнoтѕ » ѕтoɴy
FanfictionTony Stark ve Steve Rogers'in içinde olduğu 'Stony' shipinin kısa hikâyeleri... 🌹Sonra ansızın aklıma geliyor gülüşün, sebepsizce gülüyorum.🌹 [Bazı Bölümleri MCU İle Bağlantılı, Bazı Bölümleri MCU İle Bağlantısızdır]