31.BÖLÜM

20 5 0
                                    

İsmi, dudaklarımdan fısıltı hâlinde çıkarken onun bana mahcupça bakması bir olmuştu. Gerçekten böyle bir şey hiç beklemezdim.

Olduğum yerde donakalmışken birden kendimi yerde bulmam bir olmuştu. Sol elimdeki bıçak uzak bir yere fırlarken boğazıma soğuk demirin değmesi ile put kesilmiştim. Bıçağı tehdit edercesine boynuma bastırırken, ufak bir hareketimle boynumun kesileceğini biliyordum.

Bakışlarımı onun gözlerine çevirirken bıçağı boynumda gezdirdi.

"Bende böyle olmasını istemezdim ancak belki bir şansın olur. Şimdi, seninle görüşmek isteyen birisi var. Ya benimle gelirsin yada ölürsün. Ölürsen sadece elindeki fırsatı gittiği için üzülecektir, bu yüzden yanlış bir hareket yapma ve ayağa kalk."

Sertçe yutkunup ayağa kalktım. Hem kandırılmış olmanın verdiği his ile, hemde boğazımın kesilme durumu olduğundan şaşkınlıktan dilimi yutmuş gibiydim. Beni ayağa kaldırıp geri geri götürmeye başladığında karanlık bir yere girdik. Kapıyı açma sesini duyduğumda beni adeta içeri doğru fırlattı, ama son anda ayakta kalabildim. Arkamdan kapının kapanma sesi geldiğinde beyaz florasanla aydınlatılmış odaya göz gezdirdim. Burası bodrum katına benziyordu, bir çok eşya ve koli vardı. Buraya bir anda nasıl geldiğimi sorguladığımda aklıma Ahmet'in büyücü olabilme olasığı geldi.

Evet. Büyük ihtimal bir büyücüydü

Birden dikkatimi karşımdaki adam çekti. Bir sandalyeye oturmuş bir şekilde bana doğru hiç gözünü kırpmadan bakıyordu. Bacağını öteki bacağının üzerine atıp eliyle yaklaşmamı işaret etti. O sırada kotunun arkasından çıkardığı silah ile gerilmiştim ancak bana doğrultmamıştı, sadece elinde tutuyordu.

İstemsizce yutkunarak ona doğru yavaş adımlarla ilerledim. İçeride sadece ikimizin olması pek iç rahatlatıcı değildi. Özellikle dışarıda oldukça korkutucu bir savaş varken bu adamın burada oturması gerçekten normal değildi.

"Demek Almila sensin... Açıkçası seni şu anda bir sürü sebepten dolayı öldürebilirim ama... Yapmayacağım."

Elindeki silahın mermilerini doldurup bana doğru kısaca baktı. O sırada gözlerinin mavi olduğunu fark etmiştim. Sarı saçları ise floresan lambanın ışığında parlıyordu. Ama bu onun kötü biri olduğu gerçeğini de değiştirmiyordu.

Geriye doğru iyice yaslanarak o mavi gözlerini bana dikti. Ben kaşlarımı çatarken o bana kızgınlıkla bakıyor gibiydi.

"Dışarıda büyük bir kargaşa var, ve siz şu anda bizim adamlarımızı öldürüyorsunuz. Evet, yenilecek gibi duruyoruz ancak buradan başka yerlerde de adamlarımız var. Dikkat edin derim."

O sırada bana göz kırptığında sinirle ağzımı açıp ona karşı çıkacaktım ki eliyle beni susturdu.

"Aa dur söyleme. Şimdi neden seni buraya çağırdığımı soracaksın. Ama ilk öncelikle demek istediğim bir şey var. Kendi ırkını, insanları katlederken hiç mi acımıyorsun? Onlar senin ırkın, sense onlara ihanet ediyorsun. Oysaki ailen birer avcı olarak görevlerini çok iyi yapıyorlardı, seninde onlar gibi olmanı isterdim. Yazık."

Yüzümdeki mimikler sinirden seyirirken boynumdaki damarların sıkılaştığını hissettim. Yüzüm sinirden kıpkırmızı kesilmişti. Bir yandan da avuç içimi tırnaklarımla deliyordum.

Kırmızı Avcısı [Tamamlandı]Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin