Lanetli Orman

1.7K 83 216
                                    

" Bir önceki bölümde yazdığım paranormal hinny hikayesi çok sevilince bir tane daha denemeye karar verdim. Bakalım bu sefer nasıl olacak..."

Not: Yalnız bu seferkinde uyarmalıyım... Err, mutlu son yok. Ve diğeri kadar kanlı olmasa da birazcık ürkütücü.

Keyifli Okumalar...

......................................................................

" Tanrı aşkına, burada ne işimiz var Ron?"

Baştan aşağı beyaz mermerle döşenmiş, yeni ile eski arasında bir köprü kurmaya çalışıyor gibi görünen müzenin girişinde beklemekte olan Harry Potter, kendini şapşal gibi hissediyordu. Hiçbir zaman sıklıkla müze ya da sergi gezen, tarihiyle haşır neşir olan o tiplerden olamamıştı. Hayatında gezdiği tek müze ortaokulda gittiği küçük bir arkeoloji müzesiydi. O güne dair hatırlayabildiği tek şey ise ne kadar sıkıntıdan patladığı ve dinlenmek için oturduğu koltuklardan birinde uyuyakaldığıydı. Ron dürtmeseydi muhtemelen eve dönüş servisini kaçırırdı.

" Ne çok söylendin dostum." Ron gözlerini devirdi. " Biraz kültürün artar, bütün gün çalışmaktan sıkılmadın mı?"

Harry alayla arkasında duran tabloya işaret etti. " Elbise giymiş bir erkek resmi mi kültürümü arttıracak?"

" Dalga geçtiğin o tablo Da Vinci ye ait ve dört yüz elli milyon dolara satıldı."

" Ciddi misin?" Harry şaşkınca resme dönüp yeniden baktı. Bukleli, mavi elbiseli biri sağ elini söz almak için kaldırır gibi yaparken sol elinde camdan bir küre tutuyordu. Parmakları neredeyse çaprazlanmıştı. " Bunu sen nereden biliyorsun?"

Ron mağrur bir edayla ellerini cebine soktu. " Herkesi kendin gibi sanma. Ayrıca tablonun adı da Salvator Mundi."

" Eğer satıldıysa hala müzede ne işi var?" dedi Harry merakla.

Ron omuz silkti. " Bu sahtesi. Gerçeği başka bir ülkede sergileniyor."

Harry kaşlarını büzdü. " Gördün mü? Ben buraya ait değilim, hiçbir şey bilmiyorum. Gidelim. Hem zaten neden-"

" Şştt... Sus!" Ron sertçe kolunu dürttü. Uzakta bir grup insanla konuşan esmer bir kadına gözleriyle işaret etti. Harry burada ne halt yediklerini o zaman anladı. " Adı Hermione Granger. Birkaç gündür iş çıkışı aynı kafede karşılaşıyoruz." yüzüne utangaç bir gülümseme yayıldı. " Bu müzede müdür yardımcısı olarak çalışıyor. Tablo ile ilgili birkaç şey söyleyince çok etkilendi ve beni müzeye davet etti. Ne şans değil mi? Oysa o kafeye gelmeden bir dakika önce 450 milyonluk tabloyu kimin aldığını gazeteden okuyordum."

Harry sırıttı, içi rahatlamıştı. " Özüne dönmene sevindim. Bir an seni kaybettiğimi sandım."

" Onu etkileyebilmek için buradaki en ünlü tablolar hakkında birkaç şey daha ezberledim." diyr açıkladı Ron, kaşlarını büzdü. " Umarım karıştırmam."

" Madem Granger ı etkilemek istiyorsun, neden beni çağırdın?" dedi Harry.

" Çünkü etkileme kısmını sen yapacaksın." dedi Ron. " Beni Hermione nin yanında öveceksin. Hatta tuvalette gitmek için ayrıldığımda hep müzelere gittiğimden ya da sanatla ne kadar ilgili olduğum hakkında konuşabilirsin."

" Cık cık, kadına yalan mı söyleyeyim?" dedi Harry yalancı bir kızgınlıkla." Kendinden utanmalısın Ronald Weasley."

" Şimdi başıma ahlak bekçisi mi kesildin? Senin de neler yaptığını biliyoruz." dedi Ron, tek kaşını kaldırdı. " Ayrıca bana bir sürü iyilik borcun olduğunu unutma."

Hinny (Kısa Hikayeler)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin