Taehyung ve Jungkookun balkonda oturduğu şekil: (betimlemeden anlayamazsanız diye koyayım dedim)
(Her bu fotoğrafı gördüğümde ağlayasım geliyor yerim ya offfffff)
__
"Jungkook?"
"Banyodayım baba!"
Küvetin içinde uzanırken köpük kaplı su yüzeyiyle oynuyor, soluduğum bu harika kokunun tenime işlemesi için dua ediyordum.
"Şaşırtıcı, nasıl benden önce kalktın bugün?"
Babam başını araladığı kapıdan uzattığında gülümseyerek omuz silkmiştim.
"Ben de şaşkınım" diye mırıldandığımda dudakları iki yana genişçe kıvrılmıştı.
"Pekala. Benim erken çıkmam gerekiyor, kahvaltı yapmaya vaktim yok. Bugün eve bir kargo gelecek, zaten evdesin o yüzden sen alırsın. Bir de Taehyung yanına geleceğine dair bir mesaj atmış sana, gerçekten tamamen şans eseri gördüm"
"Tamam baba, sorun değil. O gelmeden çıkarım banyodan" dediğimde başını onaylar anlamda sallayıp bana uçan bir öpücük atmıştı.
"Güzelce dinlen ve iyi vakit geçir. Kendine çok dikkat et"
Banyodan çıkmadan önce her gün söylediği şeyleri tekrarladığında gülümseyerek başımı küvete yaslamış, gözlerimi kapatmıştım.
Hoseok hyungun yaşadığı olayın üzerinden bir hafta geçmişti. İlk günlerde gerçekten kendimi fazlaca garip hissettiğim için oldukça sessiz ve her şeye karşı fazla isteksizdim. Genel olarak sadece yatmak istiyordum fakat babam ve Taehyung sağ olsun, her gün benimle moral konuşması yaptıkları için onların sözünü dinlemeye, yani yola devam etmeye karar vermiştim. Devam ediyordum da. Hala eski neşem tam olarak geri gelmemişti fakat gerçekten iyiydim.
Babamın evden çıktığını duyduğumda ben de yavaş hareketlerle küvetten çıkıp oyalanarak duş almış, bornozuma sarıldıktan sonra üstümü giyinmemeye, Taehyungu bu şekilde karşılamaya karar vermiştim. Aslında banyoda da bekleyebilirdim, bu sorun olmazdı fakat bir de benim banyodaki bebekliklerimle ilgilenmesini istememiştim. Zaten bu hafta onu yeterince meşgul etmiştim.
Telefonumu alarak salondaki koltuğa uzandığım sırada attığı mesaja geri cevap olarak sadece onu beklediğime dair birkaç kelime yazmış ve sonrasında telefonu yere bırakıp öylece gelmesini beklemeye başlamıştım. Mesaj yaklaşık yarım saat önce atılmıştı, yani en fazla on dakika içinde burada olurdu.
Tahmin ettiğim gibi yaklaşık beş dakika sonra zil çaldığı zaman ayağa kalkıp kapıyı açmış ve ne olur ne olmaz diye kapının arkasında beklemeye başlamıştım. Birkaç dakika içinde onun bedeni görüş açıma girdiğinde ise güzelce gülümsemiş, kapının arkasından çıkarak kollarımı iki yana kaldırmıştım.