/9/ Yakmayan Ateş

293 41 72
                                        

Gryffindor-Hufflepuff Quidditch maçı bir sonraki gündü. Slytherin'lerin arayıcısı olan Malfoy'un kolunun yarılmış olmasını keyifle izlediğine lanet ediyordu Natalie. Şu durumda Slytherin maçtan çekilip Gryffindor'un önüne geçebilme şansına sahip oldu.

Profesör Lupin'in dersi olması gerekirken sınıfa giren Snape herkesi şaşırtmıştı.

Öğretmen masasına giderek yerleşti ve sınıfa baktı. "Bugün dersinize ben gireceğim. Fakat Profesör Lupin şimdiye kadar işlediğiniz-"

"Profesör Lupin nerede?" diye sordu Natalie. Snape kıza döndü, gözlerinin içine baktı. "Sözümü-kesme."

Sınıfın kapısı açılır ve içeri nefes nefese kalmış bir Harry Potter girerken, Snape'in gözleri onu bulmuştu bu sefer.

"Bu ders on dakika önce başladı, Potter. Bu yüzden, Gryffindor'dan on puan indiriyorum. Otur."

Ama Harry yerinden kıpırdamamıştı.

"Profesör Lupin nerede?" dedi.

"Bugün kendini ders veremeyecek kadar halsiz hissediyormuş," dedi Snape çarpık bir gülümsemeyle. "Yanılmıyorsam sana oturmanı söylemiştim, değil mi?"

Ama Harry olduğu yerde kaldı. "Nesi var?" Natalie ellerini yüzüne kapattı.

Snape, "Hayati bir tehlike yok," dedi. "Ve bir kez daha yerine oturmanı söylemek zorunda kalırsam, elli puan olacak."

Harry ağır ağır, tek boş yer olan(!) Natalie'nin yanına oturdu. Snape sınıfa göz gezdirdi.

"Flores ve Potter lafımı kesmeden önce dediğim gibi, Profesör Lupin şimdiye kadar işlediğiniz konuların listesini bırakmadı-"

"İzninizle, efendim, Böcürtleri, Kırmızı Kafa'ları, Kappa'ları ve Garkenezleri gördük," dedi Hermione çabucak. "Sırada da-"

"Sus," dedi Snape soğuk bir sesle. "Bilgi istemedim, sadece Profesör Lupin'in organizasyon eksikliğinden söz ediyordum."

"Şimdiye kadar ki en iyi Karanlık Sanatlara Karşı Savunma öğretmenimiz o,"dedi Dean Thomas cesurca. -Natalie hariç- Sınıfın geri kalanından onaylayan mırıltılar yükseldi. Snape her zamankinden daha tehditkar görünüyordu.

"Çok kolay tatmin oluyorsunuz. Lupin sizi pek zorlamıyor- Kırmızı Kafa'lar ve Garkenez'lerle Miss Flores bile başa çıktı. Bugünkü konumuz-"

Sıkı sıkı gözlerini kapattı, Natalie. Bunu söylemeseydin, diye geçirdi içinden.

"Kurtadamlar," dedi Snape.

"Ama, efendim," dedi Hermione kendini tutamıyormuşcasına. "daha kurtadamlara geçmememiz gerekiyor, sırada hinzıpır'lar vardı-"

"Miss Granger," dedi Snape buz gibi bir sükûnetle. "Bu dersi benim verdiğimi sanıyordum, sizin değil. Ve hepinize üç yüz doksan dördüncü sayfayı açmanızı söylüyorum." Yeniden etrafına baktı, "Hepinize! Hemen!"

Nefret dolu ve ateş saçan yan yan bakışlar ve kızgın mırıldanmalarla kitaplarını açtılar.

"Hanginiz bana bir kurtadamla gerçek bir kurdun nasıl ayırt edileceğini söyleyebilir?"

Herkes hareket etmeden, sessizce durdu; yani hemen elini kaldıran Hermione dışındaki herkes.

"Kimse yok mu?" dedi Snape, Hermione'yi görmezden gelerek. Çarpık gülümsemesi yüzüne geri gelmişti. "Yani Profesör Lupin'in size temel farkları öğretmediğini mi-"

"Size söyledik, " dedi Natalie birden. "Daha kurtadamlara gelmedik, biz henüz-"

"Sus!" diye hırladı Snape. Natalie'nin içinde saldırma arzusu uyandırıyordu. "Bak sen bir kurtadamı tanıyamayacak bir üçüncü sınıf öğrencisi göreceğimi hiç tahmin etmezdim. Unutmayayım da Profesör Dumbledore'a ne kadar geride olduğunuzu hatırlatayım..."

"Ben farkları biliyorum-" dedi Natalie.

"Fakat söz hakkı vermedim." Snape arkasını dönüp masasına yürüyordu.

Natalie'nin, "Bize bir soru sordunuz, bende cevabını biliyorum!" demesiyle olduğu yerde kaldı. "Madem cevap istemiyorsunuz, niye soruyorsunuz?"

Herkes gibi kendisi de pekâlâ farkındaydı ileri gittiğinin, ama umrumda değildi. Snape ağır ağır Natalie'nin üstüne doğru yürüdü ve bütün sınıf nefesini tuttu.

"Cezaya kalıyorsun, Flores," dedi Snape ipeksi sesiyle. Yüzünü Natalie'nin yüzünün dibine sokmuştu. "Bir daha da ders verme biçimimi eleştirdiğini görürsem, gerçekten çok pişman olursun."

En azından Natalie'nin biraz olsun titremesini ya da ürkmüş olduğunu görmek istiyordu. Fakat Natalie, meydan okuyan grileriyle bakıyordu, o ana kadar. Snape, gri göze bir damla gibi düşmüş olan alev kırmızısını görür görmez istemsizce geri çekildi.

Dersin geri kalanı Snape'in bir şeyleri eleştirmesiyle geçmişti.

Kurtadamlarla ilgili büyük bir ödevden hemen sonra, "Flores, sen burada kal, cezası ayarlamamız gerekiyor."

Harry, Ron ve Hermione diğer öğrencilerle birlikte dışarı çıktılar.

"Sen Flores," dedi Snape. "Bir gün boyunca Filch'in işlerine yardım edeceksin, yarın."

"Ama benim çalışmam gereken sınavlarım-"

"Onu ukalalık yapmadan önce düşünebilirdiniz!"

Sonrasında ise aceleyle dışarı çıktı.

Natalie, bastırmaya uğraştığı öfkesini, ellerini önünde ki sıraya vurarak dizginledi. Gözlerini kapatmış, başını öne eğmişti. Ellerinde gücü hissediyordu o an, güç onun gibiydi. Çatırdama sesleriyle birlikte açtı gözlerini.

Gördüğü şeyle geriye atılırken, ellerini inceledi.

Sıranın üstü alev alev yanıyordu, ve Natalie'nin eli alevlerin arasındaydı. Sorun vardı ki, elleri sapasağlam olmakla birlikte ateşi bile hissetmemişti.

Hızla yerinden kalkarken "Aquamenti!" diye mırıldandı asasını ateşe doğrulturken, söndürmeyi başardıktan sonra kısa bir aklapakla ile sınıfı terk etti.

*

Hızla şifreyi mırıldandı Snape, taş heykeli geçerek Dumbledore'un odasına vardı. Direkt içeri daldığında odadaki kızı gördü.

"Kehanetten kimseye bahsetmemelisiniz, Miss Collin." diye sertçe uyardı kızı.

Paige Collin, Snape'i fark etmeden devam etti.

"Öyle biri değilim ben. Fakat artık eminim, onun ateşe ve ısıya karşı dayanıklılığı var. Kehanet doğru, Ateşle çevrelenerek lanetlenmiş ilk ve tek Cadı. O gerçekten de Cehennem Kızı... Tek sorun, kehanetin yapılma zamanı. Doğumunda yapılmış ama tarihi 33 yıl öncesini gösteriyor, 13 yıl öncesini değil."

"Onun nedenini biliyorum," diye mırıldandı Dumbledore, Snape'e bakarak. "Hoşgeldin, Severus."

"Kızın Cehennem Kızı olduğunu biliyorum, kontrol edemiyor." diye direkt konuya girdi. "Okul içinde tehlike yaratıyor, bir öğrenciyi kolayca yakabilir, istemeden de olsa..."

"Bu çok olağan bir ihtimal, Severus. Fakat kızın anılarına ulaştım, geçmişi pek temiz değil, hatta... hiç temiz değil."

Konuşuyorlardı, fakat kimse odaya gizlice sızmış fareyi fark etmiyordu.

----
Gecenin bir vakti uyumadan vazgeçip size bölüm yazmaya karar verdim, canlar. Fakat sabah atacağım çünkü bildirimler kayboluyor falan hazır telefon sabah elinizde oluyor. (Sabah dediğim öğlen bir-iki)

Anlamadığınız kısımlar→→

Tşk.

Sıradan kapanış↓

Hepiniz ben tarafından öpüldünüz
♡♡♡♡♡

тüℓüи Öтєѕι/ нαяяу ρσттєя fαиfι¢тισиHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin