Taehyunga ailenin yanına gidelim dediğimde oldukça ciddiydim ve şu anda da tam olarak ailesinin evinin önündeydik.
Konuşurken fazla rahattım. Gideriz, sevgime onların da inanmasını sağlarız diye düşünürken de rahattım fakat şimdi evlerinin önünde kapıyı açmalarını beklerken oldukça gergin ve heyecanlıydım. Biraz da korkuyordum çünkü beni neyin beklediği konusunda bir fikrim yoktu.
"Jungkook, sakin ol. Sana bir şey yapacak değiller ya?"
Evet, rolleri de değiştirmiştik. Sakinleşmeye rahatlamaya çalışan kişi, otobüsten indiğimiz andan itibaren bendim.
"Gerildim sadece bir an" diye mırıldandığımda tuttuğu elimin üzerini okşamıştı parmak uçlarıyla. O sırada Taehyungun annesinin sesini duyunca refleks olarak ellerimizi ayırmıştım. Sadece saniyeler sonra da kapı açıldığında Yujin teyze oldukça şaşırmıştı.
"Taehyung?" Demişti şaşkınca. Ardından gözleri beni bulmuştu. "Ne güzel bir sürpriz bu?" Diyerek gülümsedikten sonra Taehyunga sarıldığında çok uzatmadan ayrılmış, sonrasında bedenini bana çevirerek kollarını aralamıştı. Çekinsem de ona sarıldığımda yine fazla uzun tutmadan geri çekilmişti. Fakat geri çekilse bile bir eli belimde kaldığında gözlerim istemsizce Taehyungu bulmuş ve hafifçe büyümüştü.
Sanki ilk defa annesiyle tanışıyormuş gibi hareket etmem komikti. Oysa yıllarca onlara gidip gelmiş, defalarca kalmıştım.
"Hadi geçin içeri" diyerek bizi yönlendirdiğinde sessizce ayakkabılarımı çıkartmış ve Taehyungu takip ederek içeri girmiştim. Salona vardığımızda Joonseo amcanın her zamanki gibi tekli sallanan koltuğunda gazete okuduğunu görmek açıkçası beni biraz rahatlamıştı çünkü geçmişi tekrardan yaşıyormuşum gibi hissetmiştim.
"Taehyung? Jungkook? Hoşgeldiniz"
Taehyungun babası olduğu her halinden belli olan Joonseo amca yerinden kalkarak yanımıza doğru geldiğinde yüzündeki sıcak gülümseme rahatlamama yardımcı oluyordu.
"Hoşbulduk baba. Küçük bir sürpriz yapmak istedik" diyerek babasına sarıldığında Joonseo amca oğlunun saçlarını ve sırtını okşamıştı. Taehyung gülümseyerek geri çekildiğinde bu sefer bakışları bana dönmüştü ve o anda beni süzüşü biraz gerilmeme neden olmuştu.
"Hoşgeldin minik tavşan"
Eskiden beri bana taktığı lakap buydu çünkü ben her onlara geldiğimde havuç yerdim ve tavşan gibi davranır, hoplar zıplardım. Yine kullanması az önceki süzmenin getirdiği gerilme hissini götürdüğünde istemsizce dişlerimi göstererek gülmüş ve aralık bıraktığı kollarının arasına girip kısaca sarılmıştım.
"Hoşbuldum Joonseo amca" diye mırıldanarak geri çekildiğimde bakışları ikimizin arasında gidip gelmişti bir süre.
"Nereden esti bilmiyorum ama iyi ki geldiniz. Güzel oldu bu sürpriz" dediğinde Taehyung gülümseyerek bakışlarını bana çevirmişti.
"Doğruyu söylemek gerekirse Jungkookun fikriydi" dediğinde hemen utanmaya başlamıştım. Ellerimi istemsizce önümde birleştirdiğim sırada Yujin teyzenin de yanımıza geldiğini görebiliyordum.
"Desene Jungkook olmasa oğlumuz yılda bir kez göreceğiz?" Diyerek güldüğünde Taehyung da kıkırdıyordu. Hep birlikte koltuklara yerleştiğimizde yanımda Yujin teyzenin oturuyor olması beni geriyordu.
Ah, buraya gelirken asla bu kadar gerileceğimi tahmin bile etmemiştim.
"Aç mısınız?"
Yujin teyze sorduğunda Taehyung cevaplamak yerine bana bakınca mecburen ben konuşmuştum.