Haklı olmak güzel bir histi.
Haklı olduğum konu iyi veya kötü bir sonuç getirse de fark etmiyordu benim için. Çünkü en başından uyarımı yapmış oluyordum ve bu yüzden de kendi açımdan vicdani bir dürtü veya bir pişmanlık hissetmiyordum. Kafam rahat oluyordu yani.
Şu an yanımızda olan Ellie'nin Taehyunga ilk fırsatta yanaşacağı konusunda her ne kadar can sıkıcı olsa da haklı olan taraf bendim. Yemekhaneye kol kola girmiştik, Taehyung bana güzel güzel gülümsüyor, eskisinden daha az takıyordu insanları ve ben bu durumdan memnundum. Gülümsemem sahiciydi ve her ne kadar bir önceki gece ona kızmış olsam da mutluydum.
Yani en azından Ellie yanımıza gelene kadar mutluydum.
Biz bir masaya karşılıklı oturup sohbet ederken yemeklerimizi yediğimiz sırada Taehyungun yanındaki sandalye birden çekilmişti. Bakışlarımız gürültünün sahibine çevrildiğinde Ellie olduğunu görünce burnumdan gülercesine bir ses çıkmasına engel olamamıştım ama gerçekten sorun çıkartmamak adına önüme dönmüş, tek kelime etmeden yemeğimi yemeye devam etmiştim.
"Merhaba Taehyung, buraya oturabilir miyim?"
Yemek tepsini masaya, eşyalarını da yan taraftaki sandalyeye koyduktan sonra bu soruyu sormanın bir anlamı yok gerizekalı diyesim gelmişti ama yine sessiz kalarak sadece Taehyunga bakmaya başlamıştım.
"Elbette" diye mırıldanarak hafifçe omuz silktiğinde üzerinde küçük bir gerginlik olduğunu anlamam zor olmamıştı. Bana kaçamak bakışlar atıyordu, yüz ifadesi bir garipti.
"Özel bir şeyler konuşuyorsanız gidebilirim gerçekten?"
"Hayır canım, özel bir şey konuşmuyorduk. Özel konuşmalarımızı genelde yataktayken yapıyoruz."
Sessiz kalmak da bir tercih olabilirdi fakat hazır yeri gelmişken lafı yapıştırmak istemiştim. Hafif bir gülümsemeyle birlikte konuşup kıkırdadığımda net bir şekilde bozulmuştu. Taehyungsa gülmeye bile çalışmıyor, böyle bir konuyu açtığım için rahatsız bir şekilde bakıyordu yüzüme ama umrumda değildi. Neden kendimi tutmaya çalışacaktım ki?
"Yanlış anlama, yatak derken yani sadece ikimizin olduğu bir yerde, rahatça konuşabileceğimiz, bölünmeyeceğimiz bir ortamdan bahsetmek istedim." Diyerek gülümsediğimde o da zorlukla gülmüş ve anladığını belirten mırıltılar çıkarttıktan sonra sandalyeye yerleşmişti.
"Bir süredir doğru düzgün görüşemiyoruz" demişti Taehyunga dönerken. "Birlikte vakit geçirmeyi özledim" diye ekleyerek sevimli bir şekilde gülümsediğinde Taehyung küçük bir gülümsemeyle karşılık vermişti.
"Evet, bu aralar aksatıyorum okulu biraz" dediğinde onun da özlediğine dair bir şeyler söylememiş oluşu Ellie'yi bozarken beni biraz da olsa keyiflendirmişti. Komik görünüyordu ve ben gülmemek için kendimi zor tutuyordum.
"Fark ettim, oyuna ne zaman girsem online oluyorsun" diyerek kıkırdadığında kızı içten içe tebrik etmeden duramamıştım. Çabası takdir edilmeliydi. Yani aramıza girmeye çalışma, Taehyungu senden çok tanıyorum ayaklarına yatma çabası.
"Son zamanlarda Jungkookla birlikte oynuyorum, öğrenmek istediğini söyledi. O yüzden genelde online oluyorum"
Yalandı. Böyle bir şey gerçekleşmemişti. Öğrenmek falan istememiştim, birlikte oynamamıştık. Neden yalan söylemişti?
"Öyle mi? Güzelmiş"
Mırıldanarak önüne bakmaya başladığında bakışlarımı Taehyungun yüzünde sorgularcasına gezdirmeye başlamıştım, amacını anlayamamıştım ama elbette bozuntuya vermeyecektim.