On Dört

1.2K 151 45
                                    




Seonghwa, yaralarını kontrol etmek için San'ın odasındaydı.

Genç çocuğun başındaki büyük yara gittikçe daha iyi bir hal aldığı için Seonghwa bandajı çıkartmaya karar verdi çünkü temiz havayla daha iyi iyileşeceğini düşünüyordu.

San sonunda birinden bandajı geri sarması için yardım istemeden saçlarını yıkayabilecekti.

Tabii ki kendisi de halledebilirdi ama Seonghwa, hala biraz dikkatli olması gerektiğini ve birinden yardım istemesini söylemişti ona.

Artık iyileşen yaraları kıyafetlerine yapışmadığı için daha dar kıyafetler giyebiliyordu.

Üzerine biraz küçük gelen siyah bir tişört ve altına da eşofmandan ziyade bir kot pantolon giymişti.

San uzun bir süredir dışarıyı görmediği için Yeosang ve Wooyoung onu market alışverişine götürmek için ona söz vermişti.

Wooyoung, San'ı gördüğünde donup kaldı.

"Sen... harika görünüyorsun. Nasıl hissediyorsun?" İltifat karşısında San biraz kızardı.

"Teşekkürler. İyiyim. Tişörtü Seonghwa hyung'dan ödünç aldım. Ayrıca sonunda bandajdan kurtulabileceğimi de söyledi."

Wooyoung sadece başıyla onayladı.

"Bu arada... hyung'a saçımı boyayıp boyayamayacağımı sordum. İlk başta aklımı kaçırıp kaçırmadığımı sordu çünkü yara daha tam olarak iyileşmemiş."

San aralarındaki. muhabbetten dolayı kıkırdadı.

"Ama iyileşir iyileşmez boyamak istiyorum çünkü saç diplerim iğrenç görünüyor!" San cümlesini bitirip somurtunca Wooyoung'un kalbi tekledi.

"Sadece bir hafta daha beklememi ve boyarken gerçekten çok dikkatli olmamı söyledi! Ayrıca eğer herhangi bir sızı hissedersem hemen yarıda bırakmamı söyledi."

Wooyoung şaşkın şaşkın bakıyordu çünkü tüm bu olayın onunla ilgisi yoktu, ta ki tekrar konuşasıya kadar.

"Ben... o zaman gelince saçımı boyayabilir misin diye soracaktım," diye sordu kırmızı-siyah saçlı, ayağını utanarak sallıyordu.

Wooyoung içten içe sevindi. Ellerini saçlarının arasında dolaştırmayı ve boyamasına yardım etmeyi çok isterdi.

"Tabii ki." Gri Saçlı karşısındaki çocuğa gülümsedi. "Beraber hallederiz."

---

İkisi siyah renkte boya aldılar çünkü San tekrar saçlarını boyamak zorunda kalmak istemiyordu.

Wooyoung ayrıca San'ın biraz atıştırmalık ve çikolata almasına izin verdi, San da karşılığında ona binlerce kez teşekkür ederken tüm dişlerini göstererek gülümsedi.

San bugün evdekiler için yemek pişirip pişiremeyeceğini sordu. Sadece Wooyoung'un değil Yeosang'ın da ağzı açık kalmıştı.

Onlara kimchi güveci yapmak istediğini ve diğer yemekleri de severek yapabileceğini söyledi.

---

Eve geldiklerinde San üyelere yemek yapmaya başlamak için sabırsızlanıyordu.

Sebzeleri çoktan kesmeye başladığında Wooyoung tam on dakikadır onu izliyordu.

San artık iki saattir yemekle uğraşıyordu ve Wooyoung, eğer San'ın bu işte harika olduğu için dehşet içinde kalmadığını söylerse yalan söylemiş olurdu.

Hatta bir şeyi eksik mi diye yaptığı yemeklerden birini ona da tattırmıştı. San artan kimchilerden bir çeşit kimchili pankek bile yapmıştı.

Wooyoung'un tam olarak ağzının suyu akıyordu çünkü hepsi harika gözüküyordu.

Wooyoung, Yunho ve San yemekleri masaya getirmeye başladığında diğer üyeler beş dakikadır masada oturmuş bekliyorlardı.

Sofra tamamen dolmuştu ve üyeler dehşet içinde kalmıştı.

Bu sadece bir öğle yemeği değildi bu kelimenin tam anlamıyla açık büfeydi.

San gerçekten bibimbaptan tut acılı kızarmış tavuk ve hatta mandu'ya kadar birçok şey yapmıştı.

Hepsi San'a teşekkür etti ve tam yemeye başlayacakları sırada San hepsini durdurdu.

Tüm gözler onun üzerindeydi, bir tepki vermesini bekliyorlardı. San hafiften kızardı, konuşmaya başlamadan önce gergince ensesini ovaladı.

"Hepinize... şey, beni oradan kurtardığınız için ve benimle ilgilendiğiniz için... teşekkür ederim."

"Eğer yemekleri beğenirseniz ve sizin için sorun olmazsa bundan sonra sizin için yemek yapabilirim... böylelikle kendimi daha yararlı hissederim ve size de minnettarlığımı göstermiş olurum.     "

Etraf sessizdi, hepsi nazikçe gülümsüyordu. San başını kaldırıp hepsinin yüzüne baktı.

"Gel buraya."

Hongjoong aniden yerinden kalktı ve San'ı çekerek ona sarıldı.

"Teşekkürler Sannie. Bize bu kadar çabuk alışabildiğin çok sevindik."

Hongjoong ondan ayrıldı ve omzunu nazikçe ovarken San'ın gözlerinin içine baktı.

"Bize teşekkür etmek için bunların hepsini yapmanı takdir ediyorum ama gerçekten- buna mecbur değildin. Hayatta olduğun ve iyi olduğun için asıl biz minnettarız."

Hongjoong konuşurken San gözyaşlarını zor tutuyordu ama aniden bütün üyeler ona sarılmak için gelince tutamaz hale geldi ve ağlamaya başladı.

Wooyoung gelen son kişiydi. Genç olan gözyaşlarını sildi ve birbirlerine gülümsediler ve ardından yemek yemek için hepsi yerlerine oturdu.

Daha beş dakika bile geçmemişti ki hepsi yemekleri San'ın yapmasını kabul etti.

Mingi içlerindeki tek aşçıydı ama San'ın yemekleri 5 yıldızlı restoran yemeklerini aratmıyordu.

Hepsi genç çocuğu övgü yağmuruna tuttu ve tamamen doyduklarını söyledikten sonra teker teker kalkmaya başladılar.

"Şey- aslında mutfakta tatlı da vardı eğer sizin için bir sakınca-" Jongho aniden yumruğunu masaya vurdu ve San çıkan sesle birlikte yerinden sıçradı.

"Siktir, sen harikasın. Kesinlikle, bizim için hiçbir sakıncası yok."







*****

Bu bölümü abartısız 20 küsür kere baştan okudum çevirdikten sonra ama hiç sevmedim, düzgün çeviremedim gibi içime hiç sinmedi ama sizi daha fazla bekletmemek için yayınladım. Cümlelerde gariplik varsa çok sorry dfvfd

Zaten durağan bir bölüm çok da şey değil yani, asıl diğer bölüm bomba gibi shdfsjd

Guns | Woosan (Türkçe Çeviri)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin