Otuz

795 98 10
                                    




Wooyoung arabanın içine girdi ve Seonghwa'nın yanına oturdu.

Seonghwa yarasının yanma hissinin geçmesi için yatıyordu.

Mingi tehlikeli bölgeden arabayı uzaklaştırırken Yeosang da kurbanların özgürlüklerine kavuşabilmesi için polisle iletişime geçmekle meşguldü.

Normal bir caddeye gelesiye kadar her şey bir bulanıklığın içinde olup bitmişti.

Wooyoung hala olanlar yüzünden şoktaydı.

O yüzden yüzüne aniden bir el dokunduğunda yerinden sıçradı.

Çenesi nazikçe yukarıya doğru kaldırıldı ve maskesi çıkarıldı.

San karşısında yumuşak gözlerle ona bakıyordu.

Genç olan herhangi bir yarası var mı diye inceledi. Woo gözlerinde bunu görebiliyordu.

"Senin için gerçekten çok endişelendim..." diye fısıldadı San, böylelikle sadece Wooyoung duyabiliyordu onu.

Bir süre birbirlerine baktılar. Wooyoung hala biraz boşlukta gibiydi. San o halini anında fark etti.

"Hey... Görev için evden çıkmadan önce senin en sevdiğin yemeği hazırlamıştım. Öğle yemeğine hazır olur. Kulağa nasıl geliyor sence, hmm?"

Wooyoung sonunda kendine geldi ve San'ı omzuna doğru çekmek için elini San'ın ensesine koydu.

Wooyoung'un o anda gerçekten sarılmaya ihtiyacı vardı. Daha önce bu yanını hiç göstermemişti ama isterse gösterebileceğini çok iyi biliyordu.

San ona doğru yaklaştı ve sıkıca sarıldı.

"Binaya öylesine girmemeliydin. Endişeden ölecektim."

San dudaklarını sevgilisinin dudaklarına bastırmak için kendisini Woo'dan ayırdı.

Wooyoung da ona karşılık verdi, bir anlığına diğer üyeleri unuttu ve elini sevgilisinin saçlarına daldırdı.

Birbirlerinden ayrıldıklarında bile Wooyoung yüzündeki aşık gülümsemesiyle San'ın yanağını nazikçe tutmaya devam etti.

----

Mingi arabayı gizlenme yerlerinin dışına park etti ve anında Yunho'yu almaya gitti.

Diğerleri sessizce arkalarından takip ederken Hongjoong uykulu Seonghwa'ya yardım etti.

Wooyoung, San'a üyeler için yemek hazırlamasında ona yardım edeceğine söz vermişti.

Yemeği gerçekten hak etmişlerdi.

Ev gerçekten çok sessizdi. Normal hallerine göre aslında çok alışılmış bir durum değildi.

San yemekleri tencerelerde ısıtmakla meşgulken Wooyoung ona arkadan sarılma ihtiyacı hissetti.

Wooyoung öpücükler bırakmadan önce şakayla boynunu yaladı.

San sızlandı ve onu ittirmeye çalıştı ama Jung Wooyoung'un sevgiye ve ilgiye ihtiyacı varken hiç biri işe yaramıyordu.

"Yemeği hazırlamam gerekiyor. Kes şunu."

Öpücükler tenini gıdıklıyordu ve kalbinin BU KADAR hızla atmasına mani olamıyordu.

"Ama böyle telaşlandığında çok sevimli oluyorsun. Kendime engel olamıyorum.

San uyarılmadan birden arkasına döndürüldüğünde elindeki chopstickleri düşürdü.

"Kendine bir bak. Yüzün kıpkırmızı. Bebek gibisin."

San hafifçe gülümsedi ve Woo'nun burnunu öpmek için öne eğildi.

Guns | Woosan (Türkçe Çeviri)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin