일곱

1.4K 134 109
                                    

"Hyuck, iyi misin?"

Karşı taraftan burun çekme sesi ve ardından bir hıçkırık duyuldu. Jaemin arkadaşının neden ağladığını merak ediyordu. Yaklaşık 15 dakikadır telefondaydılar fakat Donghyuck ağlamaktan Jaemin'e cevap vermiyordu. Sonunda konuştuğunda ona kulak kesildi.

"Minhyung benden ayrılmak istediğini söyledi. Ama ben onu çok seviyorum, ne yapacağım?"

Jaemin buna oldukça şaşırmıştı. İkili sürekli kavga etseler de ayrılmak asla akıllarının ucundan geçmezdi. Bu yüzden şaşkınlığını gizleyememiş ve ağzından saçma sapan bir ses çıkmıştı. Donghyuck bunu duyunca daha çok ağlamaya başlamış, Jaemin'i daha çok endişelendirmişti.

"Hyuck, sakin ol ve hemen bana gel."

Telefonu kapatan Jaemin dudaklarını birbirine bastırmış ve Hyuck için üzülmeye devam etmişti.

Onların ayrılması saçmaydı Jaemin'e göre çünkü onların birbirine ne kadar aşık olduklarını en iyi o ve Jeno biliyordu. Onlarla da uzun süredir arkadaşlardı ve neredeyse çocukluğundan beri birbirine aşıktı Hyuck ve Mark.

Lisedeyken en yakın arkadaşların birbirine olan sevgisi gitgide aşka dönüşmüş ve ikiside bunu engelleyememişti. Yaklaşık iki yıldır da çıkıyorlardı. Tartışmasız bir günleri bile geçmiyordu ama gün sonunda yeniden birbirlerinin kollarında buluyorlardı kendilerini.

Jaemin, kendisini ve Jeno'yu düşünmeden edemedi. Kendini bildi bileli Jeno ile birlikteydi. Jaemin, Jeno'yu seviyordu ama bunun farkında değildi. Arkadaşça bir şey olduğunu düşünüyor ve bunun üzerine gitmiyordu. Jeno'da ondan farksız değildi.

Düşüncelerine ara veren zil sesini duyup ayağa kalktı ve kapıya yürüdü. Karşısında gözleri kızarmış ve şişmiş olmasına rağmen hala ağlayan arkadaşını hızla içeri çekti ve ona en samimi sarılmalarından birini verdi. Bunun üzerine daha çok ağlayan çocuğun saçlarını okşadı Jaemin. Donghyuck bunu çok sevdiğini söylerdi hep. Jaemin'e sarılmak ona her zaman güvende ve huzurlu hissettirirdi. Jaemin'de bunu biliyor, her fırsatta ona sarılıyordu.

Arkadaşını koltuğa oturtarak ellerini tuttu. Sorup onu bunaltmak yerine anlatmasını beklemeye karar verdi. Donghyuck bunu anlayarak gözyaşlarını sildi ve yenilerinin gelmesini umursamayarak derin bir nefes aldı.

Bunca yıldır beraber olduğu sevgilisinin ondan ayrılmak istemesine anlam veremiyor, bununla birlikte canı çok yanıyordu. Onlar sonsuza kadar sürerler diye düşünmüştü hep, birgün ayrılabilme ihtimalini atmıştı kafasından.

"Minhyung, ayrılmak istediğini söyledi. Ne yapacağım Jaemin, ayrılmak istemiyorum. Onu gerçekten çok seviyorum, benim ondan başka kimsem yok."

Jaemin destek olmak ister gibi arkadaşının elini sıktı. Karşısındaki çaresiz çocuk onun da ağlamak istemesine neden oluyordu. Ama Jaemin güçlü durmalıydı, güçlü durmalı ve arkadaşını da ayakta tutmalıydı.

"Sakin ol Hyuck, nasıl oldu bu? Ağlama ve anlat."

Donghyuck kafasını salladı usulca, ardından yeniden sildi durmak bilmeyen inci tanelerini.

"Telefonla konuşuyorduk, birkaç gündür garip davranıyordu bir şeyler olduğunu anlamıştım. Akşam ona gelmemi ve bir şey konuşmak istediğini söyledi. İçimde kötü bir his vardı bu yüzden kabul etmedim. Önemli bir şey olduğunu ve hayatımızda bir değişiklik olacağından bahsetti. Bende ayrılmak istediğini ve bunun için yüzyüze görüşmek istediğini anladım."

Yanaklarından süzülen yaşları bu sefer Jaemin sildi. Ama aklını karıştıran bazı şeyler vardı.

"Ne yani? Sana tam olarak ayrılmak istediğini söylemedi ama sen konuşmasından bunu anladın, öyle mi?"

Best Friend × NoMin ✔Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin