Medya: Turna'nın giydikleri. Yana kaydırarak düğün şarkısını görebilirsiniz :)
Stresle hastane odasında bir o yana bir bu yana giderken günün geri kalanında bizi hangi felaketlerin karşılacağını hesaplamaya çalışıyordum.
Düğün günlerinde insanların yaşadığı en kötü şey ne olabilirdi? Gelinliğinin üzerine içecek dökülebilirdi, ayakkabısının topuğu kırılabilirdi, organizasyonda bir arıza çıkabilirdi. Benimki bunlardan oldukça farklı ve birazda trajikomikti.
Müstakbel kocam Meriç hastane yatağında boylu boyunca baygın yatıyor, ben ise onun müstakbel karısı olarak yarım kalmış gelin saçımla ve stresten yanlışlıkla yediğim manikürlü tırnaklarımla Derin'den bir ton azar yemiş bir şekilde volta atıyordum. Meriç hiçbirimizi şaşırtmayarak düğün günümüzde stresten bayılmıştı. Bunu beklemediğimi söylesem yalan olurdu, bayılmasını bekliyordum fakat neredeyse 3 saattir baygın olması benim için büyük bir sürprizdi. Düğün saatimize yaklaşık 3 saat gibi bir süre kalmıştı ve benim ne saçım ne de makyajım hazır değildi. Ve Meriç'in ne zaman uyanacağını bilmiyorduk!
"Bir şey diyeceğim, ölmüş olmasın?"
Ada, korkulu gözlerini yatakta yatan Meriç'in üzerinde gezdirirken Eren konuştu.
"Tövbe de kız, uyanır birazdan."
Öyle olmasını umut ederek volta atmaya devam ederken Derin sinirle kalkıp karşımda durdu ve tırnağımı kemirdiğim elime sertçe vurdu.
"Ben sana tırnaklarını yeme demedim mi? Mahvettin hepsini!"
"SENCE TEK SORUN TIRNAKLARIM MI ŞU ANDA?!"
Tüm sinir hücrelerim ses tellerime güç verirken odada çıt çıkmıyordu.
"Allah aşkına biri şunu uyandırabilir mi? Düğüne kalmış 3 saat, onun yüzünden saçım yarım kaldı ve makyajımdan bahsetmeme gerek yok sanırım!"
"Tamam güzelim, sakin ol. Uyanması için elimizden geleni yapıyoruz merak etme."
Sevde yatıştırıcı ses tonuyla konuşurken Eymen takım elbisesinin kravatını düzeltti ve imayla konuştu.
"Bu şimdi böyleyse gece ne olur Allah bilir.."
Kaşlarımı çatarak ona baktığımda hiçbir şey dememiş gibi gözlerini odada gezdirmeye başladı. İçimde bastıramadığım gülme hissi varolurken kahkahayı patlatmıştım. Katıla katıla güldüğüm birkaç saniyenin ardından gözyaşlarım yanaklarımdan süzülürken gülmem hıçkırarak ağlamaya dönmüştü. Odadaki herkes bana garipseyen bakışlar atarken sandalyeye oturdum.
"Sinirlerim çok laçka.."
"Benimle meditasyon kursuna gelseydin sinirlerini kontrol etmeyi öğrenebilirdin."
Derin'in dediğine göz çevirdiğimde Defne yanıma geldi.
"Ağlama, bulacağım bir çaresini ben."
"Nasıl ağlamayayım Defne ya? Düğüne kalmış 3 saat, Meriç hâlâ baygın. Vallahi düğüne kadar uyanmazsa asla evlenmem onunla!"
"Yenge belki yüzüğü atıyormuş gibi yapsan, evlenmiyorum seninle ayrıldık bitti gibi cümleler fısıldasan kulağına uyanabilir."
Eymen'in dahiyane fikrine göz devirdim ve Defne'nin konuşmaya devam etmesiyle ona döndüm.
"Tamam önce bir sakin ol. Burada daha fazla beklemeyeceğiz. Kuaförü arayacağım, düğün salonuna gelsin. Vakit kaybetmemek için orada hazırlanacağız. Gelinliğin nerede?"
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Aklımdasın || TEXTİNG
Short Story0539*******: Bir inanışa göre, 0539*******: Kağıttan bin tane Turna kuşu katlayan kişiye bir dilek dileme hakkı verilir. 0539*******: Beraber dilek dileyelim mi, Turna? 26.10.2019 Texting'de 1. sırada! 08.11.2019 Mizah'ta 1. sırada!