"N-ne?"
Taehyung gözyaşlarını umursamayarak güldü. "Seni seviyorum Jungkookie!"
Jungkook, Taehyung'u üstünden itti ve koltukta oturur pozisyona geldi. "Bu yüzden yaptın."
Taehyung bir eliyle gözünde birikmiş yaşları sildi. "Neyi?"
"Bu yüzden bu yalanı ortaya attın! Eunwoo'yla beni ayırıp, bana yavşayacaktın değil mi?! Seni pislik herif!"
"H-hayır Jungkook! Yanlış anlıyorsun, siz ayrılmıştınız zaten ve o seni gerçekten aldatmıştı!"
Artık ikiside ayağa kalkmış yüksek sesle tartışıyorlardı.
"Yalan söylüyorsun, yalan söylüyorsun!"
Jungkook sayıklamaya devam ederken başının dönmesi ile Taehyung'un koluna tutundu.
"Kook? İyi misin?"
Taehyung, Jungkook'u belinden tutup koltuğa oturttu yavaşça. "Bekle, sana su getireceğim."
Taehyung telaşla mutfağa girdi ve bardak aramaya başladı. Bulduğu ilk bardağa su doldurup getirdiğinde Jungkook hala yarı baygın bir şekilde yatıyordu. Jungkook'un kafasını yavaşça kaldırıp hafif aralık dudaklarından suyu içirdi. Parlayan dudaklar onda tekrar öpme isteği yaratsada, şuan bunun sırası değildi.
"Git." diye fısıldadı Jungkook.
"Git buradan."
"Şimdi gide-"
"Evimden git." diye ısrar etti Jungkook.
"Seni böyle bırakamam."
"Jin hyung'u çağır."
Taehyung derin bir nefes verdi ve Seokjin'i aradı. "Seokjin gelmen gerekiyor, benim gitmem lazım."
"Ama daha işim bitmedi." dedi Seokjin telefonda.
"Üzgünüm ama acil bir toplantım çıktı."
"Peki peki, geliyorum."
Taehyung geri cevap vermeden aramayı sonlandırdı ve Jungkook'a baktı.
"Git artık!"
Taehyung ayağa kalktı. "Son bir şey diyeceğim: Seni aldatıyor."
Jungkook cevap vermedi, sadece Taehyung'un gidişini izledi. Taehyung gittiğinde koltuğa uzandı ve gözlerindeki yaşları serbest bıraktı.
Kafası karmakarışıktı.
*
"Siktir, Jungkook? Gözlerini aç!" Seokjin telaşla başını Jungkook'un göğsüne koydu. Kalbinin attığını anlayınca rahatladı ve hemen telefonundan Namjoon'u aradı. Bir eli telefonu tutarken diğer eli Jungkook'un kanlı burnunu siliyordu. Çok fazla kanıyordu burnu.
"Efendim bebeğim?"
Seokjin telaşla konuşmaya başladı. "Namjoon hemen gelmelisin! Jungkook, onun burnu kanıyor, çok fazla!"
"Hey hey, sakin ol önce. Jungkook ayık mı?"
"Hayır, hayır değil."
Namjoon arabasının anahtarını ararken konuştu. "Hafızası geri geliyor olabilir."
Seokjin gülümsedi. "Gerçekten mi?"
"Emin değilim güzelim, ama büyük ihtimalle öyle."
"Tamam çabuk gel." deyip yüzüne kapattı telefonu Seokjin. Hem mutlu ve heyecanlıydı, hemde korkmuş ve endişeliydi.
Jungkook'u yalnız bırakmamalıydı Taehyung. Bunun hesabını ona soracaktı.
Jungkook uyanmaya başlayınca Seokjin kanlı peçeteyi yüzünden çekti.
"Jungkook, iyi misin? Nasıl hissediyorsun?"
Jungkook yüzünü buruşturdu. "Berbat."
