"Parlak zekâlar" yüzyıllar boyunca antik bilimleri göz ardı etmişler, batıl inanışlar diye küçümseyerek, kendilerini kibirli bir şüphecilik ve yeni teknolojilerler donatmışlardı. Ama bu yeni araçlar onları gerçeklerden daha da uzaklaştırmaktan öteye gitmemişti. Her bir neslin buluşlarının yanlış olduğu, bir sonraki neslin teknolojisiyle ispatlandı. Ve asırlarca böyle devam etmişti. İnsan öğrendikçe, bilmediğini anlamıştı.
Bilgi güçtür ve doğru bilgi insanın, adeta tanrısal mucizeler gerçekleştirmesini sağlar."
"...Antik Gizemler, yani tüm çağların kayıp bilgeliği, uzun bir süre insanoğlunun en kutsal hazinesi olarak kabul edilmiştir ve tüm büyük hazineler gibi özenle korunmuştur. Bu bilginin gerçek gücünü anlayan aydınlanmış bilgeler, onun yol açabileceği sonuçlardan korkmayı öğrenmişlerdi. Bu gizli bilgi ehil olmayanların eline geçtiğinde, yıkıcı sonuçlar doğurabileceğini biliyorlaardı. Daha önce de belirttiğim gibi güçlü araçlar hem iyilik hem de kötülük için kullanılabilirler. Bu yüzden Antik Gizemleri ve bu süreçte rol alanları korumak amacıyla, eski uygulayıcıları gizli kardeşlikler kurdular. Bu kardeşliklerde bilgeliği sadece uygun eğitimi alanlarla paylaşarak, bilgeden bilgeye aktardılar. Pek çokları geriye dönüp baktığımızda...büyücü, sihirbaz ve şifacı hikâyelerinde bu gizemi kullananlara dair ipuçları bulacağımıza inanır."Ünlü Hermetik özdeyiş şunu söylüyordu: Sizler Tanrı olduğunuzu bilmez misiniz? Bu ifade Antik Gizemlerin temel direklerinden biriydi. Yukarıdaki aşağıdakine, aşağıdaki yukarıdakine benzer...İnsan, Tanrı'nın suretinden yaratılmıştır...Tanrılaşma... İnsanın ilahi olduğu -gizli potansiyeli- mesajı sayısız inancın eski metinlerinde tekrar edilirdi. Kitabı Mukaddes bile Zebur 86:2'de sizler ilahsınız, diyordu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
İLLUMİNATİ
Non-FictionSiz sadece bizi , bizim bilmenizi istediğimiz kadarını biliyorsunuz.Fazlasını değil!