"Bu adamı siz sorgulayacaksınız, yüzbaşı..." dedi siyahî adam emir verici bir sesle. Daha sonra cümlelerine, dik duruşu ile devam etti. "Adam Hydra ajanı. Ayrıca bir dahi. Bunun yanı sıra da sinir bozucu lafları var. Ama üstesinden gelebileceğine inanıyorum."
Sarışın adam kafasını onaylarca sallayıp, adımlarını sorgu odasına çevirdi. Bu ilk sorgusu değildi ama en zoru kesinlikle bu olacaktı. Söylenenlerin hepsi adamın tehlikeli ve kurnaz olduğu ile alakalıydı.
Gri odaya girdiğinde adamın kahveleri saniyesinde kendisini bulmuştu. Beklediği tipte bir insan değildi. Steve daha çok kilolu, kel, yüzü yaralarla dolu bir insan bekliyordu ama karşısındaki adam son derece karizmatik biriydi.
"Merhaba, Tony. Ben Yüzbaşı Rogers. Uyarılarımı baştan yapacağım. Sorularıma doğru ve düzgün cevap verirsen, işimiz daha kolay biter ve ikimiz de birbirimizden daha kolay kurtuluruz. Ama 'yok ben zorluk seviyorum.' dersen sana bunu seve seve veririm. Karar senin."
Sarışın adam esmerin karşısındaki sandalyeye oturduğunda, Tony'nin dudaklarında tehlikeli bir gülümseme hakimdi. Steve tek kaşını hızla yukarıya kaldırdığında, Tony umursamaz bir şekilde omuzunu silkti ve bileğindeki kelepçlerinin müsaade ettiği kadar duruşunu dikleştirdi.
"Bizim oralarda çok ünlüsünüz Yüzbaşı. Yalnız açık konuşacağım. Seni yaşlı, kilolu, kel, yaralarla dolu biri olarak hayal etmiştim fakat sen manken gibi çıktın. Bu işimi zorlaştıracak."
Steve derin bir nefes verip, önündeki mavi dosyayı açarken "Emin ol, Tony. Farklı şeyler düşünmemişiz." diye mırıldandı. Daha sonra keskin maviliklerini tekrardan Tony'e çevirdi.
"Hydra hakkında bana neler söylebilirsin, Tony?"
Esmer adam birkaç saniye sessiz kalıp, bir şeyler düşünür gibi yaptı. Ama düşündüğü tek şey bu adamı nasıl sinir edebileceğiydi.
"Hydra hakkında sana neler söylebilirim? Bilmem neler söyleyebilirim?"
"Mesela planlardan bahsedebilirsin."
"Düşmanıma neden planlarımızdan bahsedeyim ki?"
"Çünkü elimizdesin. Bana edeceğin her yardımın sana yararı olacak."
"Biz senden nefret ederiz."
"Buna üzüldüm. Aşkım karşılıksız yani?"
Steve'in alay dolu sözlerine Tony sadece gülmekle yetinince sarışın adam dosyaya tekrardan göz atıp, diğer sorusuna geçti.
"Bilim adamısın. Bir silah geliştirmişsin. Daha doğrusu bir zırh..." Steve bakışlarını esmer adama çevirip, iki kaşını havaya kaldırdı. "Bunu neden yaptın, Tony? İnsanları öldürmek daha kolay olsun diye mi?"
"Hayır, sadece canım sıkılıyordu."
"Ve sen de 'masum insanları bir saniyede öldürebileceğim bir silah yapayım' mı dedin?"
"Yani. Bunu demesem de buna benzer şeyler dedim."
"Baban bir Hydra ajanıymış. Yani sen Hydra'nın eline doğup, onların kurallarına göre büyüdün. Bu yüzden de onlara ihanet etmek istemiyorsun."
"Tespit miydi bu sarışın? Bunu çoğu kişi tahmin edebilirdi."
"Bak Tony. Şuan cidden sabrımı koruyorum. Yıllardır Hydra'nın peşindeyim ve Hydra'nın en zeki ajanını yakaladık. Senin yakanı kolay kolay bırakmam. İstediğim bilgileri ya bana güzellikle ya da zorla verirsin ki sana tavsiye. Zor isteme."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
oɴe ѕнoтѕ » ѕтoɴy
FanfictionTony Stark ve Steve Rogers'in içinde olduğu 'Stony' shipinin kısa hikâyeleri... 🌹Sonra ansızın aklıma geliyor gülüşün, sebepsizce gülüyorum.🌹 [Bazı Bölümleri MCU İle Bağlantılı, Bazı Bölümleri MCU İle Bağlantısızdır]