Taehyung, şaşkın ve bir o kadar da heyecanlıydı. Ne vardı ki bu kadar heyecanlanmıştı sanki?
Jungkook dudaklarını değdirmekle kalmamış, Taehyung'un üst dudağını emmişti. Dişleri arasına alıp çekti ve bıraktı geri çekilmeden önce.
Sonra da hiç ciddiyetini bozmadan konuştu. "İyi akşamlar Bay Kim." deyip arabadan çıktı ve apartmandan içeri girdi.
Taehyung, yüzündeki şaşkın gülümsemeyle direksiyonu izliyordu. Jungkook'un gitmesinin üzerinden 5 dakika geçmesine rağmen o, hala buradaydı. Daha fazlasını istiyordu. Bundan emindi.
Arabasından çıkıp Jungkook'un dairesini basma düşüncesini aklından kovup arabayı çalıştırdı. Defalarca kez öpüşmüştü, fakat ilk öpüşmesinde bile bu kadar heyecanlanmamıştı. Kendisiyle alay geçip kıkırdadıktan sonra evine gitmeye başladı.
Tanrım, Taehyung iyi değildi! Arabanın içinde kahkaha atıp hızlandıkça hızlanıyordu. O, bu kadar heyecanlanmasının sebebini, Jungkook'un onu uğraştırdığından kaynaklandığını düşünüyordu.
Oysaki, durum öyle değildi. Kim Taehyung aşık olmuştu, fakat bunu kabullenmek istemiyordu. Klasik diziler ve kitaplardaki gibi...
Böyle kitaplar ona çok saçma geliyordu, ama şimdi öyle değildi. İnsanın yaşayınca anlıyormuş, dedi Taehyung içinden.
*
Kyungsoo dudaklarını ısırmayı bırakıp konuştu. "Hayır efendim, Jungkook daha gelmedi."
Taehyung'un kaşları kalktı. Jungkook hiç böyle yapmazdı. "Aradınız mı onu?"
"Evet, bir çok kez. Ama telefonu açan olmadı Bay Kim."
"Peki, biraz daha bekleyelim." dedi Taehyung. Jungkook'u merak ediyordu. Yanında çalıştığı bu 2 aylık dönemde daha önce hiç geç kalmamıştı.
Kyungsoo odadan çıkıp kendi odasına gitti. Jungkook için endişeleniyordu. Düşünürken aklına Seokjin gelmişti. Doğru ya, Seokjin onun nerde olduğunu biliyordur mutlaka!
Kyungsoo hızla telefonunu çıkardı cebinden. Bir kaç hafta önce kaydettiği 'Seokjin Hyung' yazısının üstüne tıkladı. Uzun süre bekledi, en sonunda umudunu kaybedip telefonu kapatacakken telefon açıldı.
"Seokjin Hyung!" deyip karşısındakinin konuşmasını bekledi.
"Sen, sen neden ağlıyorsun?" Kyungsoo iyice endişelenmeye başlamıştı çünkü Seokjin ağlıyordu.
"Ne? Ah, kaza derken? Sen neredesin?"
"Geliyorum hemen!" Seokjin telaşla telefonu kapattı. Jungkook, kaza geçirmişti. Kendini sakin tutmaya çalışsada pek başarılı olduğu söylenemezdi. Hızlı bir şekilde asansöre koştu ve Bay Kim'in bulunduğu kata bastı. Önce ona haber vermeliydi.
Kapıyı çaldı ve bir cevap beklemeden içeri daldı Kyungsoo. "Bay Kim! Jungkook kaza geçirmiş."
Taehyung'un kafası hala dosyaya dönüktü, fakat elindeki kalemi düşürmesi Kyungsoo'yu duyduğunu kanıtlıyordu. Sakin olmaya çalışarak kafasını kaldırdı. "Ne kazası?" derken yutkunmuştu.
"Araba kazası geçirmiş. Ben, ben onun yanına gidebilir miyim efendim? Lütfen."
Taehyung ayağa fırlamış ve ceketini kapmıştı. Kyungsoo'nun yanından geçerken ona gelmesini işaret etti.
*
"Hyung, ne oldu ona?" diyen Kyungsoo'yu döndü Seokjin. Gözyaşları kurumuş, sakinleşmişti biraz da olsa.