20.BÖLÜM

13 6 0
                                    

Almila

Gözlerim şaşkınlıkla açıldı. Ne diyeceğimi bilmiyordum. Cevabımın ne olduğu belliydi, sadece söyleyemiyordum. Dilim tutulmuş gibiydi, konuşmakta güçlük çekiyordum. Aklıma Mira'nın dedikleri gelince titrememe engel olamıyordum. Dönüşüm... bu kadar basit bir şey değildi. Ve birden böyle bir soru sorması beni âdeta şoka uğratmıştı.

Bakışlarımı titreyen ellerimden çekip Rüzgâr'ın yüzüne yönelttim. Rüzgâr umutsuzca bana bakıyordu, ne diyeceğimi biliyormuşcasına sadece tepkilerimi ölçüyordu. Ancak beni sırf zarar görmemem için, Koruyucular'ın peşimi bırakmaları umuduyla söylemişti bunu. Beni korumak istemeleri beni ne kadar önemsediklerini belli ediyordu, en azından bu beni mutlu etmişti. Anladığım kadarıyla diğerleri de vampir olmam konusunu olumlu buluyordu, yani buradan sadece bunu çıkartabilmiştim. Ancak kararım yine de belliydi, Rüzgâr da diyeceğim şeyi bildiğinden pek ümitli gözükmüyordu.

Titreyen ellerimi arkamda saklayıp Rüzgâr'a döndüm. Korktuğumu belli etmemeye çalışıyordum ancak Rüzgâr'ın çoktan anladığına eminim. Kalp atışlarımı dinleyerek bile anlayabilirdi. Bu yüzden, her ne kadar anlasa da belli etmemeye çalışarak konuşmaya girdim.

"Ben... Pek bir şey demeyeceğim. Cevabı sende en az benim kadar iyi biliyorsun. Bu yüzden çok fazla konuşmayacağım. Ancak beni düşünmen, hatta geleceğim hakkında endişelenmen. Daha doğrusu endişelenmeniz beni ne kadar önemsediğinizi gösteriyor, ki bu beni mutlu etti. Gerçekten, beni düşündüğünüz için çok teşekkür ederim. Ama bunu kabul edemeyeceğim. Diğerleri de arkamdan sessizce dinlemeyip yanımıza gelseler iyi olacaktı aslında, ama olsun önemli değil."

Rüzgâr'ın şaşkın bakışları altında arkamı döndüm ve gülümsedim. Mutfak kapısının orada üç kafa görmem ile kahkaha atmam bir oldu. Hani çizgi filmlerde duvarın arkasına bakmak için sadece kafalarını çıkartırlar ya, bizimkilerde aynı o şekilde kafalarını çıkartmış bize bakıyorlardı.

Rüzgâr da en sonunda diğerlerini fark edince onunda kahkahaları duyulmuştu. Diğerleri de kapının arkasından çıkıp gülerek bizim yanımıza geldiler.

Ben kahkahalarımın arasından konuşmaya çalışırken Rüzgâr yere kapaklanmıştı.

"H-hâliniz çok komikti inanın bana."

"Komik göründüğümüzün farkındayız da sen bizi nasıl fark ettin?" Can'ın sorusuyla gülmem kesildi. Bakışlarımı diğerlerine yönelttiğim de onlarında merak ettiğini anladım.

"Şey... Nasıl anlatılır bilmiyorum ama hissettim diyelim."

"Hissettin mi? İç güdülerin yüksek anlaşılan." Can'ın gülerek söylediği bu şeye ben sadece yapmacık bir tebessümle karşılık verdim. Bunu hissetmemin nedeni bu değildi, aynı geçmişte olduğu gibi...

Sakince Ecrin ile beraber yürüyorduk. O, yeni tanıştığı ve sözde aşırı yakışıklı olan kişiden söz ederken ben yine telefonuma dalmıştım. Kulaklığım takılı bir şekilde ilerlerken, şarkım bittiğinde yukarıdaki yön tuşuna basıp öteki şarkıya geçiriyordum. Ecrin'in sorduğu sorulara ise sadece başımı sallayarak onaylıyordum ancak sorduğu şeylerin ne olduğunu ben bile bilmiyordum. Ecrin biraz çenesi düşük biri olduğundan kolay kolay susmak bilmiyordu, bende başımı ağrıtmaması amacıyla telefonuma baş vuruyordum.

Kırmızı Avcısı [Tamamlandı]Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin