Hastane kanadından çıktığı zaman direkt olarak Dumbledore'un odasına yönelmişlerdi. Natalie binasını elbette merak ediyordu, bir yanı Gryffindor olup Altın Üçlü'nün yanında olmak isterken, bir yanı onca kötü söze rağmen Slytherin diyordu. Ama Slytherin olamayacağını biliyordu, çünkü kendisi bir Muggle Doğumluydu, daha doğrusu bir Bulanık'tı.
Son merdiven basamağına geldiğiklerinde Natalie bir kez daha tökezlerken Harry onun elinden tutup düşmesinin büyük bir çoğunluğunu engelledi. Natalie, ne kadar çok düştüğüne ardı ardına lanet ederken, "Bu aralar yürümeyi de unuttum sanırım." diye mırıldandı.
Harry ise sadece güldü, içinden geçirdikleri... kendine kalsın.
Dumbledore'un odasının önünde ki taş heykeli geçtiler, merdivenden çıkıp kapıyı çaldılar. İçeriden gelen izinle birlikte dört öğrenci içeri girdi. Natalie her adımında heyecanı damarlarında hissediyordu, sert yabancı bir madde gibi. Birazdan bütün heyecanın bitecek... dedi kendi kendine.
"Hoşgeldiniz çocuklar." diye güler yüzle karşıladı onları Profesör Dumbledore. "Demek artık iyisiniz, Miss. Flores."
"E-evet." dedi heyendan dili dolanırken.
"İlk görevin için heyecanlı mısın, Flores?" diye sordu Soğuk ses.
"H-hazırım, Lord'um" dedi kız heyecandan kekeleyerek.
Bir kez daha beyninde yanıklanan seslere karşı şaşkınlığını gizledi. Bir şeyler mi hatırlıyordu ki? Ama... Natalie çoktan duyduğu sesleri ve konuşmaları unutmuştu. Sinirden, tırnaklarını acımadan avcuna geçirirken, Zihinde bir hasar olduğundan emin oluyordu yavaşça.
Seçmeyi şimdi yapmak istersin sanıyorum?" dedi Dumbledore, Natalie'nin ellerine bakarak.
"Hı hı." başıyla onayladı Natalie. Profesör Dumbledore, bir dolabın üstünden seçmen şapkayı aldıktan sonra kıza döndü, bir baba edasıyla gülümseyerek şapkayı başına yerleştirdi. Dumbledore, Natalie ile ilgili garip bir hisse kapılmıştı, sanki Natalie Flores'ın unutturulan anıları onun için bir anlamı olabilirmiş gibi, kızın birden Hogwarts bahçesinde belirmesi önemsenmeyen bir şey olmaması gerekiyormuş gibi...
"Hmm..." dedi şapka. Herkes pür dikkat şapkayı dinliyordu, Ron hariç herkes. (Y/N:Tavuk)
"Bir Hufflepuff kadar adaletli görünmüyorsun, bir Ravenclaw kadar zeki olabilirsin ama hayır, hırslısın, bir Slytherin'in sahip olabileceği en büyük hırsa sahipsin... bunu iyi yerlerde kullanmanı önerirdim ama çok geç sanırım... Cesaretin var, cesaretlilerin en cesaretlisi olmak için hırslanıyorsun. O kadar çok Slytherin duygusu taşıyorsun ki..."Son cümleyi Natalie'nin bile zor duyduğu bir sessizlikte söylemişti. "İşte şimdi Gryffindor ve Slytherin arasında kalabilirdim ama çok açık, Slytherin Muggle doğumluları kabul etmiyor... GRYFFİNDOR!"
Harry, Ron ve Hermione'nin yüzünde oluşan gülümsemeler yavaş yavaş Natalie'ye de bulaşırken, Dumbledore şapkayı Natalie'nin başından alıp eski yerine geri koydu.
"Tebrik ederim..." dedi tekrar Natalie'ye dönüp gülümseyerek.
*
Gryffindor masası, özellikle Weasley çocukları, Natalie'yi çoktan benimsemişlerdi. Natalie arada sırada kendisine sorulan soruları cevaplıyordu ama aklını karıştıran şey hâlâ Seçmen şapka'nın söylediklerindeydi.
Slytherin'e layık bir Muggle Doğumlu... Evet, Natalie kendini Gryffindor'a ait hissetmiyordu. Her hücresi, onun bir Slytherin olması gerektiğini haykırıyordu resmen.Daldığı düşüncelerden, Hermione'nin cebinden çıkardığı bir kağıdı kendisine vermesi ile ayrıldı.
"Unutma, Profesör Dumbledore başaracağına emin olduğu için üçüncü sınıftan başlamana izin verdi. Bu yüzden seni çalışmaya zorlamak durumundayım. Bir Muggle doğumlu ve kendini birden Hogwarts bahçesinde bulan biri olarak gerçekten çok çalışmalısın."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
тüℓüи Öтєѕι/ нαяяу ρσттєя fαиfι¢тισи
Fanfic"Kendimi affedemem, Lord'um..." Acı dolu sesine rağmen yüzünü buruşturmuyor, gözleri dolmuyordu bile. "İhaneti kabul etmezsiniz ve ben ihanet ettim." Hata yapmıştı. Geçmişini hatırlamadığı için yaptığı hatalar mıydı onu aydınlığa sürükleyen, yoksa 2...