Jungkook birden doğruldu. "Taehyung nerede?"
"Onun toplantısı-"
Seokjin'in lafını böldü Jungkook. "Hayır hayır, hatırlıyorum her şeyi! Ben ona çok kötü davrandım. Ahh, tanrım! Her şey Eunwoo'nun yüzünden!"
Seokjin yüzünü buruşturdu. "Eunwoo mu? O burada mıydı?"
Jungkook mahçupca başını salladı. "Üzgünüm hyung, hiçbir şey hatırlamıyordum. Ama şimdi hatırlıyorum. Onun ne kadar pislik bir insan olduğunu daha iyi anladım. Ama merak etme, intikamımı alacağım hyung. Ama şimdi Taehyung'a ulaşmam gerekiyor."
"Neden? Ne söyledin çocuğa?"
Jungkook çekinerek konuştu. "Onu dövdüm."
"Ne?!" diye bağırdı Seokjin. Bunu kesinlikle beklemiyordu.
"Çok sinirlenmiştim... Birde şey, Taehyung beni öptü."
"Ne?!" diye tekrar bağırdı Seokjin.
"Bana aşık olduğunu itiraf etti, ve işin asıl kötü tarafı, bende ona karşı boş değilim fakat onunla birlikte olamam hyung."
Seokjin kafası karışmış bir şekilde konuştu. "Neden?"
"Hyung, biliyorsun o şirket benim hayalim. Ben orada bir yer edinmek istiyorum ama patronun flörtü olarak değil. Ayrıca, Taehyung pek güvenilir biri değil. O daha çok tek gecelik ilişkilerin adamı gibi." dedi Jungkook derin nefes vererek. Şuan hayatının en kötü günlerinden birini yaşıyordu. Biri Eunwoo'nun onu aldattığını ilk öğrendiğindeydi, diğeri ise Eunwoo'nun onu tekrar aldattığını öğrendiğindeydi, yani bugün.
*
Taehyung elindeki boş içki bardağını masaya bırakıp dirseğini masaya yasladı. En az 4 bardak Rom içmişti ve kafasının hafif bulandığını hissediyordu.
Gözlerini az kişinin olduğu barda gezdirdi. Gözlerine biri takılmıştı. Taehyung hızla başını kaldırdı ve iyice bakmaya başladı. Bu, Jungkook'tu.
Taehyung sandalyeden kalktı ve Jungkook'a doğru ilerlemeye başladı. Yanında tanımadığı birkaç kişi daha vardı, onları umursamayarak Jungkook'un kolunu tuttu ve kendine çevirdi.
"Hey! Ne yaptığını sanıyorsun sen?!"
"Kookie, seni seviyorum." deyip sarılmaya çalıştı Taehyung.
"Ne diyorsun sen be?!"
"Lütfen, bir kez sarılayım."
Çocuk, Taehyung'u sertçe itip yumruk attı. "Uzak dur benden!"
"Jungkook, özür dilerim."
Çocuk duraksadı, anlaşılan bu adam çok sarhoştu.
"Ben Jungkook değilim dostum." deyip elini yerdeki adama uzattı kaldırmak amacıyla.
Taehyung eli tutup ayağa kalktığında doğru düzgün duramıyordu ayakta. Çocuk, Taehyung'un oturmasına yardım etti.
"Beni Jungkook'a götürür müsün? Lütfen~"
"Üzgünüm onu tanımıyorum ama eğer telefonunu verirsen onu arayabilirim."
Taehyung bir süre ne dediğini anlamaya çalıştı ve sonra telefonunu çocuğa uzattı.
Çocuk, Taehyung'un telefonunu alıp Jungkook'u aradı. Birkaç saniye sonra telefon açılmıştı.
"Bay Kim?"
~>Yeni bölüm hızlı geldi ehuehu. Bir sonraki bölüm bol Taekook görebilirsiniz, bu yüzden beklemede kalın. Sizi seviyorum.<~