Tony Stark ve Steve Rogers'in içinde olduğu 'Stony' shipinin kısa hikâyeleri...
🌹Sonra ansızın aklıma geliyor gülüşün, sebepsizce gülüyorum.🌹
[Bazı Bölümleri MCU İle Bağlantılı, Bazı Bölümleri MCU İle Bağlantısızdır]
Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.
Bölümde smut uyarısı yok. İsteyen atlayabilir...
∆
"Demek bir ajandın ve benim krallığımda 3 aydır kalıyorsun?"
Esmer kralın sesi son derece sakin çıkarken, sarışın adam kendinden emin bir şekilde duruşunu dikleştirip, sessizliğini korumaya devam etti. Tony karşısındaki sarışın adama baştan aşağıya bakıp, alt dudağını hafifçe yaladı.
"Gururlu birine benziyorsun, Steve. Sana ceza olarak zindan hapsi ya da idam vermeyeceğim. Çok daha iyi bir fikrim var."
Steve'in şekilli kaşları anında çatılırken, Tony adamın bileğindeki zincirden tutup, kendisine çekti.
"Söylesene, Steve. Neden bugün benim hayatımı kurtardın?"
Sarışın adamın mavilikleri keskin bir şekilde esmerin yüzünde gezindi, daha sonra dudaklarına ürpertici bir gülümseme yerleştirdi.
"Çünkü, Kralım..." Steve'de bir adım esmer adama yaklaştı. "Bana diriniz lazım, ölünüz değil."
Tony'de aynı derece ürpertici olan bir gülümseme ile bir adım geriye gitti. "Bundan sonra ajanlığın bitti, Steve. Artık sadece bir kölesin. Hem de seks kölesi..." Steve'in bozulan yüz ifadesi, esmere zevk verirken, kapının önündeki adamlarını çağırdı. "Steve'i hazırlayan. Bana karşı gelemeyecek bir vaziyete gelsin."
Steve daha neler olduğunu anlayamadan, burnuna dolan sis ve koku ile yavaş yavaş yere düştü.Tony, yerde baygın yatan adama nefretle bakıp, içine hafif bir nefes çekti. Bir ajan, en nefret ettiği şeydi.
∆
Steve kendisinin halsiz olduğunu hissediyordu. Sanki tüm gücü vücudundan çekilip, alınmış gibiydi. Gözlerini etrafta gezdirdiğinde, Tony'nin odasında olduğunu anladı. Tam bir kral odasıydı. Sarışın en sonunda akıl edebilmiş gibi kendi üstüne baktığında, üstünde hiçbir kıyafetin kalmadığını gördü. Tamamiyle çıplaktı. Bunun yanı sıra ise boynunda, göğsüne kadar gelen bir zincir vardı. Demirin soğukluğunu iki göğsünün ucunda da hissediyordu.
"İhaneti sevmem. Ama en nefret ettiklerim, senin gibi kendini zeki zanneden insanların ihanet etmesi. Kabul ediyorum. Üç aydır fark edilmeden yaşadın ülkemde. İki aydır ise saraydaydın ve kimse bunu fark etmedi. Bugün de hayatımı kurtardın. Tabii, onu düzenleyen kişi sen değilsen."
Steve yataktan doğrulup, ayakta kendisini izleyen adama baktı. Esmer adamın kendisine kin dolu bakışları kalbini ezsede bunu belli etmeden, omuzun silkti.
"Bunu asla bilemeyeceksin. Ne yaparsan yap, sana tek bir bilgi bile vermeyeceğim. Benimle sevişmek mi istiyorsun? Seviş. Öldürmek mi istiyorsun? Öldür. Rezil mi etmek istiyorsun? Et. Ne yaparsan yap, kralım. Sana tek bir şey bile açıklamayacağım."
Tony yavaş adımlarla sarışın adamın yanına gelip, boynundaki zincirden tuttup ve yere düşmesini sağladı. Ayaklarının önünde duran adamın beyaz ve kaslı sırtı, 'Bana bak ve dokun!' diye onu çağırıyordu. Gözlerini biraz daha aşağıya indirdiğinde kalçasının yarısı gözüküyordu ve bu gözüken kısım bile bir şeytanı baştan çıkartabilirdi.
