49

27 1 0
                                    

Kenneth takım elbisesini son kez kontrol ederek evden çıktı. Neyse ki kısa süre önce olduğu için Ash'in adresini hatırlıyordu Nael'den öğrendiğine göre. Kenneth kapıyı çaldığında içeriden yaklaşan adım seslerini de duymuştu. Son çalışta kapı açıldı.

Karşısına kahve renkli saçları olan (uçları yeşile dönüyordu) çocuk çıkınca yüzündeki tebessüm yerini çatık ifadeye bıraktı. "Nasıl yardımcı olabilirim?"

Kennet boğazını temizledi. "Şey, burası... Ashley'in apartmanı mı?"

"Ow, Ash'i mi arıyorsun? Kendisi burada değil."

"Ne demek istiyorsun? Onu almam gerekiyordu okul balosu-"

"Bekle, sen Kenneth olmalısın!"

Kennet cevaplamak için ağzını açsa da aniden hapşurmaya başlayınca kahve (ve yeşil) renkli saçlı çocuk bir adım geriledi. "Ne oluyoruz be?"

Kennet burnunu sildi. "Üzgünüm dostum. Kedilere alerjim var da."

"Gitmelisin," dedi çocuk.

"Ne? Hayır!" Kennet hapşurdu. "Ash'i almam lazım."

"Dinle dostum, o burada değil. Ayrıca baloya da gitmiyor."

"Ne? Neden ki?"

"Bilmiyorum, senin söylemen lazım." Çocuk omuz silkti. "Seninle gideceği için çok heyecanlıydı ama bir anda kararından vazgeçti."

"Anlamıyorum."

"Salağa yatmayı kes. Kız kardeşimi incitmeye ya da onunla oyun oynamaya kalkma sakın!"

"Kız kardeşin mi?" Kennet kaşlarını çattı. "Ash'in abisi olduğunu bile bilmiyordum."

"Aynen, demek ki onu yeterince iyi tanımıyorsun. Beni iyi dinle, eğer onu incitecek olursan kasıklarına sert bir darbe yersin." Çocuk gözlerini Kenneth'den ayırmadan devam etti, "bu konuda ciddiyim."

Kennet yutkundu. "H-hayır, y-yapmam-"

"Saçmalıklarınla vaktimi boşa harcama, şimdi git." Çocuk kapıyı kapatmaya çalıştı.

"Bekle!" Kennet son anda ayağını kapı arasına sıkıştırarak kapanmasına engel oldu. "En azından nerede olduğunu söyle!"

Çocuk alay edercesine konuştu: "Neden söyleyeyim?"

"Çünkü... Çünkü ben... Ben..."

"Neyse ne," çocuk kapıyı kapatarak Kenneth'i düşünceleriyle yalnız bıraktı.

İç çekerek dalgın ve bozguna uğramış şekilde yavaşça merdivenleri inmeye başladı. Bir şeyler yanlış gidiyordu. Telefonu çıkararak Ash'i arasa da sesli mesaj çıktı.

Kendisine sövmeye başladı, dün ona hiç mesaj atamıştı. Aslında, hayır. Geçen bütün hafta boyunca ona mesaj yollamamıştı.

Tabi ya, onu ektiğimi düşünmüş olmalı. Aptal, aptal, aptal!

Nerede olabilir ki şimdi? Diye düşündü kendi kendine.

Aklına gelen düşünceyle birlikte yüzüne tebessüm yayıldı. Motoru çalıştırarak gaza yüklendi çünkü onu tam olarak nerede bulacağını çok iyi biliyordu.



Kahve&Kediler| Türkçe ✓Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin