Altı

1.3K 146 39
                                    




Seonghwa arabadayken çocuğun sadece kalp atışını ve nefes alışını kontrol etti. Fakat oldukça kötü bir durumdaydı, bu konuda yalan söylemeyecekti.

Mingi arabayı olabildiğince hızlı sürdü. En küçükleri Jongho, yabancı için odayı hazırlamak için evde kalan tek kişiydi.

Jongho görünüş olarak pamuk gibi biriydi ama tek eliyle bir insanın yüzünü paramparça edebilirdi. Yani gerçekten... kelimenin tam anlamıyla.

Olay silahsız, fiziki dövüşmeye geldiğinde harika bir yumruk dövüşçüsüydü. Jongho her birini alt edebilirdi. Bir keresinde Mingi'ye parmağını çekmesini söylerken yanlışlıkla kırmıştı. Jongho birçok kez özür dilemişti ama Mingi her fırsatta konusunu açıp küçük bir çocuk gibi mızmızlanıyordu.

Evlerine geldiklerinde Seonghwa, Wooyoung dışında kimsenin odaya girmemesini söyledi. Çocuğun herhangi bir küçük yarası var mı diye kontrol etti ve onları temizleyip tedavi etti.

Wooyoung, çocuk olur da uyanıp paniklerse diye Seonghwa'ya yardım edecekti.

Gri saçlı, kırmızı-siyah saçlı çocuğu kaldırdı ve yeni odasına taşıdı. Ardından Seonghwa elinde birçok tıbbi ekipman ve ilaçlarla geldi. Gövdesine bakabilmek için dikkatlice tişörtünü kesti.

Göğsünün durumunu gören Seonghwa küfür etti.

"Birçok enfekte olan yara var ama çok ciddi olduğunu düşünmüyorum," dedi karnını eliyle muayene ederken. "Kesik yaralarda da çok büyük bir sorun yok."

Cildinin üzerindeki yaraları nazikçe temizleyip üzerlerine gerekli ilaçları sürdükten sonra bandaj getirmek için odadan çıkmak için yöneldi.

"Temiz bir tişört giydirdikten sonra kafasında bir yara var mı kontrol et, tamam mı?"

"Evet, tamam."

Wooyoung çocuğun saçlarında kurumuş kanları gördükten sonra Seonghwa'nın isteğini yerine getirmeye başladı.

Kapı tekrar açıldı ve Seonghwa tekrar göründü.

"Hyung, sanırım kafası da yaralanmış," diye açıkladı Wooyoung sakince kafasına bakarken.

"Nerede? Göster bana."

Seonghwa Woo'nun gösterdiği yeri inceledi ve dikkatlice tedavi etti.

Çocuk uykusunda rahatsızca mırıldandı, Seonghwa yaranın üzerine dikkatle ilaç sürerken hemen kafasını okşamaya başladı.

"Tam bir anne gibisin biliyorsun değil mi hyung?"

Seonghwa Wooyoung'a 'kapa-çeneni-yoksa-cezalandırılırsın-' bakışı attı.

İkili birbiriyle dalga geçerken yabancı gözlerini kırpıştırarak açtı.

Çevresindeki her şeyin yeni olduğunu fark edene kadar odayı inceledi.

Çocuk sonunda Seonghwa'nın varlığını fark etti ve anında derin ve hızlı bir şekilde nefes alıp vermeye başladı.

Seonghwa bunu hemen fark etti. Onu korkutmaması için bütün tıbbi ekipmanları uzağa götürdü ve sakinleşmesi için nazikçe yanağına vurdu.

"Hey... sakin ol küçük oğlan. Benim için sabit durmanı istiyorum böylelikle başına bandajı sarabileyim, tamam mı?"

Çocuk kalkıp Seonghwa'dan uzaklaşmaya çalıştı, o yüzden Seonghwa elindeki cımbızı bırakıp ellerini havaya kaldırdı.

"Sana zarar vermeyeceğim – ama sakin olmana ihtiyacım var böylelikle seni iyileştirebilirim tamam mı?"

Çocuk korkuyla başını salladı ve daha da geriye doğru gitti.

"Şuna ne dersin, eline bu bıçağı vereceğim, eğer güvensiz hissedersen onu kullan, tamam mı?"

Wooyoung'un gözleri şokla açıldı.

"Hyung! Korkmuş durumda, ya aniden-"

Seonghwa onu kısa ama ciddi bir bakışla susturdu.

"Bana güvenmesini istiyorum, ben de ona güveneceğim."

Çocuk yavaşça sakinleşti, bıçak sağ elindeydi.

Seonghwa tam onun yanına oturdu, çocuğu korkutmamak için dikkatlice konuşuyordu.

Eğer Hwa'ya saldırsa bile, Hwa bıçağı zamanında yakalayabilirdi. Ama çocuğun bunu bilmesine gerek de yoktu.

"Göğsünü çoktan temizledim, o yüzden temiz bir tişört giyiyorsun şu an. Başka bir yerinde ağrı ya da acı var mı?"

Çocuk yavaşça başını salladı, gözlerinin içine bakıyordu. "Harika gidiyorsun. Geri kalan ilacı sürmeye devam edeceğim. Eğer canın acırsa söyle bana, tamam mı? Konuşmaktan çekinme."

Başıyla onayladı, gerçekten sakinleşmeye çalışıyordu.

"Güzel. Nasıl hissediyorsun? Başın dönüyor mu?" diye sordu Seonghwa yaranın üzerine ilacı sürerken.

Wooyoung, Seonghwa'nın çocukla konuşmasını ve sadece birkaç dakika içinde onu sakinleştirmesini izlerken şaşkınlık içinde kalmıştı.

"Başım... çok fazla acıyor ve gerçekten uykum var."

Seonghwa kıkırdadı.

"Uykun mu var?"

Çocuk Seonghwa'ya baktı ve başıyla onayladı, biraz aklı karışmıştı.

Seonghwa çoktan bandajı sarmıştı ve orada kalması için sabitlemeye başladı.

"Evet uyku- ahh!"

Seonghwa başını okşadı, tekrar çocuğu sakinleştirmeye çalıştı.

"Neredeyse bitti. Üzgünüm. Karnın aç, değil mi? Wooyoung lütfen ona biraz yiyecek getirir misin?"

Wooyoung ayağa kalktı ve kısa bir cevap vererek denileni yaptı.

"Tamam, hemen döneceğim."

Guns | Woosan (Türkçe Çeviri)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin