다섯

1.4K 137 145
                                    

"Hadi ama yine neden tartışınız siz?"

Donghyuck, Mark'a arkasını dönerek elinde kahve ile salona giren arkadaşına baktı. Jaemin onların bu haline alışıktı, o ikisi sürekli kavga ediyor ve çok geçmeden barışıyorlardı. "Arkamda oturan kişi bana sosyal medya hesaplarının şifresini vermiyor."

Mark, göz devirdi ve sevgilisinin omzuna dokundu. Ancak sinirli çocuk omzunu hareket ettirerek elinin düşmesini sağladı.

"Hyuck, bu neden bu kadar önemli ki? Ona güvenmiyor musun?"

Jaemin iyi yerden girmişti, Mark gülümsedi ve kahvesinden bir yudum aldı. "Tabiki ona güveniyorum ama neler yaptığını bilmek hakkım değil mi?"

Kafasını salladı ve bardağı masaya bıraktı Jaemin. "Haklısın ancak bu özel bir alan, onun da kendine ait kişisel bir alanı olmalı."

Donghyuck daha fazla sinirlendiğini hissediyordu. "İyi, ben gidiyorum. Sana kişisel alanında mutluluklar!"

Mark derin bir nefes aldı ve Jaemin'den özür dileyerek sevgilisinin arkasından gitti. Jaemin ikilinin arkasından kahkaha atarken masadaki bardakları ve birkaç abur cubur tabağını tezgaha koydu.

Telefonunu alacağı sırada çalan kapı ile almaktan vazgeçip kapıya koştu. Jeno'nun işi vardı o gelmiş olamazdı, çocuklar da ödevlerini yapıyor olmalıydılar.

"Rahatsız ettiğim için üzgünüm Jaemin-ah."

Gelen kişi Renjun'di. Gülümseyerek kapıyı biraz daha araladı ve genç çocuğun geçmesine izin verdi. "Sorun değil Renjun, bende sıkılıyordum."

Renjun'in gözleri evi turladığında kimsenin olmadığını gördü. Suratı asılmıştı, belki Jeno buradadır diye gelmişti. Jaemin ile vakit geçirmek istemiyordu, o sadece Jeno'yu istiyordu.

"Biliyorsun burada pek arkadaşım yok, bu yüzden sık sık sana geliyorum. Rahatsız olmuyorsun değil mi?"

Jaemin gülümsedi ve onun karşısına oturdu. "Tabiki hayır, tek yaşadığım için sıkılıyorum ve diğerleri sürekli gelseler de çoğu zaman yalnızım. Gelmen benim için iyi oluyor. Daha sık gel lütfen."

İşte Renjun'in duymak istediği cümlelerden bazıları buydu. Diğerleri Jeno ile ilgiliydi ve şuan sırası değildi.

"Anlaştık, daha sık görüşeceğiz artık."

Renjun ve Jaemin saatlerce konuşmuşlar ve sürekli gülmüşlerdi. Renjun, Jaemin'i sevecek gibi olsa da Jeno'ya olan tavrı yüzünden ondan nefret ediyordu. Onu sevemezdi ama Jeno için ona katlanabilirdi.

Ardarda çalan zil ile Jaemin yerinden kalkmış ve kapıya yürümüştü. Kimin geldiğini çok iyi biliyordu. Tek bir kişi zili bu şekilde melodik çalıyordu.

"Merhaba Chenle-ah, Jisung yok mu?"

Chenle gülümseyerek içeri girdi abisine kocaman sarıldı. Doğrusu Jisung'un nerede olduğunu bilmiyordu, sabah okula erkenden gitmişti, aynı sınıfta olmalarına rağmen çok az konuşmuşlardı ve onu okul çıkışı görmemişti. Normalde hep beraber giderlerdi eve. Dün geceden dolayı ondan tiksindiğini düşündü Chenle, bunu yanlış anlamayacağını düşünmüştü ama tiksineceğini düşünmemişti. Suratı asılırken omuz silkti ve abisini geride bırakarak salona geçti.

"Merhaba tatlım."

Chenle bu kelimeyi annesinden başka birinden duymayı sevmezdi. Abileri bile ona böyle seslenmezken bu çocuğa ne oluyordu ki? Bu yüzden kaşlarını çatarak baktı Renjun'e. Renjun ise neden öyle baktığını sorguluyordu. Cidden şımarık bir velet.

Best Friend × NoMin ✔Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin