1

2.3K 195 400
                                    

Harry yaz sıcağının yakıcılığını teninde fazlasıyla hissederken, aynı zamanda hissetmiyordu da. Şu an neredeyse varmak üzere olduğu evde, kendisini bekleyen muhteşem ötesi bir bebek varken, düşünebildiği yaz sıcağından çok daha fazlasıydı kısaca.

Önüne geldiği malikanenin kapıları, beklediğinin aksine, ardına kadar açıktı. Ancak bahçeyi donatmış olan siyah takım elbiseli, ve neredeyse kendisinin iki katı olan, ayrıca kendisini de rahatlıkla ikiye katlayarak daha sonrasında çıkan sonuçtan matematiği falan umursamayarak istediği kadar parçalarına bölebilecek, hatta zerrelerine ayırabilecek adamlar varken, kapı sanki utandığı için kapatılmaya karşı çıkmıştı. Çünkü kendisi kapı olsaydı, kesinlikle öyle yapardı. Bu adamlar varken kapıya falan gerek yoktu ki...

Harry, demir siyah kapıya kaşlarını çatar vaziyette dalıp gitmişken, omzuna çarparak geçen kadın yüzünden olduğu yerde resmen sendelemişti. Son anda o gerek görmediği kapıya tutunarak dengesini sağladığında, arkasına bakarak koşan kadına kınayan bakışlarını yönlendirdi. Ancak sonrasında fark ettiği hıçkırık sesleriyle bakışları, kınayan halinden çabucak şaşkınlık haline evrilmişti.

"Amanın," dedi kendi kendine onun ardından bakarken. "Sorunlu geçen iş görüşmesi kadar gurur kırıcısı yoktur. Koşuyor olmasaydın seni durdurup teselli bile ederdim," dedi, hala onun arkasından bakıyordu dalgınca. "Yolun açık olsun, kızım," diyerek arkasını döndüğü sırada, tepesine dikilmiş olan o matematik ustası adamlardan birine neredeyse çarpmaktan son anda kurtuldu.

Parmakları demir kapıyı sıkıca kavrarken, karşısında durarak direkt kendisine bakan adama güçlükle gülümsemişti. "Merhaba," dedi içinden son duası için edecek bir şey bulamadığı için, kendisini azarlamasına rağmen profesyonel bir tonda. "Ben iş görüşmesi için gelmiştim?"

Adam kendisine şöyle bir baktı, ardından beton gibi resmiyet kokan sert bir tonlamayla, "Üzerinizi aramam gerek," dedi, sesinde, o cici tavırların bana sökmez iması olduğuna dair Harry yemin edebilir, ancak ispatlayamazdı.

"Tabii," dedi bu kez daha sakin bir tonlamayla Harry. Ama hala içinden dua bulmaya çalışıyordu. Yine de, saldırgan bir köpeğin yanından geçerken titreyen, ancak bunu belli etmemeye çalışarak sakin adımlar atar gibi bunu köpeğe, -korumaya- belli etmiyordu.

Demir kapıyı neredeyse üzülerek serbest bıraktı, ardından kollarını iki yanına açarak derin bir nefes çekti içine. Korumanın üzerini yoklayan resmi dokunuşlarından sıyrılana dek de tuttu. Hatta adam ona geçmesi için müsaade ettiğinde bile tuttu. Bahçeyi inceleyemeden ruh gibi geçti, -nefesini yavaşça vermeye başlamıştı,- çünkü o adamın resmen tıpa tıp aynısı olan adamlar, belli aralıklarla ip gibi iki yana da dizilmişlerdi. Ve Harry'nin ağlayarak yemin etse bile ispatlayamayacağı bir diğer şey de; kendisi ortalarından yürüyüp geçerken hepsinin gözleri, avına odaklanmış bir şahininki gibi üzerinde dolanmasıydı.

Zarif işlemelerle süslenmiş siyah kapının önüne vardığında, sırtındaki bakışların ağırlığı altında neredeyse ezilerek kapıya vurdu. Kapı kendisinden yaşça büyük bir kadın tarafından açıldığında, Harry rahat bir nefes vererek -fark ettirmeden- kadına içten bir gülümseme gönderip, "Merhaba," dedi elini uzatırken. "Ben; Harry Styles, iş görüşmesi için gelmiştim."

Kadın onun elini sıkarken, "Hoşgeldiniz, Bay Styles. Ancak ben görüşmeyi yapacağınız kişi değilim, Bay Tomlinson içeride sizi bekliyor," demişti onun yanlışlık yaptığından emin, ancak kibar bir şekilde.

Harry'nin dudaklarındaki gülümseme büyüdü, bu şaşkın ama kibar tavır, her iş görüşmesinde tanışmak istediği çalışanlarda karşılaştığı türdendi. Bu yüzden bozuntuya vermeden, "Peki ya sizin adınız?" diye sordu sevimli bir şekilde, ancak profesyonelliğinden ne yaparsa yapsın ödün vermiyordu. Bu tanışmalar basit, ancak önemli detaylar olduğundan, Harry kendi kişiliğini saklamadan ayrıca profesyonel tavırlarıyla, ilk başta çizdiği profili her zaman herkese karşı sağlam tutardı.

𝐅𝐚𝐭𝐡𝐞𝐫//𝐋𝐚𝐫𝐫𝐲 𝐒𝐭𝐲𝐥𝐢𝐧𝐬𝐨𝐧Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin