Başlangıç tarihini buraya yazabilirsiniz...
Ellerimde ki soğuk demir, artık bileklerimin soyulmasına neden olmaya başlamıştı. Kaç saattir buradayım hiç bir fikrim yoktu, diğerleri beni bulamamışlardı. Ancak sonumun ne olacağını biliyordum. Benim gibilerin sonu neyse o olacaktı...
Önümdeki tabağa kısa bir bakış attım. Artık yiyemiyordum bu iğrenç yemeği. Her yediğimde kusuyordum ve bu beni daha çok güçsüz düşürüyordu. Bileklerimdeki demiri fazla oynatmamaya çalışarak demir kapının önündeki yemek olan tabağı ve suyu yanıma çektim. Bunları yaparken bile zorlanıyordum. Tabağın içindeki lapaya benzeyen, ama daha çok sarımsı bir şeyi andıran yemeği, kaldığım odanın en uç köşesine boşalttım. Elimdeki tabağı demir kapının önüne koyup demin oturduğum soğuk ve bir o kadarda pis olan yere oturdum. Elimdeki suyu bir dikişte bitirirken, ani hareketle bileklerimi oynattığım için soyulan yerler alev alıyormuşcasına yanmaya başlamıştı. Ağzımdan kısıkça bir inleme çıkarken, başımı duvara yaslayıp tavanı seyretmeye başladım.
Beni bulmuşlardı, her ne kadar onlardan kaçsam dahi beni yakalamışlardı. Diğerlerine ne olduğu hakkında ne ufak bir fikrim dahi yoktu, belki de beni bulmaya çalışıyorlardı veya onlarda aynı benim gibi yakalanmışlardı. Bilemiyordum... Artık her şey bana anlamsız geliyordu. Demir kapının altındaki yerin açılma sesini duyunca bakışlarım kapıya yöneldi. Bu tepsiyi ve bardağı almaya gelen kişiydi, bana yine o iğreniyormuşcasına bakan gözlerini görmemeye çalışarak elimdeki tepsiyi ve bardağı alttan ona doğru attım. Verdiğim şeyleri aldıktan sonra yüzüme sertçe kapıyı çarparak gitti. O kişi gittikten sonra arkasından göz devirdim. Bazen çok sinirimi bozuyordu, zaten tam olarak kim olduğunu görememem de eklenince daha çok sinir oluyordum.
Burası çok karanlıktı, etrafta hiç pencere yoktu. Sadece kapının oradan sızan küçük bir ışık ve duvarın en üstünde bulunan demirden yapılmış küçük bir yer vardı. Oradan küçük bir fare bile zor geçerdi.
Buradan çıkmak istiyordum ancak benim gibi bir insan hayatta çıkamazdım buradan. Sinirle ayağımı beton zemine vurdum. Tabii o sırada bileğimde ki zincirler ben buradayım dermişcesine yanmıştı.
Kapı sertçe açıldığında yerimde istemsizce zıpladım. Yorgunluktan çökmüş gözlerimi kapıya çevirdiğim de ise bana doğru sırıtarak bakan cellatımın, kapının kilidini açtığını görmemle içime bir korku serpilmişti. İçeri adım atmasıyla arkasından iki tane adam çıkması bir olmuştu. Kollarımdan tutarak beni ayağa kaldırdıklarında sonumun geldiğini anlamıştım. Artık her şey bitmişti, acı çekerek, arkamdan yas tutacak olan arkadaşlarımı yalnız bırakıp bu hayattan gidecektim. Her şey bu kadardı. Biz kaybetmiştik...
&
Gözüm saatime kaydığında okula gitmeme az bir zaman kaldığını fark ettim. Dilek halam geç kalmamı istemezdi, zirâ onun terliği ile büyük bir kapışma içerisine girebilirdim. Halam sabahları beni okula gönderip işine gidiyordu, ama hâlâ şu yaşıma kadar nerede çalıştığını bir türlü öğrenememiştim. Belki de önemli bir işte çalıştığı için bana söylemek istemiyordu diye düşünüyorum bu yüzden de pek fazla sorgulamamıştım. Çünkü okul saatlerim yoğundu ve bunu düşünecek vaktim dahi olmamıştı.
Yatağımdan kalkıp elimi yüzümü yıkadım. Aynaya baktığımda ise saçlarımın çok dağınık olduğunu fark ettim. Bu durumuma omuz silktim, sonuçta kıyafetlerimi giyerken yine bozulacaktı. Aşağıya inip mutfağa gittim. Duvardan tutunarak dönerek mutfağın kapısının önünden uçunca Dilek Halam yerinde sıçramıştı. Daha sonra benim olduğumu görünce gülmüştü. Bakışlarım, bana yaptığı sucuklara kaydığında sırıttım. Yanına gelip gülümsedim.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Kırmızı Avcısı [Tamamlandı]
Vampire-Serinin ilk kitabıdır- Bitiş tarihi: 01/07/2020 Başlangıç: 05/11/2019