-16-

325 23 104
                                    

Fotoğrafta Yankı ve Gece var. 👀

Gece bölüm atmak mı? Severiz... Aslında birkaç günlüğüne kendimi sosyal medyadan falan epey soyutladım/soyutluyorum. Ama bölüm atmayınca kendimi kötü hissettim, alışkanlık olmuş kdşdkwp

Bölümün yarısı Doğan'dan, yarısı Ecem'den.

İyi okumalar...

"Sıradan bir gece benim, Doğan."

Tuttuğum nefesimi kurduğu cümleyle yavaşça serbest bıraktım. Şimdi anlıyordum. Aslında hayır, anlamıyordum. Böyle pat diye söylemesini kesinlikle beklemiyordum. Bu yüzden oldukça afallamıştım.

Ne diyeceğimi bilemezken gözlerim masmavi gözleriyle ince dudakları arasında gidip geliyordu. Gece ise yüzünde tatlı bir gülümsemeyle vereceğim cevabı sabırla bekliyordu.

Birden bedenimi esir alan tedirginlikle birlikte algılarım yavaşladı ve cevap vermek yerine kendimi Gece'yi öperken buldum. Bir elim yanağını nazikçe tutarken bunu yaparak nereye varmaya çalıştığımı anlayamamıştım. 

Gece, girdiği şoktan sıyrılıp titreyen ellerini göğsüme koyarak beni ittirdi. Kaşlarım şaşkınlıkla havaya kalkarken geri çekilip kızarmış gözlerine baktım.

"Ne yaptığını sanıyorsun?" diye fısıldadığında gözlerimi kaçırdım.

"Ben... bilmiyorum. Beni sevdiğini söylemiştin, hoşuna gider sanmıştım."

Kaşlarını çatıp ayağa fırladı. "Hoşuma gider sanmıştın, öyle mi?" deyip sinirle güldüğünde aklım karışmıştı. "Evet, hoşuma giderdi. Ama eğer beni sevseydin hoşuma giderdi. Bu yaptığının canımı ne kadar yaktığından haberin var mı senin? Benim yerimde bir başkası olsaydı ve Ecem'i sevdiğini bilmeseydi o kızın ne yaşayacağını tahmin edebiliyor musun? Umutlanırdı, Doğan. En kötüsü."

Ben de ayaklanıp yanına gitmeye kalkıştım fakat izin vermedi. "Ne istediğini anlayamıyorum. Öpüşmemizin seni mutlu etmesi gerekmez miydi?"

Tamamen saçmalıyordum. Yaptığım hareketin bir mantığı olmadığı için aynı şeyleri geveleyip duruyordum ancak o bunun farkında değildi. Ellerini ağzına götürüp kafasını hayal kırıklığıyla iki yana salladı.

"İnanamıyorum. Benim istediğim tek şey seni sevmeme izin vermendi, başka hiçbir şey değil. Hele bu, hiç değil."

İçimden kendime saydırarak dudaklarımı birbirine bastırdım. Haklıydı, ne diyebilirdim ki? İğrenç biriydim. Böyle bilinmesi işime gelirdi ama bu davranışı yapma sebebim kesinlikle Gece'yi üzmek değildi. Ne olduğunu ben de bilmiyordum.

"Gece, ben gerçekten-" Ona uzandığımda elinin tersiyle burnunu silerek geriye kaçtı.

"Daha fazla dinlemek istemiyorum. Lütfen kapı açılana kadar benden uzak dur, olur mu?"

Gözlerini gözlerimde tutmayı reddederek bana arkasını döndü ve yatağın öbür ucundaki yere oturdu. Sanırım bu gece benden vazgeçmesi, acı çekmemesi için ona epey yardımcı olacaktı.

Sırtını izlemenin anlamsız olduğunu anlayıp onu rahatsız etmemek adına odanın diğer köşesine ilerleyip yavaşça çöktüm. Boğazıma bir yumru otururken kafamı duvara yaslayıp yukarı kaldırdım ve kendimi uyumaya zorladım.

***

Ata anahtarla kapıyı açarken temkinli bir şekilde eve girdik. Yankı'ya bahçeden beklemesini rica ettikten sonra Ata'nın ardından salona doğru ilerledim. Babamın bizi bu saatte acilen çağırmasının bir sebebi olmalıydı.

"Hoş geldiniz çocuklar, oturun şöyle."

"Neler oluyor?" diye sordum kaşlarım çatılırken. Annem, yüzündeki zoraki tebessümle omzuma baskı yaparak oturmamı sağladı. Ata da anahtarını cebine koyup koltuk koluna oturarak kollarını bağlamıştı.

"Size bir şey söylememiz gerek."

"Evet baba, onu anladık. Korkutmayın adamı." diye teşvik etmek istediğimde babam derin bir nefes almış, bakışlarını Ata'yla benim aramda gezdirmişti.

"Taşınabiliriz."

"Ne?" Şaşkınlıkla ve öfkeyle oturduğum yerden sıçradığımda annem de babam da benimle birlikte kalkmıştı. "Ne demek taşınabiliriz? Taşınamayız!"

"Ecem..." Ata, yanıma gelip elini omzuma koymaya yeltendiğinde öne bir iki adım atıp babamın gözlerinin içine cevap beklercesine baktım.

"Kızım, işler rayından çıkmaya başladı. Durum sandığın gibi değil. İl değiştirmemiz gerekebilir."

Sinir bozukluğundan gülerek ellerimi saçlarımdan geçirdim. Babam, onca şantiyeyle ilgilenen çok başarılı bir iş adamıydı. Ben çok küçükken de devamlı böyle yer değiştirirdik fakat o zamanlar bu durumdan etkilenmezdim. Artık büyümüştüm, burada 5 senedir sürdürdüğüm bir hayat vardı. Başka bir yere adapte olmakta zorlanırdım.

"Rayına koy o zaman baba. Bunu yapmayı gayet iyi biliyorsun."

Babam yanıma gelip yorgunca gülümsemeye çalıştı. "Sen de bunun il değiştirmeden gerçekleşmeyeceğini biliyorsun. Hem bu durum kesin değil zaten. Hâlâ durumu tartıyoruz. Bir süreliğine gidip geri dönebiliriz, hazırlıklı olun diye söylemek istedim."

Dudaklarım titrerken yutkundum. "Burada bir hayatım var, arkadaşlarım var. Onları bırakamam."

"Kızım, yapma böyle." Annem şefkatle saçımı okşarken Ata'yla göz göze geldiğimde onun bile benim için üzüldüğünü gördüm. Kendi için de üzülüyor olabilirdi, bilemiyordum.

"Bana bunu netleşmeden söylemeyin. Duymamış gibi davranacağım."

Ata'nın bedenine çarpıp koşarak odama çıkarken gözlerim yaşlarla dolduğu için kendime kızdım. Ama haklıydım. Hira vardı. Tunç, Doğan, Yankı... Hepsi benimle birlikte buradaydı. Yaprak'ın anıları vardı. Bunları kolay kolay ardımda bırakmazdım. Bırakmak da istemezdim.

Hira'da kaldığım geceler arasındaki mesafelerin uzamasını, Tunç'un bana yaptıklarım yüzünden sürekli öğüt verdiği zamanların silinip gitmesini, Doğan'ı sinirlendirdiğimde kızaran yüzünü görmek için 15 dakikalık mesafeden daha fazlasına ihtiyacım olmasını istemiyordum.

Arkadaşlarıma bu kadar alışmışken onlarsız bir hayat istemiyordum. Bu yüzden bu haberi duymamış gibi davranacaktım. En azından netleşene kadar.

Bilmediğiniz şeyler açığa çıkıyor kdpfksğdlx.

Bu arada burada duyurmayı unuttum. Profilimde GÖKKUŞAĞI isimli bir texting var, yeni sayılır. Aslında kış civarı başladığım bir hikâyeydi ancak kurgusu tam olmadığı için yayımdan kaldırmıştım, şimdi devam ediyorum. Bakarsanız sevinirim. Ecem'i seviyorsanız o kitaptaki kız başrolü de seveceğinizden eminim! ^^

İyi geceler <3

ÇİRKİN | TextingHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin