Tony Stark ve Steve Rogers'in içinde olduğu 'Stony' shipinin kısa hikâyeleri...
🌹Sonra ansızın aklıma geliyor gülüşün, sebepsizce gülüyorum.🌹
[Bazı Bölümleri MCU İle Bağlantılı, Bazı Bölümleri MCU İle Bağlantısızdır]
Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.
Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.
Sarışın şerif silahını beline koyduktan sonra barın etrafına bir göz attı ve içeriye girdi. İçeriye girer girmez tüm gözler ona çevrilmişti. Neyse ki sarışın adam artık buna alışmıştı. Adımlarını her zaman oturduğu masaya çevirdiğinde orada birinin oturduğunu gördü. Kaşlarını hafifçe çatıp adamın karşısına oturdu ve adamın gözünü korkutmak için belindeki silahını masaya sertçe koydu. Bunun karşılığında karşısındaki adam da belinden bir silah çıkartıp masaya koydu ve yüzüne bir sırıtış yerleştirdi.
"Yerinizi kaptım galiba Şerif?" "Öyle yaptın Stark. Şimdi kalk." "Bugün burada oturmak istiyorum." "Bende sana neler yapmak istiyorum ama hiçbirini yapamıyorum."
Tony'nin yüzündeki sırıtış iyice büyüdü ve üst dudağını yavaşça yaladı.
"Bana kızgınsın değil mi şerif?" "Kişisel algılama Tony. Kovboy sevmiyorum."
Esmer adam kafasındaki kovboy şapkasını yavaşça çıkarıp tahta masanın üzerine bıraktı.
"Ama beni hiç sevmiyorsun. Nedenini her zaman merak etmişimdir." "Çünkü bencil herifin tekisin, Stark. Nesin sen? Robin Hood mu? Zenginlerden alıp fakirlere vermen seni kahraman yapmaz. Bu kurallara karşı gelmek demektir ve sen elini kolunu sallaya salmaya dışarıda dolaşıyorsun."
Tony yalandan dudaklarını büzüp geriye yaslandı ve bol köpüklü birasından büyük bir yudum aldı.
"Kalbimi kırıyorsunuz şerif." "Kemiklerini mi kırmalıydım?" "Çok sertsin. Sana bir bira ısmarlayacağım." "İstemez."
Steve masadaki silahını alıp beline tekrardan yerleştirdi ve dışarıya çıktı. Sol tarafındaki siyah at kişneyince sarışın adam dudaklarını yukarıya kıvırıp atın ipini çözdü ve bacağına iki kez hafifçe vurdu.
"Hadi oğlum. Git."
At en başta gitmeyecek gibi olsada daha sonra toprak yolda duman bırakarak koşmaya başladı. Steve giden atın arkasından baktıktan sonra boyunundaki şapkasını kafasını geçirip kendi beyaz atına bindi ve gözden kayboldu.
