Guns | Woosan (Türkçe Çeviri)

Yirmi Bir

Hongjoong San'ı oturma odasında bulduğunda saat çoktan 11 olmuştu.

Diğer üyeler görevleri için dışarı çıktıklarında o hala koltukta uyuyordu.

Yeosang evdeki tek kişiydi. Şu anda daha iyi bir gizlenme yeri aradıkları için para hesaplamaları yapıyordu.

Seonghwa eski bir arkadaşına yardım ederken Yunho keskin nişancı yetenekleri için daha iyi bir silah arıyordu.

Jongho muhtemelen yakınlardaki bir spor salonunda antrenman yapıyordu.

Hongjoong Mingi'nin nerelerde olduğunu bilmiyordu.

Muhtemelen yaklaşık bir hafta önce konuştukları insan kaçırma örgütüyle ilgili bilgi toplamaya gitmişti. Çünkü yakında yeni bir kurtarma operasyonları vardı.

San koca evde hala huzurla uyuyan tek kişiydi.

Hongjoong eğer ona ihtiyaç duymasaydı onu uyandırmayacaktı ama San'ın yardımıyla yapacak işleri vardı.

"Sannie, tatlım..."

Hongjoong uyanması için nazikçe omzunu dürttü.

Dürtmesiyle San'ın uyanması gerekiyordu ama San sanki uyuması için sallanan bir bebek gibi görünüyordu.

Çete liderinin onu uyandırması dakikalarını aldı.

"Hongjoong hyung.."

San'ın uykulu mırıldanmasıyla Hongjoong'un yüzü yumuşadı.

Eliyle San'ın saçlarını okşadı.

"Evet Sannie?"

"Günaydın hyung- off.. saat kaç?"

"Neredeyse 11 buçuk oldu hala uyanmak istemiyor musun yoksa?"

San kalktı ve uykulu gözlerini ovuşturdu.

"Wooyoung'u kontrol etmeliyim."

Hongjoong bir anlığına afalladı.

"Önce bir şeyler yemek istemiyor musun? Bir şeyler yemen gerekiyor tatlım."

San ayaklandı ve hiçbir şey yokken lidere sarıldı.

"Benim için endişelenme, kendime bakabilirim söz veriyorum, yanımda olduğun için teşekkür ederim."

Hongjoong da ona sarıldı ve küçük çocuk kollarındayken gülümsedi.

"Wooyoung'u gördükten sonra yiyeceğine söz ver, tamam mı?"

"Evet! Söz."

Hongjoong onun arkasından bakarken San çoktan merdivenlerden yukarı koşmaya başlamıştı.

"Tam bir köpek yavrusu." Lider arkasından bakarken hafifçe gülümsedi.

Hongjoong tam pencereleri açacakken birinin merdivenlerden aşağı koştuğunu duydu.

"HEY! MERDİVENLERDE KOŞMAK-"

San'ın panik dolu yüzünü görünce sustu.

"Wooyoung gitmiş!"