Televizyonu kapattıktan sonra sandalye ile kendi etrafımda dönmeye başladım. Aklıma hiç bir şey gelmiyordu, anma törenine gitmek aklıma gelmedi değil. Yaz tatilini kötü yanı budur, bütün okul dönemi boyunca yaz tatilini beklersin. Ne olur, tatil başlar ve sıkıntıdan patlarsın. Nedense bu döngü her sene yaşanıyordu. Ama hiç bir zaman hiç bir öğrenci akıllanmayı düşünmüyordu.
Bilgisayarın başından kalkıp üstümü değiştirdim. Kıyafetlerimi değiştirdikten sonra hemen dışarı çıkmak istedim. Evde durmak insanın canını çok sıkıyordu. Dışarı çıkmak, temiz hava almak demekti ve temiz hava herkese iyi gelirdi. Dışarı çıkınca hemen Game Stop'a gittim. Game Stop, oyun ve oyun konsolu satan kocaman gibi bir mağazaydı.
Buralarda da oldukça bilinirdi. Evden Game Stop'a yürürken bana aniden bir şey oldu, ne olduğunu anlayamadığım bir şey.
Yolun kenarındaki kaldırımda giderken, bir anda dengemi kaybettim ve yere düştüm. Tamamen yere düşmemek için elimi yere koyarak kendimi tuttum. Başım ağrıdı çok kuvvetli bir şekilde. Bazı görüntüler gözümün önünde canlandı.
Bir çok farklı yerden çığlıklar geliyordu, "Peter!" Spider Man kostümlü biri yere düşüyordu. Çevresine onca kahraman toplanıyordu. Bazıları bağırıyordu, bazıları hemen kafasının yanındakinin omzuna koyuyordu.
Bu kısa görüntü geçip gitti, onun gitmesi ile beraber baş ağrım da gitti. Ne olduğunu anlamamış olsam da, pek umursamadım. Çok oyun oynamanın ve güneşin etkisidir deyip geçiştirdim. Kısa süreli bir aksilik sonucu Game Stop'a biraz geç vardım, vardıktan sonra içeri girdim. İçeri girer girmez hemen yeni çıkanlar reyonuna saldırdım, ama hiç yeni oyun gelmemişti. Ertesi günü geleceğini düşündüm ve genel olarak mağazayı gezdim.
Ama sürekli buraya geldiğim için, yeni bir şey gelmedikten sonra burada gezmenin anlamı yoktu. Tasarım olarak aynı büyük bir marketi andıran bir oyun mağazasıydı, raflar boyunca oyun kutuları ve değişik ürünler satılıyordu. Aksesuar ve figür gibi değişik ürünler. Ama ben bunları hep görmüştüm, o yüzden öylesine turladım.
Yeterince gezdiğimi düşündükten sonra Game Stop'dan çıktım ve hemen telefonumu aldım elime. Jimmy'i aramak istedim, onu aradım ama açmadı, meşgul olmalıydı. Bende Jimmy'ye mesaj attı "Size gelebilir miyim? Canım çok sıkıldı." Bir kaç dakika sonrada Jimmy "Tabi gelebilirsin ama Spider Man yüzünden canın sıkılmasın, sonuçta onu sevmediğini biliyoruz." Bende buna karşılık olarak hemen yazdım, "Niye canım sıkılsın ki , sizin zevkinize karışacak değilim." Bir kaç dakika mesaj gelmesi için bekledim ama cevap er ya da geç geldi, "Tamam o zaman, madem sorun olmayacaksa gelebilirsin."
Yapacak bir şey bulamadığım için Jimmy'nin evine doğru yürüyordum. Her ne kadar bütün gün boyunca gündemleri Spider Man olacağını bilsem de, ne olursa olsun bütün gün boş duvara bakmaktan iyidir mantığı ile Jimmy'nin kapısına kadar gelmiştim. Kapıyı tıkladım, Jimmy'nin annesi kapıyı açtı. Bende içeriye oldukça hoş bir güler yüzle girerken, "Merhabalar"." Hemen Jimmy'nin annesine onun yerini sordum, o da bana bodrum katı gösterdi. Yavaşça bodrum kata doğru yürüdüm ve bodrumun kapısını açıp merdivenlerden aşağıya indim.
Jimmy'nin evi bizimkinin aksine müstakil ve iki kat ve bir bodrumdan oluşuyordu, bahçesini de ihmal etmemek lazımdı. Bodrum katına inen merdivendeki Spide Man posterleri ile cebelleştikten sonra sonunda bodrum kapısına vardım. Kapıya resmen kafa attıktan sonra Nick kapıyı açtı. Benim Spider Man fanboy'u olan dört arkadaşım vardı bunlar Nick, Jimmy, Nathan ve Tom'du. İçeri girer girmez gördüm ki, hepsi Playstation 3'de Marvel vs Capcom 3 oynuyordu. İçeri girer girmez herkese selam verdim"Selamlar."
Bütün ekip beni selamladıktan sonra oyunlarını oynamaya devam ettiler, Tom ile ben ise Jimmy'nin çizgi romanlarını inceliyorduk. Jimmy her ne kadar Spider Man fanboy'u olsa da, aslında Marvel'ın neredeyse bütün karakterlerinin çizgi romanlarını takip ederdi ve detaylı bir arşiv toplardı.Önümdeki çizgi roman yığınına bakarken, Tom nedensizce benim neden onların sevdikleri şeylere merak etmiyor oluşumu sordu "Spiderman'i niye sevmediğini anlayamıyorum, o hepimizin kahramanı."
Ben de bu lafı duyar duymaz Tom'a sert bir bakış attım, "Boş ver sevmiyorum işte, ayrıcana dünyadaki tek kahraman o değil bir çok kahraman var. Hatta saçma sapan kahramanlar bile var. "
Bu sert lafların üstüne Tom suratını astı ve bana bakmadan çizgi romanlara bakarken "Peki ya biri sana gelip, 'sana Spider Man olma şansı tanıyorum kabul eder misin?' diye sorarsa, kabul eder miydin?" Sorduğu soru ilginçti. Bunu düşünmem gerekiyordu.
Bir iki dakika düşündükten sonra bu soruya cevap verdim, "Niye kabul edeyim, insanların içinde sallana sallana gezebileceğimi düşünemiyorum. Yani bunu kabul etmezdim ama muhtemelen sen kabul ederdin değil mi?" Tom'un bu soruya vereceği cevabı çok rahat biliyordum.
Yaklaşık dört veya beş saat sonra hepimiz evlerimize dağıldık, gayet eğlenceli bir gündü. Düşündüğüm kadar kötü geçmemişti aslında. Eğlenmiştim ve bu iyiydi. Çünkü ben bütün günümün sıkıcı geçeceğini düşünüyordum. Ama Jimmy'nin evinden çıkıp kendi evimin yolunu tuttuğum zaman, çok da sıkıldığımı düşünmüyordum. Hatta bir kaç defa daha gelmeyi de istemedim değil.
Hava da hafiften kararıyordu. Bende evime doğru yavaş adımlarla yürüyordum. Evime gitmek için normalde buradan otobüse binmem lazımdı ama o gün yürümeyi tercih ettim. Dümdüz yürürken yan tarafımdaki iki evin arasından bir ses geldi. Önce aldırmadım ama içgüdülerim oraya gidip bakmamı söyledi. Bu içgüdülerin ne zamandan beri bende olduğunu bilmiyordum ama gidesim geldi. Kedilerin çıkaracağı bir sese benzemiyordu çünkü.
Bende oraya gittim ama oldukça temkinli bir şekilde yaklaştım. Hiç bir şey göremedim, biraz daha etrafıma bakınırken, arkamdan bir ses geldi. Ne oldu diye arkamı döndüm. Karşımda gördüğüm şeyi ilk önce hayal sandım ama hayal olamayacak kadar gerçekti.
Önümde Spider Man duruyordu. O an gerçekten şaşırmıştım, hayal görüyorum sandım. Hayır, hayal görmüyordum. Kıyafeti normal Spider Man'den biraz daha farklıydı. Kırmızı ve mavi yerine sarı, siyah ve kırmızı bir kostümü vardı. "Sen Chris'sin değil mi?" Şaşırdım, adımı nereden biliyordu? Kostümünün siyahlığı gece karanlığına karışmışken, kostümün kırmızı ve sarı kısımları ise parlıyordu ve onu karanlığın içinde belli ediyordu.
"Benim adım Chris evet, ama sen adımı nereden biliyorsun. Beni nereden öğrendin? Buradan geçeceğimi nasıl öğrendin? Hepsini söyle." Karşımdaki kostümlü eleman, olduğu yerde durdu, hiç bir şey demeden. Onu zor yöntem ile konuşturmam gerektiğini düşündüm.
Bir yumruk atmak istedim, fakat ben daha elimi kaldırdığım anda, elimden yakaladı ve yere yapıştırdı beni, "Seni nereden bulduğum önemli değil? Benimle gelmen lazım." Beni zorla götürmeye çalıştığı için istemedim. Karşı koymaya çalıştım. Beni yere yapıştırmıştı ve sol kolumun üzerine kendi dizini koymuştu, kolumu kurtarmam çok zordu ve ben başaramıyordum.
"Seninle hiç bir yere gelmiyorum çakma Spider!" Siyahlı örümcek bunu duyunca bana baktı. Kostümü olduğu için gözlerini göremiyordum. Ben ne yapacağını beklerken bir yumruk çaktı ve benim gözlerim yavaşça kapandı, bilincim yavaş yavaş gidiyordu. Ne yapacağımı bilmeden çırpındım ama bütün vücudumun kontrolü elimden yavaş yavaş gidiyordu.
Sanırım hayatımın değiştiren gün, bu gün olacaktı
-----------------------
Bu bölümde bitti, düzenlemek oldukça zor bir iş, ayrıca her bölümde kendime kızıyorum. Bu kadar hata yapmış olabilir miydim ben? Buna inanamıyorum. Neyse, baştan yazdığımı söylesem de, aslında temelinde bu kurguda iyi, o yüzden temeli değiştirmeden üzerine eklemeler ve düzenlemeler yapıyorum. Bir çok yer aynı olsa da, bazı yerlerde ekstradan koyduğum kısımlar olduğunu fark edeceksiniz.
Sonraki bölümlerde görüşmek üzere, kendinize iyi bakın, hoşça kalın
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Spider-Boy | İntikam Adalettir
Fanfiction"Kahramanlar yükselmeden düşer..." Spider Man denilen kahraman doksanlı yılların sonlarında öldü. Yinede ölmesi onu unutulmasını sağlamamıştı. Halk hala onu çok seviyor, onu akıllarından çıkarmıyorlardı. Bütün herkesin bu kadar sevdiği bir kahramanı...