Oyuna Devam Edelim

13 1 0
                                    

Merhabalar muhtemelen bu oyuna benimle hiç katılmamış olan insanlar. Zaten bu da bir saklambaç değildi, tek başıma da oynayabiliyorum. Ne oyunu diye mi soruyorsunuz, "Bir Oyun Oynayalım," adlı bölümü okuyun. Size bir tavsiye vermem gerekiyorsa söylemeliyim ki; o bölümden sonra, oyunu oynamayacaksanız bile, gelip burayı da okuyun. Harika fikirlerim olduğu için demiyorum, harika yanlışlarım olduğu için diyorum.

Uzun zamandır oyun hakkında bir güncelleme paylaşmamam oynamıyor olduğum anlamına gelmiyor. Aklımın bir köşesinde her şeyi planlayarak yazmak vardı yani oyunu oynamak. Oyun bana daha iyi bir şey öğretti aslında, sanırım denemediğimiz hiçbir şeyi önermemeliyiz. Yazmak bir sürüklenişmiş ama sürüklenirken bir yerde teknenizin yavaşlaması ve sizin kontrolü elinize almanız gerekiyormuş.

Bir gizem, polisiye yazarı olarak en önemli şeyin kurgu olduğunu düşünüyor ve mükemmel kurgunun ancak her şeyi planlayarak oluşacağını sanıyordum. Plan, plan plan! Diyordum kendi kendime. Evet, başta aklımda bir kurgu vardı. Metroda, derslerde ve bir şeyleri izlerken kurgumu düşünüyordum. Onu yoğurmaya ve bir şekil vermeye uğraştığım zamanlarda daha plan aşamasının yakınında bile değildim. Zavallı arkadaşlarımın her kurgu değiştiğinde başlarını şişirdim, keza annemin de öyle. 

Bir şarkıyı dinlerken, bir anda, şimşek gibi çakmıştı kurgum, emeklerimin karşılığını vermeye çalışıyordu belki de. İlk defa bulduğum bir kurgudan bu kadar emin, bu kadar gururluydum. Yazmaya heyecanlı, gördüğüm herkese anlatmaya istekliydim. Bir polisiye romanı olan bu kurguyu o kadar beğeniyordum ki birinin çalmasından korkup, yazdıklarımın hiçbirini internette paylaşmadım. 

Bu kurgu dediğim şey, ağzı süt kokan, toy bir fikirdi yalnızca. Bir iskeletti ve benim kitap yazma yolculuğumdaki değişmeyecek tek nokta. Mükemmel temel vardı elimde, bir konu ve bir son vardı. Neredeyse her filmin sonunu tahmin eden annemin bile tahmin edemeyeceği bir son bulmuştum sonunda! 

Neredeyse her polisiye kitabında olan: polis araştırmaları, adım adım sona götüren ipuçları, insanları yanıltan şüpheliler ve de bir suçlu olmalıydı elimde. Tüm kurguyu örmeli, nakış işler gibi özenli olmalıydım. Her şeyi yazmadan önce planlayabilmek tam bir yanılgı, bir hayalmiş meğer. Bölüm bölüm, uzun bir romanı en başından planlayabilmek, hiçbir yazarın harcı değilmiş. 

Ben de elimde olan tek şeyi yaptım. Bir başlangıcım, bir sonum ve yarım yamalak bir gelişme bölümüm olan hikayemi yazmaya başladım. Planlarla uğraşsaydım belki de hiç yazamayacaktım. Daha önce hiç ilerlemediğim kadar bir kitabımda ilerliyordum ve neredeyse her bölümde kurgumu değiştirip düzenliyordum, her noktada durup araştırma yapıyordum. Bu yüzden sizi uyarmalıyım ki asla kendinizi katı planlara sığdırmayın, bir kurgu içinde birçok şey gizler, kurgu kendi kendini yazar ve yüzlerce değişimden sonra mükemmel halini alır.

Yazıyordum ve ilerlemiştim hikayemde, kurgumu oturtmuş gibiydim ve öylesine yazmıyordum. Kurgum beni daha az korkutuyordu artık. O anda, hikayemin 82'inci sayfasında, ipuçları bulunmaya başlanmış, şüpheliler oluşmuştu; aranacak şeylere, yapılacak şeylere karar verilmişti. İşte o anda, kendimden bağımsız bir şekilde elime bir kağıt aldım. Ve planlarımı sıralayarak, beklediğimden daha düzenli bir sıralamaya soktum. Kitabımın sağlamlaşmaya, sertleşmeye ve kitap olmaya başladığı an, o andı. O sayfalarda, zaten beynim her şeyi oturtuyordu birbirine ve ben yavaş yavaş planlarımı unutmaya başlamıştım, kağıda yazmasam çok daha fazla yalpalayacaktım hikayemde. Şimdi bir sonraki adımımı biliyor, ona göre düşünebiliyorum, ileri ki zamanlarda bu planlar daha geniş çaplı ve daha uzun ömürlü olacak ve en sonunda kitabım bitecektir. 

Kitabımın sonunda, muhtemelen uzun soluklu bir düzenleme maratonu girecek hayatıma ama kesin bir şey söyleyemem size çünkü daha önce böylesine bir romanı hiç bitirmedim. Burada, sizinle konuşurken öğrendiğim bir diğer şeyse, daha önce denemediğim şeyleri önermemek oldu.

Kurguma güvenmediğim, değiştirdiğim için kötü hissettiğim ve planlamakla uğraştığım için yazamadığım onca kurgum vardı. Şimdi biliyorum ki en önemli adım yazmak, bir yerden başlamak. Kurgunuz yerine oturacaktır, en iyi yolu ve planı, yazarken göreceksiniz. Başlayın artık, korkmayın. Ve en başında yaptığım gibi, boş zamanlarınızda kurgunuzu düşünüp durun (derslerde değil).

Yanılgılar hep olacak hayatımda ama bunlar beni durduramayacak. Hala bu oyunu oynuyorum, sadece, eğlenceyi kaçıran birkaç kuralı kendi hayatıma uyarlayarak ve pürüzleri düzelterek. Artık yazımın meyvesi olan planlarım oluşmaya başladığına göre oyuna tam gaz devam edeceğim. Bu oyunu kazandığımda, yani kitabımı bitirdiğimde yaşayacağım o his için yazacağım. Çocuğum gibi iyi bakacağım ve yavaş yavaş büyüteceğim onu. Her ebeveyn gibi çocuğumdan binlerce tecrübe edinecek ve bir gün basılmış kitabıma baktığımda çocuğumun meyvelerini toplayacağım.

Yazın arkadaşlar, şimdiye kadar yazdığım tüm bölümleri unutun. Yazmak, bir kalıba sığamaz, bir kurala uyamaz. Bu yüzden sürekli yanılacağız ve sonunda kitabımız kendi kurallarını yazacak, işte özgünlükte bu demek. Herkes farklı bir kurgu yazabilir, özgünlük bu değil. Kitabınızı dinleyin, diğerlerini değil, o zaman özgün olacaksınız. Kim ne derse desin, yazmaya başlayın. Elinizde hiçbir kurgu olmasın, siz bir yerden başlayın. Bırakın, kurgunuz, kendini oluştursun, saçma sapan bir yerde, yanınıza sessizce yaklaşıp kulağınıza fısıldasın.

Zekanız, yeteneğiniz, tecrübeleriniz, bilginiz, yaşınız, eğitiminiz ve maddi durumunuz ne kadar az ya da kötü durumda olursa olsun siz yazın. Çünkü isteyen herkes yazabilir ve hatalarınızdan ders alırsanız her yazar özgün olabilir. Yeter ki başlayın yazmaya.

Yazmaya başladıktan sonra tavsiyelerimi ciddiye alıp düzenleyebilirsiniz. Daha da iyi olma aşkıyla kitaplar okuyabilirsiniz. Bunlar sizi geliştirecektir. Yazmadan bunların da bir anlamı yok ama.

Ben deneyimimi paylaştım size, yanlışımı düzelttim, umarım sizi aydınlatabilmişimdir. Dediklerim her şey için geçerlidir, hayaliniz ne olursa olsun, yapacaksanız, gidin ve yapın. Her kitap kendini yazar, iyi yazar, onu iyi dinler ve onun istekleriyle kendilerininkini uyum içinde tutar. En iyi yazarların tek ortak özelliği ise: Yazmalarıdır.

Oy vermeyin, yorum yapmayın, tam gaz koşun yazacağınız yere ve yazın; çünkü yazmadan yazar olunmaz. Hiçbir kalıba sığmamanız, kendi kurallarınızı kendiniz yazmanız dileği ile, mutlu ve özgüvenli kalın dostlarım.

Kitap Bu OlmamalıHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin