UYANIŞ

28 5 1
                                        


Sinan

Sinem 4 yıl önce geçirdiği trafik kazası yüzünden komaya girmiş yatıyordu. Her sabah Sinem'i ziyaret etmeden işe gitmezdim. Eve de Sinem'i görmeden geçemezdim. Bu 4 yıl içinde hayatımız özellikle benim hayatım çok değişmişti. Bir gün Sinem'in uyanacağına inanarak yaşıyordum.O gün işten çıkıp tekrar Sinem'in yanına gittim. Her zamanki gibi yatıyordu. Yanına oturdum ve elini tutarak konuşmaya başladım.

" Sinem, mimoza çiçeğim. Bugün yine sensiz geçen bir günün sonu ve ben yine burada senin yanındayım. İsyan ettiğimi düşünme sakın. Sadece sen böyle yattıkça umutsuzluğa daha fazla batıyormuşum gibi hissediyorum. Seni özledim. Bana aşkla bakan gözlerini özledim. Şen kahkahaların ile ortalığı inletip daha sonra ağzını kapatıp gülüşünü bastırmaya çalışmanı özledim. Sensiz hayatım o kadar çok değişti ki kendimi bile tanıyamaz oldum. Korkuyorum Sinem. Sanırım sensizliğe alışmaya başladım ve ben bundan çok fazla korkuyorum. "

Konuşurken ağladığımın farkında bile değildim. Birkaç damla yanağımdan akıp Sinem'in eline düşünce toparlanmam gerektiğini düşündüm. Hızlıca gözlerimi sildim ve yavaşça ayaklanmaya başlayınca elimde küçük bir hareketlilik hissettim. Yerimde öylece durdum. Yavaşça Sinem'i tutan ellerime baktım. Hayal gördüğümü sanıyordum. Gerçekti. Hissettim.

Sinem'e baktım. Göz kapakları hafif hareketleniyordu. Sanki açılmak istiyor gibiydiler. Yavaşça açıldılar. Sonra tekrar kapanıp tekrar açıldılar. Bir çift ela göz bana bakıyordu. O kadar çok beklemiştim ki bu anı; aniden olunca ne tepki vereceğimi bilemedim.Çok sevinmiştim. Hemen doktor çağırmaya gittim. Doktor ve hemşireler odaya doluşup beni içeri almadıklarında zaman kaybetmeyip hemen Sinem'in anne ve babasını aradım.

Telefona çıkan Ahmet babamdı. "Efendim oğlum" dedi. " Baba Sinem gözlerini açtı. Bize geri döndü. Doktorlar içeride kontrol ediyorlar hemen buraya gelmeniz gerek" dedim sevinçle.Babam da " hemen geliyoruz" diyerek kapattı telefonu.10 dakika sonra doktor ve hemşireler odadan çıkmıştı. Oturduğum yerden ayaklandım ve doktorun yanına doğru gittim.

"Eşim nasıl doktor bey"

" Sinem hanımın genel kontrollerini yaptık. Bir sorun yok. Sadece.. nasıl söylesem bilemiyorum Sinan bey. Eşiniz sanırım kim olduğunu bilmiyor ve hiçbir şey hatırlamıyor. Kendisine hangi yılda nerede ve ne zamandır burada olduğunu söyledim. Uzun zamandır konuşmadığı için biraz konuşmakta zorlanıyor. Fazla zorlamayın yavaş yavaş düzelecektir. Biz de gereken takviyeyi uygulayarak bu süreci hızlandıracağız. Ayrıca kasları uzun zamandır hareket etmediği için kullanılabilir durumda değil. Bu yüzden biraz daha toparladıktan sonra fizyoterapi merkezimizde ve beyin tomografisi çekilerek belirli aralıklarla tedavi olacak. Hastamızı bir süreliğine burada tutmak zorundayız. Tekrar geçmiş olsun Sinan bey" diyerek yanımdan ayrıldı.

Bu esnada koridorda koşturan Fulden annemi görünce gülümsemeden edemedim. Arkasında Ahmet babam "Dur hatun koşma" deyip duruyordu. Yanıma geldiklerinde doktorun söylediklerini aynen aktardım. Annem ve babam içeri geçtiler. Ben de onları biraz yalnız bırakmak için kafeterya ya indim. Sinem'siz geçen hayatımın son günüydü ve ben nasıl davranmam gerektiğini bilmiyordum.

Sinem

Uyandıktan sonra tanımadığım adam yanımdan gitti ve 1 dakika sonra yanıma doktor ve hemşireler girdi. Bana hangi yılda ve kaç yaşında olduğum ile ilgili sorular sordu. Bilmiyorum dediğimde doktor 2018 yılında olduğumuzu ve 4 yıldır komada olduğumu söyleyince panikledim. Nasıl yani 4 yıldır burada böylece yatıyor muydum?

Doktor " Sinem hanım panikleyecek bir durum yok her şey normal sadece biraz kas ağrılarınız ve konuşurken boğazınız ağrıyabilir." Dediğinde sözünü doktorun eline uzamaya çalışarak kestim. Susarak bana doğru eğildi. Kısık sesle "Sinem kim?" Dedim. Bana hafifçe gülümseyerek baktı ve hemşirelere dönerek bir şeyler söyledi. Sonra tekrar bana dönerek"bunların hepsini yavaş yavaş atlatmaya başladığınızda hayatınıza sağlıklı bir şekilde devam edebileceksiniz. Konuşmak için kendinizi zorlamayın. Geçmiş olsun" diyerek odadan çıkmaya başladı.

Kendimi tuhaf hissediyordum. Sanki her şey aniden olmuş gibiydi. Tanımadığım bir bedende ve yine tanımadığım insanlar hayatımdaydı. Ayla'ya o kadar çok alışmıştım ki kendi benliğimi bile hatırlamıyordum. Çok uzun zamandır Ayla'nın bedeninde hapis olmam ve kendi hayatımı yaşıyormuş gibi yaşamaktan yoruldum. Hiçbiri benim hayatım değildi. Ne kadar süre bu bedende kalacağım onu bile bilmiyorum. En azından isminin Sinem olduğunu öğrendim.Pekala Sinem sen kimsin? Nasıl bir hayatın var ve neden buraya senin bedenine sürüklendim. Kafamda bunları düşünürken kapım tıklandı.

İçeri Sinem'in anne ve babası olduğunu düşündüğüm iki kişi girdi. Nasıl davranmam gerektiğini bilmiyordum. İfadesiz bir suratla onları izliyordum. Kadın elini ağzına koydu ve hıçkırıklarını tutmaya çalışarak adama sarıldı. Kadın kendini toparladıktan sonra bana dönerek

" Sinem , kızım ben ve baban senin uyanmanı hep bekledik. Senden hiçbir zaman vazgeçmedik. Uyandığın için çok mutluyuz. Fakat bizi de mi hatırlamıyorsun kuzum"Diyerek elimi tuttu. Sadece kafamı yavaşça iki yana sallayarak hayır dedim. Ne yapacaktım şimdi... Bu insanlara ' aslında ben sizin kızınız değilim' mi diyecektim. Beni kesin tımarhaneye kapatırlardı. En iyisi şimdilik fazla konuşmamak diye içimden düşünüyorken kapı tekrar tıklandı.

İçeri gözlerimi açtığımda gördüğüm adam girdi. Bir an bana baktıktan sonra Sinem'in anne ve babasına baktı. Kadın başını iki yana sallayarak bakışına karşılık verdi. Bu sefer adam yanıma gelerek konuştu.

"Merhaba Sinem. Biliyorum şuan hiç birimizi tanımıyorsun. Öncelikle sana kendimi tanıtmak istiyorum." Dediğinde gözlerime bakarak onay istedi. Bende kafamı evet şeklinde salladım. Konuşmaya devam etti.

"Nereden başlayacağımı bilemiyorum. Ben... benim ismim Sinan ve ben... senin.. eşinim." Dediğinde gözlerimi kocaman açtım. Bildiğin pörtlettim yani. Yuh! Adam benim eşim çıktı iyi mi?Tamam sakinim. Gözlerimi kapatıp başka bir bedende olmayı hayal ediyorum. Gözlerimi açtığımda her şey değişecek. Gözlerimi yavaşça açtım. Karşımda hala Sinan denen adam durmuş ne yaptığımı anlamaya çalışır gibi bakıyordu. Zaten ne zaman istesem çalışmazdı beni götüren zımbırtı neyse artık. Sinan tekrar konuşmaya başlayınca ilgimi ona yönlendirdim.

"Sinem, doktor yarın daha rahat konuşabileceğin söylüyor ve yavaş yavaş ayaklanman için tedaviye başlayacakmışsın." Kafamı sallayarak "hıhııımm" diye onayladım. Sanki sözleşmişler gibi içeri doktor girdi.

"Merhaba Sinem hanım"

'Gelen geçen merhaba diyordu' diye içimden geçirirken doktor devam edemeden içeri 6 kişiye yakın elinde paketler, çiçekler, çikolatalar getirmiş bir grup insan girdi. Bir dakika ayıcık mı o? Yaaa ayıcıkları severim. Gülümsedim en azında kızın renkli bir ailesi vardı.Doktor "Buraya sizi kim aldı. Bu şekilde giremezsiniz" diyerek uyarıda bulundu. Gruptan biri sivrilerek

" şişt... Dur bakalım orada doktor beey. Ne demek.. giremezsiniz.. sen şimdi bize ne diyorsun? Sinem'i görmeye gelemez miyiz?" Diye çıkıştı.

Doktor " öyle demiyorum beyefendi sadece çok kalabalıksınız yanii..." diyerek elini havaya kaldırıp grubu gösterdi. " teke teker gelip görmeniz daha iyi olur." Dediğinde gruptan ikinci kişi ortaya atladı.

" Ayy beyefendi dedi Utku duydun mu? Tek tek gelecekmişiz? Bana bak doktor beyefendi biz kızımızı görmeye geldik ve bize engel olamazsınız. " diyerek kısa ve hafif kilolu kadın kollarını beline koymuş meydan okuyordu. Arada Utku ismi geçince gülmeye başladım. Daha doğrusu çalıştım. Ne o öyle Utku tutku gibi.

Doktor bana dönerek garip garip bakınca düzeldim. Eğilerek kontrol etti. İyi olduğuma karar verince "Sinem hanım yarından itibaren hafif hafif egzersizlere başlıyoruz " deyince onayladım.Sonra diğer gruba dönerek " tamam Sinem hanımı görebilirsiniz. Fakat Sinem hanımın sağlığı için fazla durmayın" dediğinde herkes yelkenleri suya indirmiş doktor beyi onayladılar. Bu gecenin uzun geçeceğini söylemiş miydim? Eveet...

Davetsiz MisafirHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin