21.BÖLÜM

14 5 0
                                    

Kan, ceset, vahşet... Odada sadece bunlar vardı. Hissettiklerim ise: korku, endişe, üzüntü ve bunun gibi daha bir çok his. Odaya girdiğim anda gördüğüm görüntü aklımı kaçırtacak cinstendi. Böyle bir vahşet, kesinlikle insanın aklını yerinden çıkartabilirdi. Tek yaptığım şey gözlerimi sonuna kadar açarak bakmak olmuştu. Hareket etmek istesem de vücudum isteğimi yerine getirmiyordu. Adım atmak isteyince bile bacaklarımın titremesini durduramıyordum. Buna yerinden çıkacakmış gibi atan kalbimde dahildi.

Kilitlenmiştim, parmak boğumlarım kapının kolunu sıkmaktan bembeyaz olmuşlardı. Ellerim oraya yapışmış bir vaziyetteydi, ayıramıyordum. Eğer daha fazla sıkmaya devam edersem parmaklarımın kırılacağını biliyordum. Veya elime kan gitmediğinden dolayı elim morara bilirdi ancak bunları önemseyecek durumda değildim. Parmak uçlarımın ve ayaklarımın buz kesmesi kesinlikle titrememi daha fazla arttırıyordu.

En sonunda ayaklarıma söz geçirebildiğim de yavaşça yürümeye başladım. Boğazımdaki yumruyu yok etmek için yutkundum, ancak o yumru sanki gördüklerimin bana gerçek olduğunu hatırlatmak için orada sıkışıp kalmıştı. Ağlamamak için sıktığım dişlerimin acımaya başladığını hissediyordum. Titreyen çenem ile birlikte o vahşetin ortasına geldim. Gördüğüm tek şey kandı...

Kan, kan ve daha çok kan. Duvarlara kadar, yerdeki halıya kadar kan. Direnmek için duvara yapışmış bir elin kanlı izi. Kırık dökük mobilyalar ve hayata karşı umudunu kaybetmiş bedenler. Hepsi bu odanın içerisindeydi. Bense şokla birlikte sadece odanın ortasında duruyordum. Şu anda yapmam gereken elime telefonumu alıp ambulansı ve polisi aramak, veya dışarıya çıkıp birilerinden yardım istemeliydim. Peki ya niye yapmıyordum bunu? Bunları gördüğüm için korktuğumdan mı, yoksa bununla yüzleşemediğimden dolayı kilitlenmiş olmam mı?

İkisi de bana aynı geliyordu. Yapacak hiç bir şey kalmamıştı. Sadece odanın tam ortasındaki kanı çekilmiş duran bedenler, bembeyaz suratları ve korkuyla açık kalan gözleri boşluğa bakmaları kesinlikle bunun sebebiydi. Hepsi kendi çevresinde savaşmış gibiydi. Tam bir aile katliamıydı...

Sertçe yutkundum, her ne kadar boğazımdaki yumru gitmese de. Elim, kansızlıktan bembeyaz olmuş en yakın arkadaşımın suratına gitti. O mavi gözleri boşluğa bakıyordu. Oysa daha iki gün önce beraber dedikodu yapıp, Ecrin ile birlikle onu azarlıyorduk. Şimdi ise arkadaşım yanımdan gitmişti, hemde gözleri açık bir şekilde.

Titreyen ellerimle göz kapaklarını kapattım. O sırada yanağımdan bir yaş süzüldü, bu da içimdeki tüm üzüntümü çıkartmama yetmişti. Dizlerimin üzerine çöküp haykırdım. Boğazım acısa da durmadım, duramadım. Hem haykırırken, hem ağlarken göz yaşlarım birer birer yanaklarımdan düşüyordu. Hıçkırıklarım eşliğinde arkadaşımın ismini bir kez daha haykırdım.

"SENA!"

Kesilmiş boğazını görmemeye çalışarak onu omuzlarından tutup sarstım. Aynı şekilde Sena'nın anne ve babasına da aynısını yaptım ama gözlerini açmıyorlardı. Bana şaka yapıyor olmalıydılar, onlar ölemezdi. Benim arkadaşım ÖLEMEZDİ!

Kırmızı Avcısı [Tamamlandı]Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin