10 Dakika

3K 127 266
                                    

" Yeni bir alternatif hayatla karşı karşıyayız. Sizi Doctor Who serisinden ilham alarak yazdığım bu hikayeyle başbaşa bırakıyorum.

Umarım altından kalkarım :)

Keyifli Okumalar...

......................................................................

On dört yaşındaki küçük bir kızın hayattan isteyebileceği ne olabilirdi?

Yeni bir oyuncak? Sınırsız abur cubur yemek? Sabahtan akşama kadar oyun oynamak? Kocaman bir ev ve her istediğinizi yapan sıcak ve mutlu bir aile?

Aslında Ginny Weasley bunların hepsine sahipti. Onun için her seyi yapabilecek sevgi dolu bir ailesi vardı, maddi durumları yerindeydi, harika bir okulu vardı...

Ama mutlu değildi.

Tabii mutluluk göreceli bir kavramdı. Bu kadar şeye sahip olan küçük bir kız nasıl olur da mutlu olmazdı?

Ginny Weasley tam tamına altı erkek kardeşe sahipti. Hepsi de ondan büyük ve kendi meseleleriyle meşguldüler. Ailenin en küçüğüydü ve doğal olarak en az ilgi gören de o oluyordu. Hepsinin de özel yetenekleri ve ilginc kişilikleri vardı.

Mesela en büyükleri Bill bir avukattı. Kazandığı davalarla Londra'da oldukça ünlüydü. Ondan bir yaş küçük olan Charlie veterinerdi. Hayvanlara karşı büyük bir zaafı vardı ve ne ilginçtir ki hayvanlar da onu seviyordu.

Üçüncü numara Percy'di. O aralarında en yüksek mevkiye sahip olandı. Ilgiltere'deki dış işleri bakanının danışmanlarından biriydi. Ikizler -Fred ve George- şehrin tam kalbinde sergilenen bir tiyatroda çalışıyorlardı. Insanlar sergiledikleri komik gösterileri izlemek için saatlerce kuyruklarda bekliyorlardı. Kendisinden bir yaş büyük olan Ron ise onunla birlikte aynı okula gidiyordu. Spordaki yeteneği gelecekte ünlü bir basketbolcu olacağına işaretti.

Sonuç olarak böyle bir ailede büyüyor olmaj insanların kendisinden büyük şeyler beklemelerine neden oluyordu.

Ama Ginny bunların hiçbirine sahip değildi. Onun ne rol yapma yeteneği, ne spora ilgisi, ne hayvanlarla anlaşabilme yeteneği, ne de masa başı işlerde bezi yoktu. O sadece Ginny' di. Hiçbir zaman kendisini övebileceği bir yeteneğe sahip olmamıştı.

Hayal etmek dışında. Ginny bir hayalperestti. Evlerinin bahçesindeki büyük kavak ağacına tırmanır, dalların birinde annesi ortadan kaybolduğunu fark edip adını haykırana kadar saatlerce hayallere dalardı.

Özgür olup dünyanın değişik yerlerine seyehat ettiği, kimsenin kendisinden bir beklentisi olmadığı sayısız hayallere... Hatta bazen ölene kadar o ağacın tepesinde oturacağını düşünürdü.

Okul arkadaşlarıyla veya komşu çocuklarıyla içli dışlı değildi. Nedense onu tuhaf ve sıkıcı buluyorlardı. Bu başlarda onu üzse de artık umursamıyordu. Sırf onlar gibi düşünmüyorsa bunun neresi onu tuhaf yapardı?

Yine pazartesi akşamı ağacının tepesinde otururken nisan rüzgarı saçlarını yalayıp geçiyordu. Gökyüzü açık ve yıldızlıydı. Hazır annesi ve babası Grangerlara ziyarete gitmişken huzur dolu sayılı dakikalarını kullanmanın iyi olacağını düşünmüştü. Ginny de onlarla gitmişti fakat annesinden sıvışabilecegi bir vakit bulduğunda evden kaçıp bahçesine geri dönmüştü. Ron, Mr. ve Mrs. Granger ın kızları Hermione Granger ile iyi anlaştığı için yokluğunu fark etmesi biraz zordu.

Dala başını dayamış gökyüzündeki hayaller alemine dalmışken yıldızlardan birinin parlaklığı dikkatini çekti. Kendi kendine gülümsedi. Bu, kayan bir yıldızdı. Gözlerini kapatıp bir dilek diledi.

Hinny (Kısa Hikayeler)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin