"Jungkook, neden hemen beni aramadın? Hemen gelir alırdım seni"
Babam sitem ederek beni kollarının arasına aldığında sessiz kalmış, güzel kokulu boynuna sokulmuştum. Dudaklarım ve burnum boynuna yaslıyken gözlerim kapalıydı ve ben, sadece babama sarıldığımda içimde oluşan huzurla, güven hissiyle birlikte aldığım karardan bir kez daha emin olmuştum.
"Bunu yapmanı istemediğim için aramadım. Son zamanlarda yeterince benim yüzümden aksatıyorsun zaten işini. Hem merak etme, Taehyung da yanımdaydı. İyiydim, hala da iyiyim. Hatta şu an çok daha iyiyim." Dediğimde derin bir nefes alıp verdikten sonra dudaklarını saçlarıma bastırmış ve geri çekilip yanağımı severken konuşmuştu.
"Eşyalarını topladın mı hiç?" Dediğinde başımı onaylar anlamda sallamıştım. "Tamam o zaman. Gidip alalım." Dediğinde yine sesimi çıkartmadan onu onaylamıştım.
Şu anda Taehyungun binasının önündeydik. Babamı mesaisinin bittiğini bildiğim bir saatte aramıştım ve o hemen yanıma gelmişti. Bakışlarım Taehyunga döndüğünde babam onun omzunu sıkmıştı.
"Lafının edilmemesi gerektiğini biliyorum, sizin zaten harika bir ilişkiniz var ama yine de hep onun yanında olduğun için teşekkür ederim Taehyung" demişti babam gülümseyerek ve derin bir nefes verdikten sonra eklemişti. "Bunu bilmelisin ki annesiyle olan durumunu senin sayende daha kolay atlattı ve yine senin sayende yeni düzenini daha kolay benimseyecek"
"Baba, öyle söyleme. Sonra hemen şımarıyor"
Ciddi ortamlarda ve ciddi konuşmalarda Taehyung ne yapacağını bilemezdi. Bu yüzden onu zora sokmamak adına babamın söylediklerini şakaya vurmuştum. Babam gülmekle yetindiği sırada Taehyung gözlerini devirse de gülümsemişti.
"O zaman size yeni düzeninizin ilk gecesi için iyi dileklerimi sunuyorum " demişti ellerini önünde birleştirirken. "Umarım her şey sizin için çok güzel ve çok kolay olur"
Gülümseyerek tatlı tatlı konuştuğunda sevimli sesler çıkararak yanına gitmiş ve kollarımı bedenine sarmıştım. Onun kolları ikimizin arasında kaldığı için bana sarılamasa da çenesini omzuma yerleştirmişti.
"Teşekkür ederim" demiştim sessizce. Onun duyması yeterdi. Ardından ondan ayrılıp tekrar babamın yanına gitmiş, Taehyung binasına girince babamla birlikte arabaya binmiştim.
"Jungkook, beni yanlış anlamanı istemiyorum ama sonradan pişman olup üzülmeni istemediğim için sana tekrar sormak istiyorum" demişti arabayı çalıştırdığı sırada. Bakışlarımı ona çevirmiş ve devam etmesini beklemiştim. "Benimle yaşamak istediğine, daha doğru annenle yaşadığın evden ayrılmak istediğine emin misin?"
"Baba, aslında bu aniden verdiğim bir karar değil. Sana uzun süredir annemle aramızın çok garip, ama kötü bir gariplik bu, olduğundan bahsediyordum zaten ve bileğimin kırıldığı gün bana söylediği şeyler bu kararı verirken içimin bir nebze de olsa rahat olmasına neden oldu. Evet, üzüleceğim ama seninle yaşarken kendimi daha mutlu ve daha iyi hissedeceğim. Bu yüzden endişelenme, kararımı uzun bir süre düşünme fırsatı bulmuştum ben"
"Bileğinin kırıldığı gün ne dedi sana?" Demişti hafifçe kaşları çatılırken. Ona anlatmamıştım, bilmemesi normaldi.
"Büyümemi istediğinden, fazla sorun çıkarttığımdan falan bahsetti." Diye kısa keserek alçısı çıkan kolumu ovuşturduğum sırada kaşları biraz daha çatılmıştı.
"Asıl artık kendisi büyümeli" demişti kısık bir sesle. "Ayrıldığımızdan beri garip garip hallere giriyor. Sanki ayrılmak isteyen taraf değil de ortada kalan ve annesini de babasını da çok seven çocuk oymuş gibi davranıyor. Sanki seçimi o yapmak zorunda kalmış gibi" dediğinde sessiz kalarak yolu izlemeye devam etmiştim.