"Ne demek bana ne?"
Gözlerim şaşkınlıkla büyürken Taehyung omuzlarını silkmekle yetinmişti. Bu hareketi daha da şaşırmama neden olmuştu.
"Taehyung, bunu alışkanlık haline getirmemeni en başından da söylemiştim sana"
"Her dakika öpmüyorum zaten, alışkanlık falan olmadı" O kadar rahat konuşuyordu ki gerçekten ağzımı kapatamıyordum. "Ayrıca dudağının hemen altını öpüyorum, vücuduna istediğim gibi dokunuyorum ama bir şey demiyorsun veya seni rahatsız etmiyor da iki kez öpmem mi rahatsız ediyor? Dudakların da bedenine ait herhangi bir yer sonuçta?"
Bedenime ait bambaşka yerler de var, demek istemiştim ama beni göt etmesinden korktuğum için kaşlarımı çatarak konuşmuştum.
"Senin için farklı olabilir ama benim için öpücükler özeldir" dediğimde bakışları etrafta dolanmayı bırakıp tek bir noktaya odaklandığında devam etmiştim. "Sen her zaman benden daha rahattın bu konularda ama bu sefer durdurmamazlık yapmayacağım" demiştim. Bakışları bana döndüğünde ciddi olduğumu fark ederek biraz da olsa ciddileşmişti.
"Vücuduma dokunman beni etkilemiyor çünkü dokunurken aklından geçen şeyin sadece beni köşeye sıkıştırmak, sinirlendirmek ve benimle eğlenmek olduğunu biliyorum" dediğimde dudakları hafifçe kıvrılmış, başı küçük bir açıyla yana düşmüştü. "Ama beni daha fazla öpmeni istemiyorum. Ne sakinleşmem için ne beni susturmak için ne de canın istediği için beni öpemezsin. Bu konuda anlaşalım önce"
Taehyung sözlerime karşı gözlerini devirip omuz silktiğinde bunu kabul ettiğine yormuştum.
"Unutma bak. Öpücükler benim için önemli ve özeller."
"Tamam Jungkook. Anladım. Öpmeyeceğim bir daha" demiş ve hemen sonrasında eklemişti. "Ama şunu da söylemeden geçemeyeceğim. Az önce iki kez öptüm dedim ama ilk sen beni öptün. Bu da bir gerçek" diyerek kollarını birbirine bağladığında daralan ciğerlerimi rahatlatmak için derin bir nefes alıp vermiştim. Ardından gözlerimi büyütmüş ve kendimi savunma pozisyonuma geçmiştim. Yani sesimi inceltmiştim.
"Beni kışkırttığını sen de kabul etmiştin-"
"O an kafan çok yoğun olduğu için bir de bunu düşünerek kötü hissetmeni istemediğim için söyledim. Yoksa ben her zaman yaptığım şeyi yapıyordum o an. Ekstra hiçbir şey yapmamıştım" Rahat oluşu gerçekten garibime ve sinirime gidiyordu. "Yanlış anlama" demişti yüz ifademin değiştiğini görünce. "Benim için sorun değil. İstersen beni yine öpebilirsin. Dediğin gibi senden daha genişim bu konuda. Takılmam bu tür şeylere. Sadece beni suçlu çıkarmaya çalışma diye bunu söyledim"
"Durumu gittikçe garipleştiriyorsun" dediğimde dudaklarındaki gülümseme büyümüştü.
"Bence şu an bunları konuşmak isteyerek olayları garipleştiren sensin. Bir öncekini nasıl unuttuysak bunu da aynı şekilde unutacaktık"
"Sorun da bu zaten" demiştim şaşkınca. Bugün beni ciddi anlamda şaşırıyordu. Bipolarmış gibi aşırı dengesiz duygular yaşayıp yaşattırıyor, beni öpüp sonra hiçbir şey olmamış gibi eve dönmemi istiyordu. Şimdi de gelip 'ne olacak ki? Öpüşelim gitsin' diyordu. "Unutacak ve ardından tekrar öpüşecektik. Sence bu normal mi? Her arkadaşınla öpüşüyor musun sen?"
"İstersem öpüşürüm" diyerek omuz silktiğinde gözlerimi olabilecekmiş gibi daha da büyüttüğümde garip hareketler yaparak esnerken konuşmuştu. "Neyse, tamam. Uzatmaya gerek yok. Anlaştık, bir daha öpüşmek yok"
Bir şey söylemeden kucağımdaki yastığa sarılarak bakışlarımı ondan çektiğimde hızla atan kalbim yüzünden kaşlarım çatıktı. Onunla bu tür şeyleri konuşurken utanıp deli gibi heyecanlanmaktan nefret ediyordum. Ayrıca vücudumun bu kadar iradesiz oluşu da beni delirtiyordu çünkü sadece beni öpmesiyle bile tüylerim diken diken oluyor, bedenime bir titreşim veriliyordu ve çok yükseliyordum. Gerçekten çok yükseliyordum ve eğer beni öpmeye devam etse, devam ederken de belimi kavrayıp kendisine çekse benim işim biterdi. Oracıkta ya bayılırdım ya da bir taraflarım uyanırdı.